Fikret Yaşar

Fikret Yaşar

Kürt Tarihi (5)

Kürt Tarihi (5)

Hurri-Mitaniler

Günümüzde tarihi hakkında konuşulmaya değer yegâne halk Kürtlerdir.” Bazil NİKİTİN

Kürtlerin kökenleriyle ilgili bu yazı dizisi yakın zamana kadar Türkiye’de yasaklanmış bulunan kaynaklardan elde ettiğim bilgilerden faydalanılarak hazırlanmaktadır. Bu eserler bilim otoritelerince kabul görmüş, ancak Türkiye’de resmi görüş tarafından ret edilmiştir. Bu yüzden resmi görüşten beslenen bazı kişilerin yorumlamaya çalıştığım Kürt gerçeğini hazmetmekte zorlandıklarını görmekteyim.

Türkiye’deki resmi görüş dünya bilim otoritelerine değil,  Turancıların Kurt masalına itibar göstermektedir.  Darvinci bir anlayışla Bozkurttan türediklerini kabul eden bir kesimin Mezopotamya mirasına sahip çıkmaları anlaşılmaktadır! Esas mesele, geçmişiyle barışık olmayanların tarihsel gerçekleri kendilerine göre yorumlayıp insanlık ailesi içinde itibar sağlama çabasıdır!  

“Kurttan ne dost, ne de post olmaz”

Bugün sizlere Kürtlerin ataları olan Aryanl’arın diğer bir kolu olan Hurri-Mitani uygarlığından bahsedeceğim.

Hurrilerle ilgili yapılan arkeolojik kazılarda elde edilen eserlerin M.Ö.4000 yıllarına ait olduğu belirtilmektedir. Hurri devletinin ilk defa hangi tarihte ve kimin tarafından kurulduğu bilinmemekle beraber, tarih sahnesinden çekilmelerinin sebebi Urartu ve Asur saldırılarıdır.

Malatya merkezli yaşadıkları tespit edilen Hurrilerin M.Ö.4000 ile 3000 yılları arsındaki taş devrine ait izler bıraktıkları Aslan Tepede yapılan kazılar neticesinde ortaya çıkmıştır. Ayrıca Haran bölgesinde Antep’te, Alaca’da ve Tell Halaf’ta bulunan renkli Hurri seramikler, yazıtlar ve diğer bulgulardan Hurrilerin Azerbaycan’dan, İç Anadolu’ya, buradan da Hamadan’a kadar olan geniş alanda dağınık halde şehir devletleri kurarak  ”Hurri-Mitani” imparatorluğunu kurdukları tespit edilmiştir.

Urartu, Asur, Mısır ve Hititler arasında bir güç olarak varlığını sürdüren Mitani Krallığının başkenti henüz tespit edilmemekle beraber Urfa ile Diyarbakır arasında bulunan tarihi “Waşu-kani” olduğu ileri sürülmektedir.

Arkeolijik belgelerden anlaşıldığı kadarıyla Hurriler Süriye ve Filistin üzerinden geçerek Mısır’a kadar yayılmış ve zaman zaman egemenliklerini bu alanda sürdürmüşlerdir. Arap Akad-Asur yazılı belgelerinde düşman ülkesi olarak Hanigalbat’tan bahsedilmektedir. Hanigalbat, şimdiki KERKÜK ve çevresini de içine alan Hurri ülkesinin Akad’ca adıydı.  Sınırlarını genişletmelerine rağmen Hurri’lerin özellikle Fırat, Azerbaycan, Van gölü ve Urumiye gölünü içine alan merkezi alanda varlıklarını uzun süre devam ettirdikler ve söz konusu alanda Aryan’lardan önce başka bir halkın yaşamadığı tarihi belgelerle ispatlanmıştır.

Mitani ya da Hurriler hakkındaki yazılı belgelerin bir kısmı komşu ülkelerin kazı kaynaklarında bulunmuştur.  Bu kazılar sonucu Hint-Avrupa özellik taşıyan Mitani-Hurri Krallığının yazışma dilinin Aryan diliyle benzer nitelikler gösterdiği tespit edilmiş ve bu dilin M.Ö.900 -600 yılları arasında kurulan “Urartu” devletinde de kullanıldığı görülmüştür.  Hurri halkının dili komşu devletlerin resmi belgelerinde görülünce, bu dilin önemi kavranarak üzerinde duruldu. Yazılı anlaşma metinleri tercüme edilip bu dilin kelime haznesi ve cümle kuruluşları incelendi.

Hitit’lerin başşehri Hatuşaş’da yapılan kazılarda Gılgaméş Destanının Hurrice yazılmış nüshalarına rastlandı.  Babil belgelerinde de Hurri’ceye rastlandığı gibi, Mar’ların sarayında Hurri dili ile yazılmış altı adet edebi yazılı belge bulunmuştur.

Çivi yazılı tabletlerde Hurri sözü “Khari” şeklinde geçmektedir. Bisutun Med kabartmalarında da Aryanın karşılığı “Harri” olup, buradan Hurri, Ari-Arya eşleşmesi doğmaktadır. Pek çok tarihçi/bilim adamı dil ve kültür benzeşmesinden dolayı Hurri-Mitanileri  Hitit, Med, Elam ve Sumer gibi Ari soydan saymaktadırlar.

Hurrilerden sonra Orta Anadolu’da bulunan en eski belgeler akrabaları olan Hititlere aittir. Bu belgeler incelendiğinde Hititlerin de Hint-Avrupa ailesine mensup oldukları görülür. Bu iki komşu devlet sosyal benzerlikler taşımalarına rağmen zaman zaman egemenlik savaşlarına da girişmişlerdir. Zamanla güç kazanan Hitit’ler Akdeniz’e inmek için Hurri ülkesinin batı sınırlarına saldırırlar. Bunun sonucunda Hitit kıralı Murşil’in Halep kentine kadar olan bölgeyi ele geçirerek Babil’in üstüne yürüdüğü Mar kıralı Çimril’in arşivinde ve Hurri yazıtlarında görülmüştür.

Hitit devletinin saldırılarından sonra dağılan Hurriler, kıral Patarna tarafından tekrar toparlanıp Antalya’dan Zagros Dağlarına kadar olan coğrafyaya hükmettiler. Ancak doğudan Urartu, Güneyden Asur’un saldırılarına dayanamadılar.

Hurri-Mitani krallığı şehir devletlerinde oluştuğu için, yönetim yerelden merkeze doğru biçimleniyordu. Önceleri yerleşim merkezleri şehrin ileri geleni tarafından yönetildi. Sonraları şehir ve aşiret devletleri kurularak bunların reisleri veya kralları tarafından yönetilmeye başlandı.  Bu küçük aşiret devletleri birleşerek güçlü bir konfederasyon oluşturdular. Bu konfederasyon Mitani-Hurri devletinin kurulmasına temel oluşturmuştu. Bu aşiret devletlerinin en önemlileri Malatya /Meletie-Milidia ve Muşki Krallıklarıydı.

Milidia M.Ö.9.yy da defalarca Urartuların saldırısına maruz kalır. Urartu kıralı Menua ile Milidia kralı Suliehauali arasında geçen savaşı anlatan bir yazıt Palu’da Murat suyu yakınlarında bulunmaktadır. Daha sonraki saldırılara dayanamayan Milidia kırallığı Urartu’ya yenilir.  Kömürhan yakınlarındaki Habibuşağı köyünün yolu üzerindeki bir kaya yazıtında Urartu kralı 2.Sardur’un şehir ve sarayı yıkıp ortadan kaldırdığı ve kralını da esir aldığı yazılmaktadır.

Urartu devleti de Asurlular tarafından yıkılınca Asur Kralı 2. Sargon Milidiaya gelerek buradaki zengin maden kaynaklarına el koyar ve Milidiya’ya büyük bir askeri güç yerleştirir. Ancak M.Ö.600’lerde bölge  Ermenilerin ataları olan Kimmerlerin işgaline uğrar ve her taraf yakılıp yıkılarak ele geçirilir.

Muşki Krallığı da yine bu bölgedeki önemli Hurri şehir –aşiret devletlerinden biriydi. Muşki Krallığı bir süre egemenliğini Klikya ve Kapadokya’ya kadar genişletse de Urartu ve Asur saldırıları sonucu yıkılır. (Muş şehrinin ismi bu Hurri kabilesinden kalmadır. )

Ön Asya’nın önemli bir kültür ve siyasi unsuru olan Hurri-Mitani Krallığının siyasi hâkimiyeti sona erince Arya halkı baskılar karşısında Zagroslara çekilmek zorunda kalırlar. 

Kürtlerin ataları her bozgun sonrası Zagroslara sığınmış ve güçlenerek tekrar düzlüklere hükmetmişler.

Bugün Zagroslar dört parçada zulme uğrayan çocuklarına bağrını açmış umutla Kawaları beklemektedir.

Her newrozda doğum sancıları çeken bu dağlar, güneşe hasret Mezopotamya düzlüklerini bir gün aydınlatmayı beklemektedir.

(Devamı var...)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
Fikret Yaşar Arşivi