Fikret Yaşar

Fikret Yaşar

Kemalist Kürtler & Federalizm

Kemalist Kürtler & Federalizm

“Federalizm; demokrasi ve halklar arası birliğin uygulanabilmesi için, insanın keşfedebildiği en önemli  barış yoludur.”  Frederic A.V. Hayek

“Kemalizm; Türklük yüce bir ülküdür, ne mutlu Türküm diyene.” M. Kemal

Birey veya toplum, ne olduğu, kim olduğu konusunda, özgür iradesini kullanamıyorsa eğer, sorun var demektir. Bu anlamda birey veya toplumun  kendini nasıl tanımladığı göz önünde bulundurulması gereken önemli bir husustur.

Kürtler, kendilerini bir halk olarak görüyor.

Ancak Kemalizm, Kürtlerin halk olduğu gerçeğini ret ve inkar etmede ısrar ediyor.

Bu durumda, Kürt sorununa Kemalist mantık içinde adil ve kalıcı bir çözüm aramak mümkün müdür?

Kemalist sisteme tatlı görünmek için üretilen "Kürt realitesi", "Anayasal vatandaşlık", "Kültürel haklar", "Alt kimlik-üst kimlik", "Demokratik cumhuriyet",  gibi tanımlamalar,  gevşek kavramlar olup, Kürt  sorununun adını bir bütün olarak ifade etmede yetersiz kalmaktadırlar.

Bu kavramları kimler üretiyor ?

Kürt elitleri.

Elitler, her zaman halkın kendilerince yönetilmesi gerektiğine inanırlar.

Kemalist Kürt elitleri, tabandan gelen sese kulak tıkadıkları için, “ben bilirim” kompleksi ile halkın değer yargılarını, hassasiyetlerini ve halkı bütünleştiren sosyal faktörleri fazla önemsemeden, orijinal Kemalistlerle beraber ittifaklar ve çatı örgütlenmesi gibi arayışlara girişerek, bir takım kavramlar üretmektedirler.

Öte yandan anti Kemalist  Kürtler de: “Kemalizm"in belini kırdık, artık Kemalizm hasta adam, üniter devlet, tek dil ve ulus felsefesi aşılmış… vs.” diyerek devam eden savaşı ve oynanan diplomatik oyunları görmezden geliyorlar.

İki taraf ta halka dönüp: “sizin fikriniz nedir?” deme gereği duymuyor, çünkü politikayı en iyi onlar bilir.

Biri nalına, diğeri mıhına…

Gerçekten, Kürt halkı ne düşünüyor?

Neye inanıyor?

Neye kızıyor?

Neden başka partilere iltifat edip işbirlikçi, ajan, korucu ve hain olabiliyorlar?

Ve neden birleşemiyorlar?

Sanırım, sistem bu analizi yaptığı için, Kürtleri şah damarından yakalamış ve İstediği zaman Kemalist, ağa, vekil, ajan, itirafçı, provokatör vs. yapabilmekte ve Kürtlerin dinsiz ve ağasız olmaması gerektiğinden yola çıkarak da, ihale ve koruculuk yoluyla ağalığı, cemaatler vasıtasıyla da inançlı kesimi beslemeye devam etmektedir.

Bunun için bölgenin her yerinde camiler, resmi imamlar, Korucu ağaları, korucu kontrol noktaları, okullar ve öğretmenler organize edilerek müthiş bir kuşatmaya  girişilmiştir. Kürtleri din aracılığıyla, Türkçe konuşan, Türkçe düşünen, türkü söyleyen/dinleyen, Türkçe öfkelenen, tasarlayan, hisseden ve Türkçe dua eden bir topluma dönüştürmek için AKP ve cemaatler vasıtasıyla yoğun bir çaba yürütülüyor !

Bu plan, Kemalist ideolojinin Türk İslam versiyonudur.

Artık politikacılarımızın şu gerçeği görmeleri gerekiyor !

İslam, coğrafyamızın ve toplumumuzun bir gerçeği ve birleştirici faktördür!

Çünkü, birileri bu gerçekten yola çıkarak elini güçlendirmeye çalışmaktadır. Bu gerçeği göz ardı ettiğimiz için seksen öncesinde halkla bütünleşemedik!

Sol ideoloji, 80 öncesinde İslam ile yoğrulup işlenseydi eğer, başarıya ulaşırdı.

Ancak, solcu olurken kendi sosyal gerçeğimizi ve değer yargılarımızı göz ardı ederek, hatta düşman kesilerek, Marks, Lenin ve Mao kaynaklı teorilerin cazibesi ile kuşaklar arası çatışmaya sebep olduk. Babalar oğullara, oğullar babalara düşman olmuştu. Aile içinde sağlanamayan birliği ülkede sağlamaya çalışıyorduk!!!

O günlere hayıflanarak bakıyorum, Ancak Kemalist Kürt aydınlarımız yine aynı şarkıyı okumaktadırlar!

DTP, EMEP, ÖDP ve SDP "nin öncülük yaptığı sol Çatı Partisi çalışmalarında; “Kürt hareketi ile sol ve işçi hareketi bir araya gelmeden ne Kürt sorunu ne de işçi ve emek dünyasının sorunu çözülür.” diyen Şamil ALTAN"a  Prf. Doğu ERGİL şöyle cevap vermektedir: “Önemli olan o ilke ve programın toplum tarafından benimsenip benimsenmemesidir.” … “Toplum tarafından kabul görmeyen veya benimsenmeyen ilke ve programların siyasi sonuç yaratmayacağı bilinmelidir.”diyor.

Anlayana…!

Artık, ne Kemalizm, ne sol ve ne de Arabizm derdimize deva olmaz.

Hızlı bir şekilde değişen yeni dünya düzeni koşullarını göz ardı etmeden, yeni ve gerçekçi olan ve toplumla örtüşen, toplumun inançlarıyla barışık ve toplumca benimsenen bir siyasal sisteme ihtiyaç duymaktayız.

Kimileri bu ihtiyaçtan yola çıkarak “sosyalist İslam” fikrini önermektedir!

Nasıl telaffuz edilirse edilsin önemli olan, önerilen alternatifin asgari müştereklerde tavan ile tabanı buluşturmasıdır. Zira, toplum tarafından kabul görmeyen ve hızla globalleşen dünyaya ayak uyduramayan hiçbir oluşum uzun yaşayamaz.

Dolayısıyla, anayasal vatandaşlık, Demokratik cumhuriyet, Federalizm veya bağımsızlık gibi kavramların –artık- toplum tarafından tartışılıp kararlaştırılması gerektiği anlaşılmalıdır. Yoksa, tepede oturup elitlerle hergün yaz boz yaparak politika üretildiği sürece strateji değişecek ve birileri; “dün şunu istiyordunuz, bugün de bunu, acaba yarın ne istersiniz gibi?” soruları sormaya devam edecektir.

Dünyadaki örnekler incelenince; toplumların FEDERALİZM aracılığıyla bu tür sorunları aştığı görülecektir.

Nitekim aklı selim olan ve huzurun tesisi yönünde çaba sarf edenlerin çoğu bu yönde fikrini beyan etmektedir. Sanırım ilk defa rahmetli Özal bu öneriyi gündeme getirmişti. Ülkenin menfaatleri de bunu gerektirmektedir.

Dikkat edilirse eğer, egemen batı devletlerinin pek çoğu bu sistem sayesinde biçimlenmiş ve bu sistemle ayakta durmaktadırlar.  (Kanada, ABD, Almanya, İngiltere, İspanya vs.)

Ancak, demokrasiden bile ürken Kemalist sistemin federalizme öcü gibi baktığı bilinmektedir.

Nitekim, Kıbrıs, Bosna ve Kosova"nın federasyon ve bağımsızlık taleplerine hararetle “evet” diyenler, Türkiye"de Kürt sorununun çözümü yönünde federasyon önerenlere “hain” diye tepki göstermektedirler.

Oysa federalizm, sorun yaratan değil, tersine sorunların çözümünde tarafların karşılıklı hak ve özgürlüklerini koruyan ve toplumsal refah düzeyinin sağlandığı bir modeldir.

Federalizm, Kültürler, diller ve dinler arasındaki çatışmaları önlemenin en iyi yoludur.

Federalizm, eşitlik temelinde gruplar arası kabul gören bir sözleşmedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
35 Yorum
Fikret Yaşar Arşivi