M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Meşruiyet ve Koalisyon

Meşruiyet ve Koalisyon

Kürdler değil yüzde on barajını geçmesi, yüzde elli alsalar, hatta ağızları ile kuş bile tutsalar TC Devleti, hükümet ve partileri tarafından bir başka ithamla karşı karşıya bırakılarak meşruiyetleri sorgulanacak itibarsızlaştırılmak istenecekler” demiştim geçmiş yıllarda bir makalemde. Ve dediğim gerçekleşti. Yüzde 13.12 yetmedi. “Meşruiyet” (anlamı kabul edilebilir, desteklenir olması)  sorgulaması başladı.

Neden mi, 7 Haziran 2015 seçimlerinde Kürdlerin yüzde 85’e yakını HDP’ye oy verdiği için. Yani dağdaki, ovadaki, şehirdeki, doğudaki, batıdaki Kürdler tek bir çatı altında diğer seçmenle 6 milyon oy ile bir araya geldiler. Tabii bu durum fincancı katırlarını ürküttü.

HDP’nin Kürd halkının meşru siyasi partisi olması iktidarları için 2073’ü hedef gören zihniyet panikledi. Seçime 2 gün kala sezdikleri için Diyarbakır katliamı ile gidişi önlemek istediler. Başaramayınca seçim sonrası “güvenlikçi politika” diyerek Diyarbakır’da HÜDA PAR ile HDP’yi yani Kürdleri karşı karşıya getirerek tetiğe bastılar, fitili ateşlediler.

Erdoğan’ın seçimden sonra yaptığı ilk konuşmasında ve uçakta: “Bakın sınırımızda Tel Abyad’da, Arapları ve Türkmenleri uçaklar ile vuran batı, ne yazık ki onların yerine terör örgütü PYD ve PKK’yı yerleştiriyor” diyerek gerçek niyetini ortaya koydu.

Erdoğan’ın tescilli Kürd karşıtlığı ne yazık ki, AKP’ye, MHP ve kısmen de CHP’ye oy verenlere inandırıcı bir söylem olarak geliyor. Oysa iddianın gerçekle yakından uzaktan ilgisi, alakası ve inandırıcılığı yok. Havadan bombalanan IŞİD katilleri, canileri, vahşileridir.

Suriye’de patlayan iç savaştan beri Erdoğan ve AKP nezdinde önce muhalifler, sonra ortaya çıkan IŞİD mazlumların safında; Kürdler ise teröristti. Yani Erdoğan’ın yaptığı talihsiz açıklamasından sonra Diyarbakır’da seçim öncesi ve sonrası meydana gelen katliam, cinayet ve kardeşi kardeşe kırdırma kumpasının arkasında belli bir adres aramaya gerek var mı?

Erdoğan ve Davutoğlu açıkça 13,12 ile 6 milyon oyu verenleri “birkaç ırgat (köylü, işçi) görerek küçümsüyor. Yine “kaosu seçtiler”, “laik oldukları gibi yönetilirler” sözleri ile Kürdlerin şahsında oy veren bütün seçmenlere tepeden bakan öfke ve nefret kulvarına düşerek “meşruiyeti” sorgulayan, itibarsızlaştırmak isteyenlerin neler tezgâhlayabileceklerini düşünmek bile istemiyoruz.

Seçim döneminde Erdoğan “barış” sürecini itibarsızlaştırdığı gibi; seçimden sonra da HDP’siz meclis isteyen Erdoğan 6 milyon oy alanı itibarsızlaştırma startı verdi. Planı belliydi Azerbaycan dönüşü uçakta da açıkladı. Sembolik 1-2 koalisyon denemesi yaptıktan sonra “başarısız oldular” diyerek belki süreyi bile beklemeden ona göre “erken” değil, “yeniden” seçim kararı alacağını açıkladı.

Davutoğlu plana karşı çıksa bile Erdoğan yeni seçimde yüzde 45 oy alacağını, HDP’yi yeniden baraj altında bırakacağını ve “Başkanlık” hayallerini yeniden canlandıracağını hala düşünüyor. Oysa Erdoğan bunu yaparken AKP oylarını giderek aşağıya doğru çekeceğinin farkında bile değiller. Öyle ki, meydanlarda 400 Milletvekili isterken Kürdlerin sayıyı 258’e düşürmesi içlerine sindiremedi. Bu yüzden “411 el kaosa kalktı” diyenleri eleştirirken; bu sefer seçmene, halka, oy veren millete “kaosu seçtiler” diyerek milli iradeye hakaret ediyordu.

Hatta yandaş sözcüleri işi öyle boyutlara taşıdılar ki; “birkaç ırgat iktidarı yıktı”, “HDP’nin aldığı oylar helal değil” diyerek hakaret çıtasını yükselterek genelde toplum, özelde Kürdlere olan kin ve nefretlerini kusuyorlardı.

Şayet kendileri 400 Milletvekili bulsalardı adı “milli irade olacaktı.” Seçmene saygı ve sevgi” mesajları peş peşe yandaş gazete ve TV’lerde patlatılacaktı. 400’ü bulmayınca yalnız aşağılamıyorlar, tehdit de ediyorlar. Kürdleri bir birine vurdurtarak kaos çıkarmak istiyorlar.

78 milyonun bütün bunları bildiğine inanıyorum. Peki, Çare ne derseniz söyleyeyim:

En ideali seçmenin verdiği mesajı 3 muhalefet partinin yani CHP, MHP ve HDP kendi aralarında yapacakları bir protokol ile Erdoğan İktidarının hukuk devletine verdiği tahribatı bir nebze de olsa gidermeleridir. Üç parti de kısır çıkarlarını ön plana çıkarmadan 13 yıldır ülkenin üzerine kaos gibi çöken tek adam yönetiminin icraatlarını sorgulayabilirler.

Formül mü bana sorarsanız iki yıllık bir süre için çok basit uygulanabilir yöntemler var. İsterlerse CHP, MHP koalisyonu kurulsun HDP dışardan desteklesin; ister CHP ile HDP hükümeti kursun MHP dışardan desteklesin. Ya da CHP azınlık hükümeti kursun MHP ve HDP bu hükümeti dışardan desteklesin. Ya da CHP, MHP, HDP Milli mutabakat ve barış hükümeti kurarak Ortadoğu ve Dünyaya örnek Yeni Bir Türkiye mesajı versinler.

Ancak böyle 13 yıldır sürüncemede bırakılan Kürd meselesi çözülebilir, Ancak böyle tarafsız hakimler, savcılar, emniyet, adliye, HSYK, Yargıtay, Danıştay, MİT gibi kurumlar; Basın, sanal alem, sivil toplum, kişiler, gruplar eşit konuma getirilerek özgürlük getirirler.

3 Parti dilerlerse katılımcı, çoğulcu, özgürlükçü ve barışçı bir demokrasi getirebilirler; hukuku güvence altına almak istiyorlarsa; sadece Kürdleri değil 78 milyonu mutlu, huzurlu ve özgürleştirmek istiyorlar ise asgari ortak paydada bir araya gelebilirler.

Seçim barajını mı indireceksiniz, Yolsuzlukların hesabını mı soracaksınız. 4 Bakanı Yüce Divana mı göndereceksiniz? MİT Tırlarının hesabını mı soracaksınız? Hukuk ve demokrasiyi yeniden inşa mı edeceksiniz? Buyurun millet görevi size verdi.

Seçmen baskıcı, hak hukuk tanımaz ve yolsuzluklara bulaşmış olanları gönderme görevini 3 partiye verdi. Bu sorumluluğun gereği yerine getirilmezse, AKP’nin zulmüne ortak olunacak. AKP ve Tayyip Erdoğan, kendilerini kurtarma yolunun 3 partinin birlikte hareketini önlemekte bulacak. Bu tuzaklara düşmeden AKP'yi iktidardan gönderilmeli. Kısır çıkarlarıyla sorumluluklarını yerine getirmekten kaçan hangi parti olursa olsun AKP iktidarına yardımcı olmuş olur. Türkiye'nin kurtuluşu için AKP'nin 13 yılda yarattığı tahribatı giderici bir onarım sürecinde 3 partinin birlikte hareket etme sorumluluğu verdi.

En çok dillendirilen MHP ile koalisyon seçimin ardından çözümsüzlüğün partisi olur. AKP'yle el ele, kol kola demek, AKP'nin hukukuyla yürümek, AKP'nin demokrasisi içinde devam etmek demektir.Değilse IŞİD üzerinden bugün Diyarbakır’da operasyon yapanlar yarın bütün ülkeyi savaş alanına çevirmeyeceklerinin garantisini kim verebilir. Ülkede kan gövdeyi götürürse o zaman CHP, MHP ya da HDP mutlu mu olur?

Unutmayalım ki derin devletin emrinde olan zihniyet IŞİD, HÜDA-PAR, Hizbullah, Tevhid ve benzeri örgütler üzerinden bugün Kürdleri karşı karşıya getirerek seçim sevincini yaşatmamışsa; yarın ülkenin tamamında seçim sevinci yaşatmamak için harekete geçebilirler. Seçmen onlara oy kaybettirdiği için 1990’lı yılları geri getirmek isteyenler, batıya yüzlerini dönmeyeceklerini ve her kesin “meşruiyetini” sorgulamayacakları garantisini kim verebilir.

İntikamcı, kinci, öfkeli ve kanlı senaryoların durdurulması için kavgadan yana olmayan Devlet Bahçeli’ye; ılımlı ve olgun çizgisi ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na ve de barış, sevgi, kardeşlik çıkışı ile oy veren vermeyen 78 milyonun beğenisini, 6 milyon seçmenin oyunu alan Selahattin Demirtaş’a birlikte ellerini taşın altına koymaları gerekiyor.

HDP’nin seçim öncesi ve sonrası katliam ve cinayet saldırılarına rağmen takındığı “barış” çağrılarına; “düşmanlık” ve “kaotik” ortama karşı duruşu ileri sürerek topyekûn ulusal koalisyon çağrısına cevap verilmeyip ilk etapta AKP- MHP koalisyonu kurulursa mı?

“Tescilli Türk düşmanı, İmralı’nın kuklası, Mille değerlere alerjisi olan, BOB Eşbaşkanı, vatan hainleri topluluğu.” ( Bahçeli AKP için bunları ve daha nicelerini söyledi.)

“Sözde milliyetçi, ırkçılığı ölçü alan, 2002 öncesi memlekete duman attıran, Öcalan’ı asamamış asıl hainler partisi” (Erdoğan bunları ve daha neleri MHP için söylemişti.)

Bunları bir birine söyleyenler bir araya gelecek ise, hırsızlar, saray, para kasaları, 700 bin TL saat ve yüce divan süme altı edilecekse; MHP’ye verilen oylar iktidar, bakanlık, saltanat ve koltuk için heba edilecekse. Yeni Türkiye’nin yeni koalisyonu memlekete hayırlı ve de uğurlu olsun. Ne diyebiliriz ki.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Latif Yıldız Arşivi