İrfan Sarı

İrfan Sarı

“Kürt sorunu yoktur”

“Kürt sorunu yoktur”

İstanbul tabip odası genel kurulunda “bu ülkede Kürt sorunu var” ve “ kendi Kürtlerimize sahip çıkmalıyız” diyen Sayın Gencay Gürsoy"a milliyetçi kanattan tabipler tepki göstererek “Kürt sorunu yok” diyerek üstüne yürürler.

 

Resmi ağız gibi konuşan tabiplerin bu vahşi çıkışı ülkenin içinde olduğu girdabın döngüsünü bariz olarak sunuyor göz önüne. Yıllarca eğitim yuvalarında ülkenin entelektüel bakışını ve çağdaş modelini bilimsel temelde güçlendirmeye çalışan bir aydının yine aynı üniversitelerde çıkış yapan bir çoğununda hala aynı üniversitelerde ders verdiği bu müfredat ve resmi ağız temsilcilerinin saldırısına uğramış olması kabul edilecek bir durum değildir.

 

Kabul edilemeyeceği gibi sıkıştırılmış müfredatın bu madalyoncularını da içinde bulundukları karanlık örümcek ağından kurtulmalarını önermek durumundayız insan olarak. Dünyada olup bitenlere kulak kapatan, ülkelerinde ve burunlarının dibinde yaşayan Kürt halkını inkâr edecek kadar kör olan tabiplerin organları üzerindeki hâkim tabakayı bir gözden geçirmeleri gerekiyor zira.

 

Çünkü bu tabaka sosyalitesini yitirdiğinde paranoyalara vesile olacak kadar hastalanır ve sonrası hazin sondur.

 

İnsan doğasında üstünlük ve liderlik kompleksini taşır ama inkâr etme sonradan düşer bedene ve bedeni çürümeye kadar sürükler.

 

Türkiye"de geleneksel yapı çağdaşlığa kadar kapalı görünse de aslında çağdaşlığı halka yansıtmamadaki espri bağnazlığını resmi ağızdan alır. Otoriteler cumhuriyetin kuruluşunu yasalarla güvence altına alırken cumhurun da sürü politikasında kalmasını sağlar. O günün ezberi bugün daha da şiddetlenerek devam etmemektedir. Keza bir önemli mekanizma olan tabiplik kurumunun dahi bir halkı ve o halkın haklılığını inkâr etmesi sürünün ne kadar çoğaldığının göstergesidir.

 

İlim ve irfan yuvalarında bilime olan sadakatın ve inancın yükseltilerek insanlığın yaşamını kolaylaştırması lazım gelirken ve bu uğurda durmadan araştırmalar geliştirilerek dar, muğlâk, çaresiz gibi görülen sorunların çözümü arttırılmalıyken, çağdaşlığın simgesi üniversitelerden çıkan tabiplerin hali acınacak bir durumdur.

 

Kürtleri yok sayan, inkâr eden mantalitenin iflas ettiği şu süreçte dahi fütursuzca buna sarılmak tabiplik dilinde daha doğrusu psikoloji ve felsefe dilinde nasıl adlandırılır bilmiyorum ama bildiğim bir gerçek var; Kürtler, bu topraklarda yüzyıllardır vardır. Dilleri asimile edilmesine karşın varlığını muhafaza etmiştir, muhtemelen insanlık var olduğu sürece de bu varlığını hep muhafaza etmeye devam edecektir.

 

Koca İstanbul"da tersane işçilerinin ölümleri, sokak ortasında infazlar, trafik kazaları, ırza geçmeler veya teşebbüsler, üniversitelerin içler acısı durumu, saldırgan ülkücüler, trafik keşmekeşi, sigortasız işçiler, sokak ortasında yatanlar, çöpten beslenenler, yetimhaneler, sakatlar, fahişeler, travestiler, denizciler, göç, varoşlar ve saraylar ve saray yavrularının sorunlarını çözmüş oldukları için bu çok değerli hekimler, artık mesele Kürtleri yok saymaya gelmiş.

 

Kim bilir bu sorunları Kürtler yarattı diye Kürtleri yok sayıp bu kini güdüyorlardır ama öyle olsa yok saydıklarının varlığını kabul etmiş olacaklar.

 

Her ne olursa olsun, bir akademisyenin ülkesi için çırpınması en tabii hakkıdır ama bunu yaparken başkasını yok sayması tutum olarak doğru değildir ve bu inkârın onlara kazandıracağı hiçbir şey olmayacaktır.

 

Tabi tabiplik mesleğinin mihenk taşları da vardır bu ülkede, hem de sayısal çoğunluktalar insanın sağlığından inancına ve kimliğine kadar haberdar ve o kadar da sevgiyle bağlı, onların varlığı önemlidir.

 

Kazanan her zaman olduğu gibi sadece doğru ve doğrunun yanında olandır.

 

Tabipler insan yaşatmak için yemin ederler ve mesleklerinin etiği gereği insanı yaşatmak için gecelerini gündüzlerine katarlar bunu hatırlattıktan sonra durmak en iyisi olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
25 Yorum
İrfan Sarı Arşivi