İbrahim Genç

İbrahim Genç

Kütahyalı ve üç nokta

Kütahyalı ve üç nokta

İnsanlar arasında anlaşmayı sağlayan ve bir toplumun kültürel benliğini taşıyan dilin doğru kullanımı çok önemlidir. Bunun önemli olmasının en önemli nedeni de dilin “bilgi aktarımı” konusunda temel bir vasıta görevi görmesidir. Çünkü “bilgi”nin doğru bir şekilde “alıcı”ya ulaşması, dilin doğru bir koda sahip olmasına bağlıdır. Bu da ancak kullanılan dilin sisteminin iyi bilinmesiyle olur.

Özellikle her gün binlerce yurttaşa ulaşan gazetelerde, dilin kurallarına uygun bir şekilde kullanılması çok önemlidir. Dil sisteminin bozulmaması ve halk tarafından doğru bir şekilde benimsenmesi buna bağlıdır. Çünkü gazete dili, en canlı ve yaygın dildir. Öyle ki her nerede yeni bir gelişme olursa bu bize canlı dil ile ulaşır.

Bu sebeple de dilin medya organlarınca iyi bilinmesi ve doğru kullanılması çok önemlidir. Bugün Türk Dil Kurumunun (TDK) dildeki bir yanlışı düzeltmeye çalışması tek başın önemli değildir. Çünkü dilde yapılan standartlaşmanın topluma ulaşması ve toplumda yerleşmesi ancak yaygın medyanın buna ilgisine bağlıdır. Çünkü gazete dili, toplumsaldır.

Medyada dilin yanlış kullanılması konusunda son yıllarda birçok kitap yayımlandı. Çünkü dil kirliliği artık iyiden iyiye kendini gösteriyor. Bunu bir dilci olarak çok açık bir şekilde fark edebiliyorum. Bunu fark edişim de bu yazıyı yazmamı zorunlu kılıyor. Unutulmamalıdır ki siz anlatmak istediklerinizi, dili doğru kullanarak daha iyi anlatırsınız. Konfiçyus’un ifadesiyle “Dil kusurlu olursa sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılamazsa yapılması gereken şeyler de doğru yapılamaz.”

Buradan hareketle Taraf gazetesinin genç yazarı Rasim Ozan Kütahyalı’nın, dili çok savruk bir şekilde kullandığını söyleyebilirim. Çünkü Kütahyalı’nın yazılarının yazım kuralları ve noktalama işaretleri bakımından çok kusurlu olduğu ilk okuyuşta kendini gösteriyor. Öyle ki bu yazıları, yazının konusu hakkında bilgisi olmayan birine okuttuğunuzda kişinin o yazıyı anlamakta güçlük çekeceğini öngörebiliriz.

Kütahyalı’nın yazılarında en çok noktalama yanlışları göze çarpıyor. Özellikle yazarımızın hemen hemen her cümlesi üç nokta ile bitiyor. Bu konuda fikirlerine danıştığım Türkolog bir arkadaşım Kütahyalı için “Herhalde tek noktadan haberi yok” demişti. Çünkü yazarımız, bitmiş ve tam bir yargı taşıyan cümlelerin sonuna tek nokta koymak yerine sürekli üç nokta koymayı tercih ediyor.

Oysa üç noktanın ne zaman kullanılması gerektiği TDK tarafından altı maddede açıklanmış. Bu maddelerden bir tanesi de şöyle: “Sözün bir yerde kesilerek geri kalan bölümün okuyucunun hayal dünyasına bırakıldığını göstermek ve ifadeye güç katmak için konur.” Açıkçası ilk başta Kütahyalı’nın bu kadar çok üç nokta kullanmasını bu maddeye bağlamak istedim. Bunun mümkün olmayacağını da yine yazarımızın yazılarını karşılaştırmakla anladım. Çünkü Kütahyalı, aynı değerde bir cümleye bazen üç nokta, bazen tek nokta koyuyor. Böyle olunca yazarımızın Türkçenin dil kurallarını kafasına göre kullandığını görüyoruz. Biliyoruz ki bir yazıda her cümlenin sonuna üç nokta koyulmaz.

Kütahyalı’nın bugünkü (10.02.2010) yazısından ilk paragraf şöyle: “Tekel işçileri meselesinde Türk medyasında büyük bir ikiyüzlülük var... Bugün büyük sermayenin medyasında sapına kadar sömürü var... Alt kademe çalışanlar çok az paraya çalışıyor... Yöneticilerin ve kellifelli köşe sahiplerinin keyfi yerinde... Ama muhabir, editör, sayfa düzenleyici, redaktör, foto-muhabiri gibi gazeteciliğin esas mutfağını oluşturan emekçiler zar zor geçinebiliyor...”

Bu paragrafın noktalama işaretleri bakımından kusurlu olduğunu görüyoruz. Paragrafı oluşturan cümleler tamamlanmış ve tam bir yargı bildiren cümlelerdir. Bu yüzden de sadece  nokta kullanması yeterli olurdu. Yine burada “kellifelli” sözcüğü ayrı yazılmalı. Ayrıca paragraftaki “ama” bağlacı da kendisinden önceki cümleyle karşıtlık ilişkisi kurduğu için bu bağlaçtan önce noktalı virgül kullanılmalıydı. Hadi noktalı virgül kullanılmadı. En azından sadece nokta konulabilirdi.

Örnek olsun diye sadece bu paragrafı aldım. Kütahyalı’nın bütün yazılarında kronikleşmiş bu tür hataları bulmak mümkün. Yazarımızın kimi yerde iki nokta kullanması gerekirken yine üç nokta kullandığını, iki nokta kullanması gereken yerde de noktalı virgül kullandığını görebiliriz. Bu yazıda sadece üç nokta konusunu ele almakla yetinelim.  Kütahyalı, Türkçenin kurallarına riayet etmedikçe farklı konuları ele alırız.

NOT:

Dil üzerine çalışmanın getirdiği sorumluluktan dolayı bu yazıyı 11 Şubat’ta Taraf gazetesine göndermiştim. Amacım gazete dilini sorgulamaktı. Özellikle de Rasim Ozan Kütahyalı’nın özensiz yazılarını merkeze oturtarak bu eleştiriyi yapmak istedim. Çünkü Kütahyalı’nın yazıları, genel itibariyle dilin kurallarını dışlayan bir özensizlikle yazılmıştı. Tabi yazım yayımlanmadı; ama yazımı gönderdiğim 11 Şubat’tan sonra Kütahyalı’nın yayımlanan yazılarındaki özen dikkatimi çekti. Editör mü Kütahyalı’nın yazılarındaki yanlışları ayıklamaya başlamıştı yoksa Kütahyalı’ya bu eleştirim ulaştırıldığı için mi yazılarda böyle büyük bir değişme olmuştu?

Merak ettim ve Taraf gazetesinden bu durumun nedenini sordum. Bunun kesinlikle bir tesadüf olduğunu söylediler. Tesadüf veya değil, Kütahyalı’nın yazılarını yazım kurallarına ve noktalama işaretlerine dikkat ederek yazmaya başlaması güzel bir gelişme.

Bu değişimin belirgin hatlarını görmek isteyenler Kütahyalı’nın 11 Şubat’tan önce yayımlanan yazılarını, 11 Şubat’tan sonra yayımlanan yazılarla karşılaştırabilirler. Göreceksiniz ki Kütahyalı’nın son yazılarında gerçekten büyük bir iyileşme var.

Sonuç olarak hangi dili kullanıyorsak o dilin kurallarına riayet etmeliyiz. Çünkü her dil, aynı zamanda düşüncenin aynasıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
19 Yorum
İbrahim Genç Arşivi