İbrahim Genç

İbrahim Genç

Öcalan: AKP’yi 10 yıldır ayakta tutan benim

Öcalan: AKP’yi 10 yıldır ayakta tutan benim

AKP ve Gülen cemaatinin özellikle Kürt sorununun çözümü noktasında pek uyuşmadığını söyleyebiliriz. Bu anlamda AKP ve Öcalan arasında diyaloglarla başlayan barış süreci, Cemaat'in yıllardır savunduğu "tarz-ı siyasete" ters düşmüştür. Ki Cemaat, emniyet ve yargıda iyice kök saldığı için KCK adı altında binlerce Kürt'ün ve siyasetçinin tutuklanmasının arkasında daima cemaatçi bir yapı aranmıştır. Özellikle 2013 barış sürecinde Gülen Cemaati'nin gazete ve televizyon yayınları, sürecin ruhunu yansıtmamıştır. Yine Cemaat'in önemli isimlerinden Hüseyin Gülerce, "PKK meşrulaşıyor" yaygarasıyla sürece olan tepkisini dile getiriyordu. Bunun yanında Samanyolu Yayın Grubu Ankara temsilcisi Abdullah Abdulkadiroğlu, hem yazılarında hem de konuşmalarında ısrarla KCK tutuklamaları devam etmeli diyordu.

Bu anlamda Başbakan Erdoğan'ın Cemaat'ten "örgüt" olarak bahsetmesi ve devletin içine sızan bu örgütün başlattığı 17 Aralık operasyonunun "Türk-Kürt kardeşleşmesi"ne yönelik olduğunu söylemesi dikkat çekicidir. Başbakan Erdoğan, Oslo sürecinin kesintiye uğramasını da bu oluşuma bağlarken geçen Salı günü grup toplantısında "Bir yıla aşkın süredir Türkiye acılar yaşamıyor. Çözüm sürecinin başladığını ve umutla geleceğe yürüdüğünü ilan etmiştik. 2013'ün ilkbaharı bu umutla idrak edildi. Allaha hamdolsun tüm provokasyonlara rağmen, bir yıl boyunca süreci hem muhafaza ettik hem de ilerlettik. 17 Aralık komplosu bu baharı kışa çevirmek, kan ve gözyaşını yeniden ülke gündemine taşımak için çirkin girişimlerine devam edecektir. Bu alçakça ve haince sabotajları da hep birlikte aşacağız." ifadelerini kullanmıştı.

Başbakan Erdoğan'ın dışında PKK lideri Abdullah Öcalan da bu operasyonların bir amacının da barış sürecini akamete uğratmak olduğu üzerinde durmuştur. Öcalan'ın son İmralı görüşmelerinde sarf ettiği şu sözler dikkat çekicidir: "Ülkeyi bir darbe ateşiyle yeniden yangın yerine çevirmek isteyenler bizim bu ateşe benzin taşımayacağımızı bilmelidir. Her darbe teşebbüsü bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da karşısında bizi bulacaktır. Ancak demokratik çözüm sürecine gönülsüz ve kavrayışsız yaklaşanlar da bilmelidir ki, bu ateşi söndürmenin tek yolu demokratik barışı bir an önce gerçekleştirmektir." Dolayısıyla Öcalan da olanları bir darbe olarak görürken asıl amacın da Kürtlerin bir savaşa itilmesi olduğunu görerek bu konuda dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor.

Burada aslında Öcalan, müzakere halinde olduğu rakibinin düştüğü zor durumdan yararlanıp onu zor duruma düşürmek istemiyor. Ki son 10 yıla bakıldığında, Kürtler genel olarak daima kolaylaştırıcı ve uzlaşmacı bir çizgi takip etmişlerdir. Bu anlamda Milliyet'in başarılı muhabirlerinden Namık Durukan'ın yayınladığı İmralı Zabıtlarına tekrar bakmak yol gösterici olacaktır. Bu zabıtlarda Öcalan "AKP'yi 10 yıldır ayakta tutan benim. Biz AKP'yi çıkartan gücüz." gibi iddialı ifadeler kullanılmış ama o zaman pek dikkate alınmamıştı. Oysa her ifadenin derinliği ve gerçekliği üzerinde durulması gerekiyordu.

Zabıtlarda geçen konuşmalarda Öcalan, devlet içinde oluşmuş farklı bir yapının olduğunu anlatmaya çalışırken şu ifadeleri kullanmıştı: "Tayyip'in Hükümet mekaniği, Kürt hareketine vurduğu kadar kendisine izin veriliyor, alan açılıyor vesayet kurumu, güç odakları tarafından. Sayın Başbakan zekice bu mekaniği teşhis etmiş ve iyi kullanıyor. Komplonun bir parçası değil. Danışıklı demiyorum ama Başbakan komplonun parçasıdır demiyor ama, bu yöntemi bir iktidar aracı olarak görüyor. PKK'ye vurarak yerini sağlamlaştırıyor. Kendime kızıyorum, 2001-2004'te biz eylemi 'tak' diye kestik. Hükümet anlamadı, 'terör bitti' dediler. (Altan Tan'a dönerek) Sayın Altan bilirsin İslamcıların 40 yıllık rüyasıydı, rüyalarını gerçekleştirdik. Biz AKP'ye iktidarı altın tepside sunduk. Bize bir teşekkür etmedikleri gibi 2. Atatürk rolüne soyunup daha çok üstümüze geldiler, ezmeye çalıştılar." Dolayısıyla devlet içindeki yapı, AKP savaşı tırmandırdıkça onları destekliyordu. Buna karşın Öcalan, ateşkeslerle sağladığı ortamın AKP'nin manevra kabiliyetini geliştirdiğini düşünmektedir.

Yine bu zabıtlarda Öcalan'ın Gülen Cemaati ile ilgili söyledikleri de gayet ilgi çekicidir: "Cemaatin merkezi ABD'dir. Benim buraya alınmamla birlikte Fethullah da ABD'ye alındı. Bir yazar (yazarın adını hatırlayamadı) 'Fethullah Gülen, Nur hareketine sızdı' diyor. 'Kesin bilmiyorum, Kemalistlerin sızması' diyor. Fethullah Gülen ABD'de yaşıyor. 120 devlette okul açmış, para nereden. Florida kontrgerillanın eski merkezidir, Türkeş ve Latin Amerika'daki kontrgerilla, orada yetiştirildi. Yeni merkez ise Utah'tadır. Emre Uslu vs. orada eğitildi. Sağda ve solda örgütleri kontrgerilla ele geçirdi."

Bunların dışında Öcalan, 7 Şubat 2012'de MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın KCK davasında şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılmasını da darbe olarak değerlendiriyor ve çözümü dayatarak bunu engellediğini savunuyor. Öcalan'ın "Bir darbe var, fakat derinliğini tam fark edemiyorum. MİT'i düşürseydiler. Türkiye'de tüm kaleler düşmüş olacaktı. Hakan Fidan tutuklansa, sonra sıra Başbakan'a gelecekti. Benim bu süreci canlandırmam, darbeyi engelleme sorumluluğu... Darbeyi önleyebileceğimi fark ettim ve süreci başlattım." Şeklindeki sözleri de bu konuyla ilgilidir.

Sonuç olarak Kürt hareketinin ve Öcalan'ın Kürt sorununu Türkiye içinde ve iç dinamiklerle çözmeye çalışması, tüm risklere rağmen PKK'nin geri çekilmesi gibi hareketler Hükümet'i rahatlatmıştır. Bunun yanında Gezi olaylarında Öcalan'ın gönderdiği "selam" ve Hükümet'le muhatap olabilecek bir Gezi platformunun oluşması da ilgi çekicidir. Aynı şekilde Öcalan'ın, ucu açık bir savaştan daima kaçınması ve savaşı metropollerden uzak tutması da AKP'yi rahatlatan yaklaşımlardır. Dolayısıyla hem bölgesel hem de konjonktürel açıdan Kürtler birçok olanağa sahipken bir iç barışın yanında yer almaları, Türkiye ve AKP için bulunmaz fırsattır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
İbrahim Genç Arşivi