İrfan Sarı

İrfan Sarı

Karanlığa Sürtünmeler

Karanlığa Sürtünmeler

Şimdi sen gözlerinin karasını koydun gök yerine. Bütün hüznüyle bir ben yürümekteyim. Gör, nasıl saklıdır cebimde ellerim. Parmaklarım birbirini yemekte durmadan ve kalbimde felaket bir matem manası. Yüzümde metal bir maske bu ben değilim oysa.

Bütün damarlarıma Zap kaçmış coşkun, hırçın ve asi. Kıyılarımla keşmekeşlikler içindeyim. Yırtılıyor gözüme görünen ne varsa. Dağları ortasından karton yırtar gibi yırtıyor bu hüzün. Sonra akarsuları yani suyu yırtıyor biri.

Göğsüm ip ince bir türkü telinde.

Yangın, alev alev sürmekte.

Kor yangını sudan başka kim kesebilir ki; suyu da kızgın bir ateş yakar ancak. Beni bahtıma süründüren o geçmiş yanılgısı.

Ayaklarımın altında değil öyle toprak basması tam bir beton ağırlığı. Yürüyorum karanlık, görünmez bir sürede. Avlusunda kuş besleyenler, köpek besleyenler ve çiçek yetiştirenler. Tanıdık bütün simalar karanlık.

İçine kapanmış loş bir sokak lambası. Üfürsen söner yanılgısı.

Bu haller mum ışığı taşır ruhunda, biraz daha yürümek istersen. Dağlar iyice eteklerini serper bir zaman sonra. Bir tümsekti de ıslak bir çimene oturursun. İçinde bir yangın sonrası kor, köz, altında ıslak çimen yeşili içinde karanlık. Sözün ufaldığı, küçüldüğü hatta kaybolduğu dil tutulması.

Şimdi karanlığın üzerine düşen korku tentesi…

Düşünüyorsunuz etrafınız kıtlık bir kimsesizlik. Düşünüyorsunuz ve kopuyorsunuz yaşamaya asıldığınız yerden. Bir uçurumun başında acı içinde iki söz, iki damla yağmur tanesi gibi yaş gözünüzde.

Kanatlanıp giderseniz mutsuz ölümler diyarı uçamazsanız çay gözlü yâre toprak kokusu.

Düşünürsünüz yine de elleri cebinde bir adamın halini. Mutlak ki kalbinde uykusuz bir dağ vardır. Uslanmaz bir halin yongası. Örtünürsünüz o muğlak iç sesin yürüyüşüne, kulaklarınıza gelen bekleyeninizdir diye.

Tiki tak bir zaman ve dum dum kalbin öyküsünün attığı yerdeyim. Karanlık şarkılarını ezberlettirir. Acının foyası ilk defa açığa çıkıyor. İnleyen bir vakitte tutkulu cırcır böceklerinden gelirken sesler.

şimdi buralardan bir rüzgar geçse
kaç kişi üşür
ve kaç kişi asılır askılarından göğün
toplayamayacağımız kadar yaprak savrulur orta yere
kelebekler konacakları baharı arar
ve ben bir kez daha
aşk şarkıları ezberlerim
toprağı çiğnerim
ve memelerinden süt dişlerimi büyütürüm.

Bu hüzün tutkusu sardı ya buraları denize koşmak isterim. Deniz çok uzağımızda uslu ejderha gibi.

Martıların kanatlarından uyku taşıyın bana n'olur. Çığlıklarından çağırın mutluluğu. Ve denizin o sert karnından dalgalara bölün beni.

Yüzmek istiyorum kapkaranlık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
İrfan Sarı Arşivi