İhsan Çölemerikli

İhsan Çölemerikli

Meşaleyi cennete, suyu cehennem ateşine atacağım

Meşaleyi cennete, suyu cehennem ateşine atacağım

MEŞALEYİ CENNETE,
SUYU CEHENNEM ATEŞİNE ATACAĞIM

İzmir’de yaşayan bir depremzede olarak günlerimin öğleden evvelini evde, öğleden sonrasını da çoğunlukla eve yakınlığı nedeniyle Konak merkezinde geçiriyorum. Ocak ayının ilk haftasında sahildeki Konak pier’e uğradım. Lüks mağazalarıyla tanınan alışveriş merkezinde, birkaç dükkândan oluşan Remzi Kitabevi’ne ait satış yerini gezerken, THORVALD STEEN’in “SELAHADDİN EYYUBİ’NİN GÖLGESİNDE” isimli romanı gözüme ilişti. Sultan Selahaddin’in baş danışmanı İSA ve ünlü komutanlarından EBULHAYCA ile MUŞTAK’ın Hakkari’li olmaları ve daha da önemlisi büyük kumandanın Kürt kökenli olmasından dolayı; olumlu ve olumsuz yönleriyle benim de ilgi alanım olmuştur. Zevkle okuduğum 225 sayfalık romanda dikkatimi çeken kahraman hükümdarın dünya savaş tarihinde benzerlerine rastlanmayan bazı örnek sayılabilecek tutum ve davranışlarını okuyucularla paylaşmaktır.  

Haçlı Seferleri’nin temelinde yatan gerçek nedenler ekonomik kazanımlardı. Ancak Avrupalı şövalyelerin savaş yakıtı olarak devreye sokulmaları için tarihin her döneminde olduğu gibi DİN olgusu devreye sokulmuştu.”Kutsal toprakları kurtarma” bahanesiyle savaş talimatlarına Tanrı’nın yeryüzündeki vekili olduğunu söyleyen PAPA veriyordu. Üç semavi dinin merkezlerinden biri olan KUDÜS 1099 yılında Haçlı Orduları’nın eline geçmişti. Selahaddin 1187 yılında bu işgale son vermişti. Savaşı tırmandırmak için kutsal toprakların geri alınmasından daha büyük bir bahane olamazdı. Avrupalı Hıristiyanlara savaşa katılmaları için çağrı yapan papa:

“Ey günahkarlar! Susun ve sözlerimi dinleyin.
Tanrı’mızın yönetimlerine bizim aklımız ermez.
Selahaddin bizi gafil avladı.
Kralımıza, piskoposlarımıza, vatandaşlarımıza,
Tapınak şövalyelerimize, misyonerlerimize,
baronlarımıza ve kutsal HAÇ’a saldırdı. Kudüs’ü
alın, Hacı ait olduğu yere geri getirin. Durmayın
Kutsal şehir yeniden Hıristiyanların olmalı. Ne kadar
çok kafir öldürürseniz cennete giden yolunuz o kadar
kısalır. Her kim Selahaddin’in kafasını kesip Roma’ya
benim ayaklarımın dibine getirirse cennette yüksek
konumuna erişecektir.”

1.20120201030412.jpg

Hem papa, hem de muhafazakar olan annesi ELEANOR’un teşvikiyle Haçlı Savaşlar’ına katılan sonradan Selahaddin ve kardeşi El Adil’in “ASLAN YÜREKLİ” lakabını verdikleri İngiltere’nin genç kralı RİCHARD da; Papa’nın ayaklarının altındaki cennete gitmek için savaş hazırlıklarına girişir.

“Orduya kendim önderlik yapacağım. Şatolar, ayrıcalıklar,                         
kentler satacağım. Evet yanlış anlamadınız, Haçlı Seferleri’ne      
para bulmak için LONDRA’yı bile satarım. Tanrı Kudüs’ü          
benim kurtarmamı istiyor.”  

Kendisini “Kudüs’ü iman edenlere geri veren kral” olarak gören Richard, Miladi 1190 yılı yazında serüvenli geçecek Ortadoğu yolculuğuna çıkar. Richard, bölgeye geldikten sonra Papa’nın Selahaddin’in geçmişiyle ilgili kendisini yanılttığını kısa sürede anlamaya başlar. Üç yıldır bölgede bulunan danışmanlarının Selahaddin hakkında topladıkları bilgiler çok farklıydı.

“Üzülerek bildirmek durumundayız ki Selahaddin’in okuma
Yazma bilmediğini öne süren Papa Hazretleri yanılmaktadır.
Kendisinin birçok dilde okuyup yazabildiği tecrübelerimizle    
sabittir. Selahaddin yirmi yaşına kadar zamanının çoğunu
cirit oynayarak, Kur’an ve şiir çalışarak geçirdi. Onu, asker
ve subay olmaya yönelten amcası oldu. Selahaddin 1138
yılında TIKRİT’te doğdu. Ailesi Kürt’tü ve babası aşiret
reisiydi. Amcası ŞİRKUH, büyük bir askeri stratejistti.
Selahaddin, 1169 yılında Kahire’nin güneyinde, bir Fransız
Haçlı ordusunu bozguna uğrattıktan sonra, Mısır’ın mutlak
hakimi haline geldi. 1171’de Sünni ve Şii Müslümanları birleştirdi.
Selahaddin, kısa ve düzgün kesilmiş sakalı, ufak tefek bir
Adamdır. ”

Avrupalı ajanların Richard’a sundukları raporda, Selahaddin’in şiire olan tutkusu da şu cümlelerle ifade ediliyordu. 

“Selahaddin’in en sevdiği şair bir kadındı. RABİA
EL ADEVİYYE.  790 yılında, sol elinde bir meşale, sağ
elinde bir su testisiyle Basra kapılarından girmişti. Rabia, eve
döndüğünde “ ATEŞ VE SU ” adını taşıyan bir şiir yazmıştı.” 

"Meşaleyi Cennete,
Suyu Cehennem ateşine atacağım.
Tanrı, sevgisiyle anlaşılmalı;
Asla Cehennem korkusuyla
Ya da Cennet umuduyla değil. ”

O günkü Avrupalıların bir yanılgısı da; ilklerin coğrafyası olan Mezopotamya’nın kültürel geçmişinin derinliklerini yeterince bilmemiş olmalarıydı. Basra, Sümerlerin Aşağı Mezopotamya’da ilk olarak kurdukları ERİDURU kentinin yakınında kurulmuştu. Bölge egemenlik sisteminin kanlı olan kılıçları kadar, halkın doğa ve toplumu yorumlayan anlatımları da güçlü, öğretici ve uyarıcıydı. Doğrusu Basra’lı kadın şairin dizeleri, 21. yüzyılda yaşayan beni de derinden etkiledi.

Ajanlar raporlarında Selahaddin’in inançları arası hoşgörüsüne de vurgu yapmışlardı:

“Selahaddin’in yalnızca İslami değil, aynı
zamanda Sufizm’in de büyük etkisi altında. Bu öğreti,
TANRIYA YAKLAŞMAK ve ONUNLA BÜTÜNLEŞMEK
için insanların girebileceği farklı yollar anlamına geliyor. ”

2.20120201030238.jpg

İlk başta "kurtarıcı” gözüyle bakılan Richard:

Selahaddin’in kafasını Roma’ya götüreceğiz, ne kadar çok kafiri öldürürsek cennete o kadar yaklaşırız. En son yargıyı yapacak olan Tanrı’dır.”

Bu haykırışlarıyla himayesindeki savaşçılara güven ve umut veriyordu. Ancak savaş meydanlarında kararlaştırdığı Selahaddin; cesareti, savaş taktikleri, merhameti ve bağışlayıcı tavırlarıyla Richard’ı etkilemeyi başaracaktı. Bir ara çöl savaşında atı vurulan ve çaresizlik içinde çırpınan İngiltere Kralına Selahaddin’in gösterdiği centilmenliği de yine Thorvald  Steen’in anlatımından okuyalım:

“Ön saflarda çarpışan Richard, mancınıkla fırlatılan
Bir taşın çarpmasıyla yere yıkıldı. Üç atı arasında en iyisi,
boynundan üç okla vurulmuştu. Richard, pek çok kez gözlerini
kırpıştırdı. Evet, oydu bu. Tıpkı Sable’nin tarif ettiği gibiydi;
gelen Selahaddin’di kesinlikle. Selahaddin yularından yakaladığı
atlardan birinin sırtına bir tokat indirdi. At Richard’a doğru
yürüdü. “ Neler oluyor ” diye sordu Richard.
“–Selahaddin bizi kurtardı yüce kralım. Hayatımızı bağışladı.
Binlerce adamımızı kaybettik, ama bizim gitmemize izin verdi. ”

Evet, Selahaddin atından düşen Haçlı Ordularının başkomutanına binmesi için at göndermiş ve savaş meydanından uzaklaşmasını sağlayarak hayatını bağışlamıştı.

Sultan Selahaddin dengeleri kendi lehine çevirince, Aslan Yürekli Richard’ın savaşı kazanma hayalleri de yıkılacaktı. Daha önce Basra’lı Rabia El Adevviye’nin  “ ateş ve su isimli şiirinden haberdar edilen Kralın annesi Eleanor ; “şiir hem iyi, hem de çok güzeldi ” diyecekti. Artık Richard’da şiirle ilgilenmeye başlamıştı. Selahaddin, Richard’la görüşmeye gönderdiği kardeşi EL ADİL’le şu notu da göndermişti:

“Unutmayın cesur kral,
Şiirde ve aşkta ALLAH
Bize cennetten bir parça gösterir.  ” 

Ömer Hayyam’ı, El Fahir’i tanımayan İngiltere Kralı’na, Selahaddin tarafından Arapça ve Farsça’dan Fransızca’ya çevrilmiş şiirler de Richard’a hediye edilecekti. Görüşmede Adil’in Haçlı Orduları’nın başkomutanına söylediği son sözler kralı ziyadesiyle onurlandırmıştı:

“Kardeşimle ben size nasıl
hitap ediyoruz, biliyormusunuz  ? ”
“Hayır ”
“Aslan Yürekli Richard. Çünkü, sizi cesur ve
yılmaz bir kumandan olarak görüyoruz. Ayrıca,
yönettiğiniz insanların gözünde de bir aslansınız.
Yüreğinizden tam olarak neler geçiyor bilmiyorum, ama
muhatap almayı istediğimiz ve alacağımız yegane Kral sizsiniz. ”(9)

3.20120201030143.jpgKürt Selahaddin savaş meydanlarında yenilgiye uğrattığı düşmanını bağışlamakla kalmamış, onu tarihe geçirecek bir unvan’la onurlandırmıştı. Aradan 800 yıl geçmesine rağmen  kaynayan Ortadoğu ; Necmeddin Eyyub’un oğlu, Esadeddin Serkuh’un yeğeni Yusuf Selahaddin’in erdemlerine sahip bir hükümdarı hiç göremedi, ufukta da bir Selahaddin görünmüyor. 8 asır önce Kürt savaşçıları, coğrafyaları işgale uğrayan Müslüman halkların onurunu kurtarmak için muzaffer kumandan Selahaddin’in kurduğu ordunun saflarında yer almışlardı. Tarihin acımasız bir cilvesi olarak günümüzde bu ünlü kahramanın torunları olan Kürtler, aynı dini inanca mensup halkların egemenlik sistemleri tarafından prangaya vurularak, her türlü insani, demokratik ve kültürel hakları ellerinden alınmıştır. Selahaddin ve ailesinin Şam – Kahire saraylarında konuştukları anadilleri Kürtçe’nin eğitim dili olarak kullanılması yasaklanmıştır. Kuşku yok ki, Selahaddin’in mensubu olduğu halkın coğrafyasının dışındaki başarısı; günümüzdeki Kürt’lerin köleliğinde önemli rol oynamıştır. Bu konudaki düşüncelerimi “ Mezopotamya  Uygarlığında  Hakkari  ” isimli kitabımda dile getirmiştim. Eline askeri güç gecen Selahaddin, özerk statüleriyle siyasi yaşamlarını sürdüren Kürt Mirlerini birleştirme fırsatını kaçırmıştı. Onun savaş yeteneği bölgenin diğer halklarına EFENDİ olma yolunu açarken, mensubu olduğu halka da KÖLELİĞİN yolunu açmaya zemin hazırlamıştı.

Not: Alıntılar, Thorvald Steen’in “Selahaddin Eyyubi’nin Gölgesinde” isimli kitabın 33,47,56,57,58,63,64,65,76 ve 82. sayfalarından alınmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum
İhsan Çölemerikli Arşivi