M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Öcalan'ın kasetleri

Öcalan'ın kasetleri

17 Aralık Yolsuzluk, Rüşvet Operasyonundan beklediklerini bulamayan Ergenekoncu Ulusalcılar, destekli taraftarları ve medya15 Şubat’ın yıldönümünde 17 Aralık boşa çıkar ve Kürd sorunu çözülür endişesiyle 1999 yılı Öcalan’ın sorgulama kasetlerini piyasaya sürdüler.

Görüntülerini manipüle eden montajlar ile medya üzerinden peş peşe ha bire servis ederlerken kaçırılışına refakat eden Kalanteridis’in verdiği röportaj planlarını boşa çıkarıyordu.

Kürdler servisin nedenlerini biliyor. Ancak 15 yıl öncenin görüntülerini 600 yıllık devlet geleneği adına görev yapan subay hangi cesaretle sorgulama kasetinin bir nüshasını devletin izni olmadan özel bilgilerinin arasında sakladı ve günü geldiğinde piyasaya sürdü? Kaset kadim devletin gizli kasalarında saklı idiyse tam da seçim arifesi ve Kürd meselesinin bir çözüme doğru gittiği, kanın duracağı günlerde kimler tarafından medyaya servis edildi?

Anlaşılan bazıları hala derin devletle dehlizlerinde etkindirler. Fırsatı bulduklarında hemen harekete geçiyorlar. AKP, Cemaat savaşını fırsat bilenler Cemaat ile işbirliği yaparak Kürd sorunu için süren barışı nasıl baltalarız çabası içine girdikleri iddialarını doğrular gibi.
Ulusalcı Laikler öteden beri “çözüm süreci” bitsin diye çırpınıyorlardı. Bu bekleyiş “cemaat” ve iç-dış işbirlikçilerine altın tepsi içinde sunulan bir fırsata mı dönüştü. İkisi 2 yandan Kürdleri kışkırtmak, süreci baltalamak mı istiyor? Bu güne kadar denedikleri yöntemler ve son “kutu” operasyonu tutmadığı için mi Abdullah Öcalan’ın kasetlerini piyasa sürerek yeni bir ataklar, yeni bir fitneyi başlatmak istiyorlar.

Hedef Öcalan’ı Kürdler nezdinde itibarsızlaştırarak, Kürd siyasi hareketini geleneksel “böl yönet” taktiği ile parçalamak mı? Montajlı da olsa; Öcalan’a karşı bazı Kürd şahsiyet ve örgütleri harekete geçirerek Öcalan’ı saf dışı bırakmak mı? Geçmişin bilinenlerini koz olarak servis ederek Kürd hareketini içerden çökertmek mi? Ya da şahinleri harekete geçirterek barış sürecini bitirmek ve savaşı yeniden başlatma hayallerin peşinde koşmak mı? Yoksa hepsi mi?

Bu yüzden mi Öcalan’ın kasetleri servis edildi. Söz konusu Ergenekon davası sanığı yeminli Kürd karşıtı emekli Albay Hasan Atilla Uğur’un sorgu kaseti olunca süreci baltalamaya yönelik olduğu kuşku götürmez bir gerçek olarak insanların kafasında yer alıyor.
Tezgâhı kuranlar dünden bu güne Kürd halkının kasetin içeriğinden en ince detayına kadar haberdar olduklarını hesaba katmadılar. Kürd halkı tutsak olan Kürdlere ne yapıldığını 200 yıllık tecrübeyle şerbetlidirler. İlaçlar verilerek, işkence yapılarak, ailesi ve toplumu üzerinden tehdit edilerek konuşturulup yönlendirildiklerini çok iyi biliyor. Kürd tutsaklar da özgür iradeleriyle hareket etmedikleri için konuşmaları arasında şifreli mesajlar veriyorlar.

Kürdler artık kim olursa olsun devletin elinde tutsak olanların belli koşullar altında ve belli zamanlarda söyledikleri bazı ifadelerini ciddiye almıyor. Kürd halkının tepkisi küçük düşürme, itibarsızlaşma acizliği içine düşenleredir. Ergenekon ve Cemaat ’in barışa öldürücü darbe vurarak Kürdler üzerinden AKP ve Erdoğan’ı hizaya getirmek isteği olabilir.
Ancak AKP ve Erdoğan'ın da kasetten yararlanmak istediği iddiaları var ki; “sürecin” akamete uğratılması halinde AKP’ye oy veren, vermeyen Kürdlerin “ayakkabı kutuları” ve de evlerde dolar dolu “kasa” olaylarına rahmet okutacak tepki verileceğini hesaba katmalılar.

Hükümet kasetle 17 Aralık operasyon gündemini “Öcalan’a” çevirmeyi arzulamasın. Kürd Siyasi Hareketinin taleplerini karşılamak bir yana, “sesinizi çıkarmayın. Süreç bozulur” ile 31 Mart’a ulaşma görüntüsü vermesin. Cinayetler, komplolarla süreci baltalamak için ittifak kuranların kasetlere yöneldiklerini Kürdlerin çok iyi bildiğini AKP’de bilmeli.
İP patentli, solcu, Kemalist, ulusalcı, milliyetçi, militaristler; yeni bir iktidar hayali peşinde koşanlar Kürdleri yeniden kullanarak susturmak, sindirmek ya da cepheye sürmek istiyorlar. Kendi devletleri ve amaçlarına kavuşmak, eski günleri yakalamak, varlıklarını sürdürmek ve de en önemlisi Kürdlerin büyümesinin önünü kesmek istiyorlar. Kürd ve Türk'ü savaş zeminine çekmek; son umut olarak “barış” sürecini bitirmek, baltalamak istiyorlar.

AKP’nin “ içine düştüğü durumu ve hükümetin zaafına rağmen Başbakan’ın üzerine gidemeyenler, Kürdler ve Öcalan üzerinden gedik açmaya çalışarak eski günleri yakalamak istiyorlar. Haberleri ve köşe yazıları ile Kürdleri Erdoğan, AKP ve hükümete karşı provoke etmekten geri durmuyorlar. Bunları “süreç” için samimiyse AKP de görmeli.
Zira Kürdler eski Kürdler değil, akıllandılar. 30 yıldır 4 milyonu sürülerek, dövülerek, sövülerek, hapsedilerek hatta öldürülerek erkek, kadın, çocuk siyaseten tecrübeli bir halk haline geldi. Siyaseti öğrenme bedeli çok ağır olsa da kimsenin tuzaklarına kanmayacaklar.

1920’nin Kürdleri değiller. Irak’ta Federe yapı, Suriye’de kısmi özerk bir yapı elde ettiler. Irkçı ve şovenler hangi engelleri koyarlarsa koysun er ya da geç eşit, kendini bölgesel de olsa yöneten, kanlı, bıçaklı çatışan, savaşan değil; demokrasi, insan hakları, özgürlüğe inanan millet haline geldiler. Kürdleri “böl yönet” politikası tarihe karşıtı. Kasetler üzerinden “gedik” açamazlar. Kürdler ve Öcalan malzemesi değil, kardeşçe yaşamak istiyorlar.

Son zamanlarda seçim nedeni ile Huda-Par üzerinde kurgulanan emelleri boşa çıkacak. Huda-Par ve BDP geçmişte verdiğim mesajlara ne kadar kızsalar da tuzağa düşmemeliler. Özelde Hüda-Par’a inançlı pati olarak Kuran-ı Kerim’in Nisa Süresi 171. ayette “ Dininizde ifrata (taşkınlığa-aşırılığa) dalmayın. Yine, Maide süresi 2 de derki: Günah ve sınırı aşmada yardımlaşmayın.” Bu ayetlerin mesajları ile samimi niyetimi onlara da açmak isterim.
İnanmış bir Müslüman olarak mesajlarımı taraflara vermek görevim. Kürd halk artık ne ulusalcıların ne laiklerin ne cemaatçilerin; ne de AKP ile ittifak yaptı diyenlerin komplosuna düşmemeli. Irak'ta ve Suriye’de engellere rağmen başarıyla yol aldıkları gibi, Türkiye’de de başarmak, birlik beraber olmak zorundalar; çünkü başka şansları yok.
Kürdler farklı inanç, görüş, düşünce, politik ve siyasi duruş sahibi olabilirler. Allah her bireye farklı akıl ve beden verdiği, parmak izlerini bile ayrı ayrı yarattığı gibi, karakter ve de kişiliklerini de farklı yaratmış. Ama bir tek konuda ortak paydada buluşmaları gerekiyor. O da Kürd halkının inancını, kültürünü, dilini, gelenek ve göreneklerini; diğer halklar ile birlikte yasal ve anayasal çerçevede özgürce barış içinde yaşamayı hak olarak elde edene kadar, tek yumruk halinde birlikte hareket etmeyi öğrenmeleri gerektiğini söylemek istiyorum.

Yazdıklarımın ana fikri bu. Yazmalıydım çünkü Allah'u Teâlâ’nın sorgu, sualine inanıyorum. “Bildiklerini niye yazmadın” diye sorduğunda cevabımı vermem gerekiyor. Dediklerimi Uygulama konumunda olanlar da sorgulanacaklar. Anlarlar ve uygularlar umudu ile dua ediyorum. Gerisini onlar bilir, yapmazlarsa onları Allah'a havale ediyorum/ediyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi