İbrahim Genç

İbrahim Genç

‘Kürtler Birlik Olursa Barış da Gelir’

‘Kürtler Birlik Olursa Barış da Gelir’

“Sabah saatleriydi, 04:30 gibi. Çadırlarda 300 kişi vardı. 15 kadar da sivil araba. Hiçbir uyarı yapmadan saldırdılar. Çok özel komandolardı. Hiçbir acımaları yoktu. Ulaştıkları her şeyi yok ettiler, ağızlarında küfürler… Ben böyle bir şeyi ilk defa görüyorum. Barbarlıktan çok daha öte bir saldırıydı. İnsanların üzerine ateş açtılar. Sivil araçlarımızı ve su dolu tankerlerimizi kepçelerle uçuruma yuvarladılar. Arabaların lastikleri de bıçaklanmıştı. Meclis üyemiz Bozan Karayılan’ın arabasını da parçaladılar. Sayısız gaz bombası attılar. Üstüne üstlük arabalarımızı çekip sonra bunun parasını bizden aldılar. Bu nasıl barbarca ve kinci bir yaklaşım? Bunlar kendileri de devlet oluşlarını ve bir kanuna bağlı olduklarını unuttular. IŞİD’in yöntemlerini kullanıyorlar. Birlikte çalışıyorlar bu sınır hattında…”

Bu ifadeler BDP Birecik İlçe Başkanı Ahmet Kılıç’a ait… Kendisiyle konuştuğum Kılıç, 21 Temmuz Pazartesi günkü Birecik’in Ziyaret köyünde yapılan orantısız saldırıyı böyle anlatıyordu. Bir şokun yaşandığı belliydi… Tabii ben de 19-20 Temmuz tarihlerinde sınırdayken bir saldırı bekleniyordu. Zaten Suruç’un Alizera köyünde yine bir saldırı yapılmıştı. Onsan sonra Birecik’te yapılmıştı. Ama bu kadarı da beklenmiyordu.

Suruç ve Birecik’teki saldırılarda her anlamda güvenlik güçlerinin verdiği büyük bir zarar söz konusu. Buna göre saldırılarda “11 Adet Çadır, 2 Adet Seyyar Mutfak, 16 Adet Seyyar Tuvalet, Viranşehir MKM ye Ait 150 Milyar Değerinde Seslendirme, Amara Kültür Merkezine ait 80 Milyar Seslendirme, Viranşehir Belediyesine Ait 60 Milyar Değerinde Jeneratör, Birecik BDP ye Ait 15 Milyar Değerinde Jeneratör Tamamen Kullanılamaz hale Geldi, Ateşe Verildi, Sivil Vatandaşlara Ait 13 Adet Taksi v.b. hurdalık oldu, 1 Adet kamyon Büyük Hasar Aldı” açıklaması bunu net olarak ortaya koyuyor zaten. Bunun dışında çadırların bulunduğu yerde yer alan fıstık ağacı bahçelerinin büyük bir tahribata uğratıldığı bildiriliyor.

Bu adamlar hasta mı?

Bu saldırılardan sonra HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken’in İçişleri Bakanı Efkan Alan’ın yanıtlaması için verdiği soru önergesi dikkat çekicidir. Dikkat çekici olarak görmemin nedeni; Baluken’in bu saldırıları yapanların ruh hallerine ilişkin sorularıydı. Her şeyden önce Baluken’in de sorduğu gibi  "Güvenlik güçlerinin arabaları kırma, parçalama, yok etme eylemleri vandallık değil midir?” sorusunun cevabını herkes bekliyor. Baluken’in bir diğer sorusu da “Askerlerin ve polislerin önce vatandaşa sonra ise metaya yönelen saldırganlık halinin tedavi edilmesi amacıyla rehabilitasyon çalışmaları yapmayı düşünüyor musunuz?” şeklinde… Anlaşılıyor ki bir doktor olan Sayın Baluken bu saldırıları yapanlara “hasta” teşhisi koyuyor. Gerçekten de  bu kanun tanımayan saldırganları devlet rehabilitasyon hastaneleri ne sevk etmeli bir an önce ...

‘Rojava kaybederse burası da kaybeder’

Tüm bunlara rağmen halk, Rojava Kürtlerini yalnız bırakmayı düşünmüyor. Öyle ki Rojava ile adeta “ortak kader”de buluşmuşlar. Rojava sınırında iki gün boyunca yaptığım gözlemler ve HDP vekilleriyle yaptığım görüşmelerde “ortak kader” vurgusu öne çıkıyordu. Bu konuda HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın “Türkiye nasıl ki Güney Kürdistan’ı tanıyıp büyük bir ilgi gösteriyorsa aynı ilgiyi Rojava’ya da göstermelidir. Rojava’da devam eden devrim aynı zamanda Türkiye’de devam eden çözüm sürecinin de bir parçasıdır. Türkiye, Rojava devrimini selamlarsa Türkiye’deki Kürtlerle de barışacaktır. Rojava Kürtleriyle barışmayan buradaki Kürtlerle de barışamaz.” buna işaret ediyordu. Aynı şekilde Van Bağımsız milletvekili Aysel Tuğluk da bunu “Bugün de Bakur (Kuzey) Kürtleri, Rojava ile dayanışmasının içinde ve yanında kendini görüyor. Çünkü Rojava’daki devrim, Bakur Kürtlerinin de devrimidir. Orası kaybederse burası kaybedecektir. Demokrasi ve insanlık kaybedecektir.” sözleriyle dile getiriyordu.

“Kürtler birlik olursa barış gelir”

Bu sebeple de direniş çadırlarına Kürt coğrafyasının birçok noktasından her gün yüzlerce insan geliyor. Sürekli bir direniş var, süreklilik halinde… Tüm bunlarla birlikte sınırın öte yakasında da şiddetli çatışmaların yaşandığı haberleri geliyor. Bu çatışmalarda sınırın hemen öte yakasındaki üç köyün IŞİD’in elinden kurtarıldığı ve Jarablus’a doğru IŞİD’in sıkıştırıldığı bildiriliyor. Dolayısıyla Rojava devriminin yıldönümünde (19 Temmuz) Kobanê’yi gözüne kestiren  IŞİD bu amacına ulaşmadan günbegün gerileyecektir.

Ve buna destek olmak üzere, yapılan tüm saldırılara rağmen HDP’li milletvekillerinin öncülüğünde başlayan çadır nöbeti, Birecik’in Rojava sınırında yeniden kurulmasıyla devam ediyor. Oradan aldığım haberlere göre Kürt coğrafyasının her noktasından insanlar oraya ulaşmak için yola çıkıyor. Her ne kadar Türk medyası üç maymunu oynayıp Kürt halkının devrimini görmese de bölgede derinden yükselen bir kıvılcım var, bir bahar özlemi var. Ve bu karanlıktan Kürtler, çadır eylemlerine yaşlılığına bakmadan Mersin’den gelen Kadri  amcanın sözüyle çıkabilir: “Oğul, Kürtler birlik olursa mecbur barış da gelir.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
İbrahim Genç Arşivi