İbrahim Genç

İbrahim Genç

Kürtlere hakaret serbestliği

Kürtlere hakaret serbestliği

Ülkemizde vicdan sahibi olan herkes birlikte eşit yurttaşlar olarak yaşamak istiyor. Bunun için gerçek bir adalet sistemine ihtiyacımız olduğu muhakkak. BelkAi de en temel gereksinimiz budur Türkiye’de; çünkü adalet, özünde eşitlik barındırır. Bu bakımdan yargı sistemimizde bir reformun yapılması gerekiyor.

Çünkü ülkemizde bazı vicdan yoksunu, kandan beslenen insanları görünce devlet aklının ortak bir vicdan yaratmak için elini çabuk tutması gerektiğine olan inancım artıyor. Hem nasıl artmasın? Bir halka küfredebilen, insanları açıkça tehdit edebilen zihniyetler örgüt kurabiliyor; dergi basabiliyor; hatta parti bile kurabiliyor.

Medyada her gün görüyoruz: Osman Pamukoğlu denen kişi, gençlerinin zihnini bulandırmak için elinden geleni yapıyor. Türk Solu adlı bir dergi Türkiye halklarına hakaret edebiliyor. Kürtlere tehditler savurabiliyor. Bunların savundukları hiçbir şeyin rasyonel olmadığı ilk bakışta anlaşılabiliyor. Yaptıkları tek şey her şeye düşmanlık etmek ve ülkemizi evrensel değerlerden koparıp yalnızlaştırmak ve Türkiye halkını “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” propagandalarıyla etkilemektir.

Aslında bu kadar marjinal bir çizgiye varmış bu insanların önemsenecek tarafları yok; ama ülkemizde “Atatürk, bayrak, Deniz Gezmiş… vs.” gibi değerler üzerinden gençleri etkilemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Maalesef ki İzmir başta olmak üzere birçok Batı kentinde taraftar da bulabiliyorlar.

Mesela dün başlayan (17 Nisan) ve 25 Nisan’a kadar sürecek Tüyap 15. İzmir Kitap Fuarı’ndaydım bugün. Yayınevlerinin stantlarını gezerken uzaktan dev posterler gördüm. Deniz Gezmiş, Che Guavara… Acaba ne tür kitaplar satıyorlar diye meraklanıp yaklaşayım dedim. Yaklaştıkça bir müzik de kulağınıza geliyor usul usul: Çav bella… Bir solcu görüntüsü yayılıyor ilk bakışta gözlere. Kitaplara göz atayım dedim, bir de neler göreyim. Kapağında Türkiye’nin bütün aydın insanlarını adeta düşman gösteren kitaplar, Kürtlere hakaret eden kitaplar standı dolduruyor.

Tabi ki bunların gerçek solculukla alakaları yok. Tabi her şeyi ve herkesi “Türk” görerek böbürlenme ihtiyacını giderme amacı taşıyan bu kişilerin, “sol”u da Türkleştirip adına Türk Solu demelerini yadırgamamak gerek. Akla ve vicdana dair tek bir şey bulamıyorsun kendilerinde; ama kullandıkları argümanlarla 14-20 yaş arası gençleri kolayca etkileyebilirler.

Bunların başını da Gökçe Fırat diye biri çekiyor. Öyle kitaplar ve yazılar yazıyor ki akla ziyan. Keşke sadece böyle olsa. İnsan bu kadar mı ırkçı olur? Bu kadar mı düşman görür kendisine herkesi? Kafasına göre herkese hakaret de ediyor. Stanttan bir kitabını alıp inceledim biraz. Kitabının adı “Kürt Irkçılığı ve Faşizmi.” Bu kitabın arka kapağında aynen şunlar yazıyor:

“Bir Türk için atasının kim olduğu bellidir. Türklerin kökeni, yurdu, tarihi, kişilikleri bellidir. Aynı şey Araplar için de bellidir, Farslar için de… Oysa Kürtlerin atası belli değildir. Atasız olmak mümkün değildir aslında. Fakat sorun şudur ki Kürtler kendi atalarının kim olduğunu hâlâ bilmemektedir. Adeta babasını arayan birer çocuk gibidirler.”

Bu sözlerle Kürtlere ne söylenmek istendiğini aklı çalışan herkes bilir. Ama bunların çok küçük bir azınlık olduklarını, Türk halkını asla temsil etmediklerini unutmamak gerekir. Ki bunlar, zaten Türk halkına da zarar veriyorlar. Bunlar ki Kürt ve Türk halkını birbirine azılı düşman yapıp bu iki halkın birbirini kırması üzerinden bir saltanat kurmak isteyenlerdir.

Büyük ozan Ahmet Arif’in deyişiyle “Bunlar, / Engerekler ve çıyanlardır, / Bunlar, / Aşımıza, ekmeğimize / Göz koyanlardır, / Tanı bunları, / Tanı da büyü…”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
18 Yorum
İbrahim Genç Arşivi