Lokman Ergün

Lokman Ergün

Hoş gelişler ola Sayın Barzani

Hoş gelişler ola Sayın Barzani

Dersim’de, bir miting otobüsünün üstünde, boş bir caddeye konuşuyordu Kemal Burkay. Hayır, Gülümse’nin değil, daha çok “Berf fedî dike” nin şairidir benim için. Utangaç ve ürkek, muktedirin teveccühüne mazhar olmanın şaşkınlığında, gittikçe bir komedi figürüne dönüşerek tamamlıyor hikâyesini.

Şair naifliğinde, parayla, pulla pek bir işi olmadığından da, bir iki iltifata tav olarak döndü ülkesine. Mazmun’ları eskimiş, uyaklarının ayarı bozulmuş, kafiye tutturamaz hale getirilmiş bir şair. “muradın anlarız ol gamzenin, izanımız vardır” dizesinin çok uzağına düşmüş, âlây-ı vâlâ ile karşılanmasının, maruz kaldığı iltifatların altındaki derin mânâyı çözememiştir.

Sayın Mesut Barzani, Amed’e geliyor. AKP’nin seçim çalışmaları kapsamında, toplu açılış törenlerinde, Erdoğan’a omuz verecek. Türk devlet sözlüğünde, “postal yalayıcısı” maddesinin karşısında yazılmış olan ismini, AKP’nin Kürt politikasının taşeronu maddesinin karşısına yazdırmaya çalışacak.

Ki, kendisi şair ruhlu olmadığından, ruhunu besleyecek iltifatlardan öte, petrol anlaşmaları ile cebini besleyecek ikramlar alacaktır.

Rojava’da AKP ile iş birliği içinde, El Kaide çetelerine çanak tutarak, Kürt halkının kanını, petro-dolarlara tahvil edecek. Kendi kardeşine kapattığı kapılar, Kürt’lerin katillerine sonuna kadar açık kalacak.

Rivayet olunur ki, pek ihtimal vermesem de Şivan Perwer’i de yanında getirecekmiş. Malum Erdoğan toplu nikâh törenine katılacağından, halay için birinin de türkü çığırması gerekir. Ki yine bilenler bilir, Amed’de ağa takımı düğüne katılırken, yanında mutlaka bir türkücü de götürürler. Bu itibarla Şivan olmasa bile, heyette en azından bir zurnacının bulunması elzemdir. Davulcuyu sorarsanız, Rojava’da Kürt’lerin başına düşen havan topu sesleri de o işi görür herhalde.

Dünyaya dair ideolojik bir duruşunuz, bir gelecek perspektifiniz yoksa, sadece rüzgarların estiği yönde hareket ediyorsanız, ulaşacağınız yer, tek başına bir otobüsün tepesinde, boş sokaklara konuşmaktır. Bazen, o rüzgarlar sert esip, sizi görece güçlü gösterebilir. Boşluklardan yararlanır, birilerinin çıkarlarına payanda olup, arada nasiplenebilirsiniz. Ama eninde sonunda, o çıkarların asli sahipleri, sizden bunun diyetini talep ederler. Ve bir bakarsınız, o diyet, sizi halkınızın kanını pazarlamaya kadar götürmüştür.

Seçim arifesinde, Amed’de, Erdoğan ile omuz omuza durmanın ne anlama geldiğini idrak edemeyen bir siyasi akıl, Kürdistan’ı devlet yapamaz. Olsa olsa çok uluslu şirketlerin Hewlér şubesi olur. Yönettiği ülke de, fast food dükkanlarından ve oto galerilerinden oluşan bir alışveriş merkezine döner.

Bir hafta önce oğlunu kendi elleriyle toprağa veren Salih Müslim’e sınır kapısını kapatan zihniyetten her şeyi beklerim de, yine de kendini kaptırıp, Erdoğan’la birlikte tek dil, tek bayrak demese bari. Gittikçe şirket logosuna dönüşse de, biz Kürdistan bayrağını seviyoruz çünkü. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
83 Yorum
Lokman Ergün Arşivi