Cumhuriyet gazetesinin internet sitesinden “30 yıl sonra ilk kez güneşi gördüler” başlıklı bir haber yayınlandı. Detay ise şöyle: “Avusturya’daki bir laboratuara kapatılarak deney hayvanı olarak kullanılan şempanzelerin ilk kez dışarı çıktıklarında yaşadıkları sevinç etraftakileri gözyaşlarına boğdu” …

Öncelikle kendilerine geçmiş olsun diyorum. Gözlerini açtıkları güneş ve ‘sokakların’ yeni bir cehennem olmaması temennisini ailecek diliyoruz. Geçenlerde izlediğim Maymunlar Cehennemi filmindeki isyanlarında da ne kadar haklı olduklarını bir kez daha anladım. İnsanoğlunun maymunlaşma sevdası da ayrıca yazılıp, çizilip sinemaya çekilmelidir.

Hatta öneri olarak Türkiye’deki ulusal basından çeşitli kalemşörleri vermek mümkün. Bu artist köşe yazarları da güneşi yeni gören maymunların haline benzer, Kürtleri 30-40 yıl sonra ilk defa keşfediyorlar. Söylemleri, yazıları, saldırıları bir şempanzenin muza duyduğu sevgi ve ona yüklediği anlamın binde biri bile değil.

Kürdü yeniden inşa etmenin en ergensel halinden tripler atan ve ana haber bültenlerindeki elinde sopa mopa o harita senin bu harita benim işaret eden, militarist andropoza girmiş emekli subaylar gibi Kürtlere laf eden, onları çizip duran bu ağzı şorrıklı kalem sahibi arkadaşlara sesleniyorum: Manyak mısınız? Maymun musunuz?

Keşke sizleri de bir laboratuar ortamına alsalar. Antikor yerine AntiKürt dayasalar 2 gramlık beyninize. Maymunlarda, bizde, filler ve hipopotamlar da rahat etse…

"Ax Helin! Hema vuraydın o tokatî"

Taraf’tan, Sabah’a. Buradan da Takvim’e seke seke sektiren Rasim Ozan Kütahyalı, Neron havasında yazılar yazıyor. Kahvede arkadaşları ile ettiği küfürleri, sohbetleri köşe yazısı olarak kullanan bu neolitik çağdan kalma İnka harabesi arkadaşımıza dair tek iç geçirdiğim bir nokta var. O’da Helin Avşar’a röportaj verirken kendisi ile verdiği poz. Hani dizlerinin önüne çökmüş ve Helin’de ona tokat vuracak gibi durduğu poz. İşte o tokat vurulmalıydı. Hazır mama ve meme arasında diz çökmüşken Rasim efendi, ona ‘boş konuşmanın’ ne çok aranan bir hikmet olduğunu da hatırlatmış olacaktı Helin. Nekrofilist patronları ile 1.dereceden salya yarışına kendini kaptırıp ağır sıktırette madalyaya koşan katılımcı ekipler bu adamın kaderidir. Beyin tömürü yeni geçmiş insan evladı olduğu şüphesi ile iktidar’ın sancılı kasıklarına terk edilmiş zavallı artist bünyesine Kürt cephesi laf etmez, karışmaz. Çünkü bilir hezeyanlarını...

"The Lord of Egal's"

Cihan Kırmızıgül’u duydunuz mu? Kendisi 19 aydır Tekirdağ F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunuyor. Galatasaray Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi olan Cihan Kırmızıgül, Kâğıthane’de bir markete düzenlenen Molotofkokteylli saldırıya katıldığı gerekçesiyle durakta otobüs beklerken 20 Şubat 2010 tarihinde polisler tarafından gözaltına alınıyor ardından bir tanığın yüzü puşilerle(egal) kapalı bir grubun yaptığı saldırıyla ilgili yaptığı tanıklıkla Kırmızıgül tutuklandı.

Yıllar evvel Raslantı ve Kaos diye bir kitap okumuştum. Orada yapılan analizleri günlük hayata indirgeyip düşündüğünde ortaya trajik bişi çıkıyordu. Mesela adalet kavramı da bu ülkede böyle. Milyonda bir denk gelir bu mal mirat. Türkiye’de adaleti kadınlara verilen isim olarak seslenebilirsiniz. Başka da bir yerde dönüp size bakmaz. Bulamazsınız. Sokaktan geçerken başınıza meteor-saksı-quzzulkurt düşme olasılığından bile daha düşük bu adaletin sizi bulması. Bir kere devlet art niyetli. Kaşından, gözünden, çorabından, tırnaklarından bile seni alır. Bi ara bir çift çorabı almışlardı gözaltına. Vallahi yaw! Bildiğiniz çorap. Renklerinden ötürü. Yine Hakkari sınırında muhabbet kuşlarını almışlardı gözaltına.

Biraz daha yakın örnekler vereyim. Şuan bazı arkadaşlar tutuklu. Sebep: Telefon kullanmamak kısaca özetlersek: Nefes alıyor oluşunuz bu ülkedeki yargı, sistem için gözaltı sebebidir. Gülben Ergen, Tarkan’da alınsaydı biraz magazin izleseydik kendimize. Hele ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun Amed’te puşi ile çekilmiş fotoları var ki,  off of! Erdoğan görmesin…