M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

O bayrak ve Rojava

O bayrak ve Rojava

Medyanın aldığı emirle “O Bayrak İndi” haberi dikkatinizi çekmiştir. Söz konusu Bayrak Ceylanpınar karşısındaki Kürdçe adıyla Serekaniye, Arapçası Rasulayn kasabasının en yüksek binası olan makarna fabrikasının zirvesinde dalgalanan PYD bayrağıydı.

Barış masasına oturmuşken bir türlü vazgeçilemeyen “kırmızı çizgi” paranoyası ile meydan savaşı kazanmış zafer edasıyla “o bayrak indi” manşetini Kürdlere izah edemezsiniz.

İzah derken Bayrak ile ilgili bir anı aklıma geldi. Yıllar önce fırtına, kar, boranlı bir kış gününde o yıllar yanımda kalan kardeşim Hasan’la birlikte evde biten nevaleleri almak için pazara gidiyorduk. Aracım pazar sokağına girmiştim ki kardeşim telaşla dur ağabey dedi.

Bir şey mi oldu diye durduğumda yan apartmanın balkonuna bak dedi. Baktım, küçük bir kız çocuğu elindeki Türk bayrağını balkon demirlerine asmak için insan üstü bir gayret sarf ediyor. Zira şiddetli kar fırtınası ona bu imkanı vermiyordu. Ama o ısrar ve inatla o bayrağı balkona asmak için direniyordu. Kardeşim duygulandı ve “şu bağlılığa, şu kutsallığa, şu çabaya bakarmısın ağabey. o kızın bayrağına olan sevgisini ne kadar övsem, takdir etsem azdır. Helal olsun. Keşke o bayrağa bu bağlılığı gösterenler Kürdlerin de en az onlar kadar değer verdikleri sembollerine çaput, bez parçası demeseler” dedi.

Yazık ki aradan 30 yıla yakın bir süre geçmesine rağmen bu zihniyetin değişmediğini “o bayrak indi” diyen manşetlerde acı, ibret ve hayretle tekrar gördük ve yaşadık.

Ha bu arada o genç kızı kimdi derseniz; o genç kız şu anda Avustralya’da doktora tezi yapan rahmetli bacanağım İbrahim’in kızı Deniz’in ta kendisiydi. Bu kadar iç içe geçmiş halkları bir birinden nasıl nefret ettirecek duruma getirdiklerini anlayabiliyor musunuz.

Zira Türkiye Rojava bataklığına saplandıkça saplanıyor. Bu sınavda ters yüz olmuş yanlış politikalarını nasıl tamir edeceğini; halkının gözünde dibe vuran itibarını düzeltmek için “o bayrak indi” nefret manşetleri ile durumu kotarmaya çalışması ibretlik değil mi?

Yıllarca Irak Kürdleri için “kırmızı çizgi” belirten; sembollerine “bez parçası” diyen Ankara’nın geldiği yer malum. Irak “kırmızı çizgi”leri hazmedildiğine göre Suriye “kırmızı çizgileri” de hazmedilecek de Kürd ve Türk gençlerinin canına mal etmeden olmaz mı? Irak Kürdleri ile rotayı düzeltenler Suriye’yle de aynı rotaya gelecekleri kesin. Ancak insanlar öldükten ve Kürdleri duygusal incittikten sonramı? Ha PYD; ha Kürd Yüksek Konseyi (KYK) bayrağı. Bayrak Kürdlerin Bayrağıdır. Varsın devlet medyaya “o bayrak indi” servisi yapsın. YPG’ nin bayrağı indi, KYK’ nin bayrağı göndere çektirdi ne fark etti söylermisiniz?

Mesele bayrak değil, 900 kilometrelik sınırda Kürdler yar etmeme hayalin yıkılıyor mesele bu. Selahaddin Demirtaş ne güzel dedi “yıllardır Suriye, Irak, Yunanistan, Bulgaristan komşunuzdu. Şimdi Kürdistan komşunuz olacak diye niye kıyamet koparıyorsunuz.” Sanırım “kırmızı çizgi” ve “o bayrak” manşetlerine verilmiş en güzel cevap bu birileri algılayacak mı?

Türkiye’nin Kürde karşı El Kaide ve uzantılarını açıkça destekliyor. Çeteler Suriye Kürd bölgesi Derik, Rumelan, Girke Lage, Çılaxa, Qamişlo, Serekaniye’de ağır darbe alınca bazı Kürd kasaba, köylerinde sivillere saldırarak işkence yaptılar, rehin alınarak katledildiler.

Bunları Türkiye’nin verdiği lojistik destekle yaptılar. Bu satırları yazdığım (4 Ağustos 2013) gün bile Salih Müslim El Kaide’ye silah verildiğini ifade etti. Dünya medyası belgeledi. O çeteler ile söyleşiler yaptılar. Avrupa, Irak, Afganistan ve benzeri ülkelerden Türkiye’ye geldiklerini, buradan Suriye’ye giriş yaptıklarını itiraf ettiler. Kürdlere karşı lojistik desteği de Türkiye’den aldıklarını açıkça anlattılar. Türkiye Esad yerine suni Müslüman Kürdlere karşı katliam yapan eli kanlı bu örgütlere destek vermesini anlamak mümkün değil, ama gerçek bu.

PYD eş başkanı Salih Müslim Türkiye’ye; asıl tehlike Kürdlerden değil radikal El Kaide ve bağlı örgütlerden gelir dedi. ABD Irak’ta Kürdleri yanına aldıktan sonra Saddam’ı devirdi. Esad’ı devirmek ya da orta yol bulmak için Türkiye Kürdlerin yanında olmalı dedi.

Türkiye PYD’yi tehdit ederek PKK’yla barış yapamaz. Müslim defalarca iki yılı aşan belirsizlik nedeniyle geçici yönetimin kurulması zorunlu dedi. Kürd, Süryani, Arap, Türkmen her kesimin katılacağı bir yönetim olacak dedi. Dışarıdan ithal El Kaide ve bağlı örgütler yalnız Kürdlere değil Türklere de ilerde büyük zararlar verir dedi.

Daha ne desin? Gerçekler orta yerdeyken, Türkiye’nin menfaati Kürdler ile örtüşürken Türk medyasının hala “kırmızı çizgi” ve “o bayrak indi” gibi Türklerin duygularını okşayan ama Kürdleri duygularını rencide eden yayınlar yaparak kime/kimlere hizmet ediyor?

Türkiye Kürdlere savaş açan örgütlere desteğini kesmeli. Türkiye Suriye’de kalıcı çözüm bulunana kadar PYD ve KYK’ye fırsat vermeli. Kürdlerin kuracağı geçici yönetime destek olmalı. Lojistik ve insani yardımı El Kaide’ye değil Kürdlere yapmalı. Suriye sorunu bitene kadar sınır bölgesindeki bütün tarafları organize ederek Kürd Bölgesini rahatlatmalı.

Kürdlerin Suriye’de statü kazanmasını engellemek Türkiye’ye hiçbir şey kazandırmaz. İktidara geldiğinde komşularla “sıfır sorun” politikaları danışmanların öngörüsüzlüğünden ve kronik Kürd düşmanlığından komşumuz Suriye ile konumumuz ortada.

Dünya’nın en belalı, eli kanlı El Kaide ve bağlı örgütlerine destek vererek “sıfır” sorun yerine ilkelerini sıfırlayarak Türkiye’yi dünyada yalnız bırakmaktır. Körfez şeyhlerinin parası ile çetelere lojistik destek vererek radikal örgütlerin safına biat ederek Türkiye’yi rezil ettiler.

Nitekim hükümet Salih Müslim ile İstanbul’da anlaşmak, orta yol bulmak için değil dikkatlerini çekmek için çağırdığını söyledikten bir saat sonra El Kaide’nin Gaziantep’te bir araya gelen çeteleri Kürdlere karşı tank, top, uçaksavarlar ile yeniden saldırılarını başlattı.

Irak hapishanelerinden kaçırılan El-Kaide canileri girdikleri bölgelerde "Kürdler'in kanı, canı, malı, kadın, çocukları size helaldir" fetvalarıyla hala büyük katliamlar yapıyorlar. Dışarıdan gelen çeteler için 3-5 kişi diyenler, Türkiye ve Körfez ülkelerinin desteği ile Suriye’ye hakim olmayı amaç edinen bir güç haline getirildi/getiriliyorlar.

Körfez ülkeleri ve Türkiye kaş yapayım derken göz çıkartıyor. Tüm Kürdler arasında sevile önderi bir şahsiyet İsa Huso’ya karşı işlenen bombalı suikastı Salih Müslim’in Türkiye ziyaretinden hemen sonra olması; Rojava’da El Kaide çetelerinin Kürd toprağında yaptığı sivil katliamına karşı derin sessizlik; insani yardım için Türkiye Kürdlerinin topladığı 12 gıda kamyonlarının günlerce Kızıltepe Şenyurt kapısından geçişine izin vermeyen Türkiye, Suriye Kürdlerini El kaide üzerinden hizaya getirme plan ve projeleri Kürdleri Türk devleti ve hükümetinden kuşkulanmaktan öte tepkili hale gelmesine yol açıyor mu, açmıyor mu?

Kendi Kürdü ile barışıyorum diyenler Suriye Kürdünü düşman El Kaide çetelerini dost olarak nasıl görür? Ceylanpınar hastanelerinde derman için bir tek Suriyeli Kürd yokken; dış mihraklı El Kaide ve El Nursa menşeli tedavi gören yaralı çete elemanlarından geçilmiyor. El Kaide çeteleri yorgun düştükleri savaşta dinlenmeleri için Türkiye otellerine yerleştiriliyorlar.

El Nursa Türk gençlerini “cihat” adı altında Suriye Kürdüne karşı savaşa götürüyor. Bu vesileyle Suriye’de öldürülen Kürdlerin kanında Türk genç ve yöneticilerin parmağı var. Suriye Kürdlerinin başarısından rahatsız olan zihniyet kendi Kürdü ile nasıl “barış” sağlar.

Anlaşılan o ki Irak’tan sonra Suriye’de Kürdlerin başarı olasılığı derin devletle bağlantılı AKP içinde birilerini çıldırtıyor. Bu yüzden çeteler Kürdlere karşı saldırıya geçtiler. Niçin? Sıra Türkiye’ye gelecek denilen endişeleri yüzünden. Oysa gerçek hiçte öyle değil. Sen Kürdlere düşmanca davranırsan kaçınılmaz olarak sıra sana gelecek. Yok Kürdlere dostça davranırsan kendi Kürdün ile bir yüz yıl daha birlikte yaşarsın. Dostluk Türk – Kürd kader birliğini uzun yıllar pekiştirir. Düşmanlık ayrılığı getirir. Gerçek bu. Seçimini ona göre yap.

Cejna ve pirozbe (bayramınız kutlu olsun.) 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi