M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

HDP, ittifak ve baraj

HDP, ittifak ve baraj

 Sadece Kürd seçmeni merak etmiyor. AKP, CHP, MHP ve diğer bütün partilerin yöneticileri; oy veren seçmenleri büyük bir bölümü, medya; merak ve beklenti içinde HDP’nin Haziran seçimlerinde nasıl bir yol izleyeceği kaygı ve endişesi içindedirler.

Kaygı ve endişe diyorum çünkü HDP resmen Haziran seçimlerinde geleceğin kilidini açacak tek parti konumunda. 2015 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye Suriye, Irak gibi on yıllar sürecek iç savaşın ve kargaşanın belirsizliğine mi sürükleyecek; yoksa 30 yıldır süren savaşa son veren, 100 yıldır aranan “barış” için gelecek belirleyecek parti mi olacak?

Her şeyden önce parti amblemi üzerinden seçime gitmek oldukça risklidir. Türkiye Kürdleri açısından yüzde on barajı aşılmaz ve meclis dışında kalınırsa kargaşa olabilir. Yok, mevcut milletvekili sayısı ile işlevsiz kaldığı ve mecliste olmak ile olmamanın arasında bir fark görülmüyorsa o zaman bütün bileşenler ile “ittifak” ortamını hazırlamalıdır derim.

Bir kesim HDP’nin yüzde on barajını aşamayacağını, seçime parti bayrağı altında girecekse “vebalı ağır bir ahlaksızlık olur” dedi. Neden ağır, niçin vebal ve Ahlaksızlık? Es kaza HDP’nin barajın altıda kalmasını sadece Kürdlerin geleceği açısından değil; Türklerin de büyük tehlike ile karşı karşıya bırakacağını görüyorlar. Erdoğan ve AKP’ye gümüş tepsi içinde Milli şef devrini yaşatacağı endişesini de taşıyorlar.

O kadar endişeliler ki; genel af, özerklik ve içinde başka ön koşulları barındıran Kürd taleplerinin olmasını bile ahlaksız görecek kadar Türk merkezci bakış ile “süreç” ve “barış” yerine adeta “çatışma” arzulayan; Kürdler “huzur bulmasın” mealinde çıkışlar yapıyorlar.

“Ahlaksızlık” ithamına bulunan kılıfı ise “ bencillik”. “Vebal ve tehlike” için ise rasyonaliteden çok “kin ve nefret” üzerinden politika üretenlere verimli alan açılacağı savı diyorlar. Parlamentoda olmayan bir BDP’nin temsil sorunu oluşturacağı gibi AKP’ye altın tepsi içinde hızla koşulan otoriterleşme yolunu kısaltacağını ifade etmeye çalışıyorlar.

Kabul “tam ittifak” sağlanmadan bugünkü koşullarda HDP’nin parti bayrağı altında seçime girmesine tehlikeli. Ama birilerini hala sol, demokrat, eşitlikçi, özgürlükçü şemsiyesi altında Kürd siyasi hareketine ne yapıp yapmayacağı konusunda akıl hocalığı yapması; ağabey postuna bürünerek “Ahlaksız”, “vebal”, “tehlike” gibi küfür dili ile hizaya getirmeye çalışması tam bir aymazlık değilse; ahlaksızlık ve densizliğin ta kendisi değil de nedir?

AKP’nin ipiyle kuyuya inilmeyeceğini birilerinin hatırlatmasına Kürdlerin hiç ihtiyacı yok. Türk devleti, bürokrasisi, hükümeti, adaleti, medyası ve ezici halk çoğunluğu ile yılardır işlenen nefret suçuyla beslenenlerin “Kürd” halkına karşı olunduğunu biliniyor. Kürdlerin tercümana, avukata, akil adam ve hocaların tavsiye ve yol göstericiliğine ihtiyacı yok.

HDP HERKESİN PARTİSİDİR

Erdoğan’ın “Türk tipi başkanlık” sistemi peşinde olduğunu bilmeyen mi var. Şiddet, kriz, kutuplaşma üzerinden siyaset yaptığını. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın dile getirdiği gibi “Tek ampüllük sistemi yıkacak tek güç HDP’dir” tespiti göz ardı edilemez. Sadece Sünnilerin veya Alevilerin partisi olmadıklarını hepsinin ortak partisi olduklarını; kadın, kariyer, anneliktir sözlerinin üzerine giderek şunları söylüyordu:

“Devleti ele geçirmek için iktidara yürümüyoruz, devleti ele geçirenlerden devleti kurtarmak istiyoruz. Hırsızlık yapmayan, evinde para sayma makinesi olmayanların partisiyiz. HDP, Kadının da erkeğin de ortak partisi olarak yaşamı inşa edecek.”

HDP’nin herkesin partisi olduğunu belirten Demirtaş, “Bütün inançların ortak partisiyiz. Esnafın, işverenin, işçinin, Kürd, Türk, Alevi, Sünnilikten önce “insan” kimliğini bir potada eriten partisiyiz. Kürd halkının diğer halklardan eksiği de fazlası da yok. Bütün halkların eşitliğine, kardeşliğine inanıyorsak Kürdleri daha fazla alt seviyede göremezsiniz. Özerlik kopuş olmadan eşitlik ve iktidar paylaşımıdır. Çözümü sınırın içinde arıyoruz. Yerinde yönetim modeli istiyoruz. 

HDP’nin her yerde savunması gereken konu, yoksulluk ve işsizlik meselesidir. Yoksulluk ve işsizliğin Türkü, Kürdü, Alevi’si, Sünni’si olmaz. Yoksulluk, işsizlik, açlık kaderimiz değil. Zengin topraklar üzerinde muazzam zenginliğe sahip bir hazinenin üzerinde yaşayan yoksullar olarak kalmayacağız. 10 kişiden 6’sı işsiz. Bölgenin tamamı böyledir. Türkiye’nin en yoksul kentleri, en işsiz şehirleri diyorlar.

Burada PKK savaş başlattığı için geri kaldı diyorlar. 1927 rakamlarına göre de buralar geri, sonraki dönemlerde de böyle. Sayın Öcalan anasından doğmadan da buralar yoksuldu, işsizdi, perişandı. Dilimiz, kültürümüz, kimliğimiz, aşımız, ekmeğimiz toprağımız bir bütün olarak onurumuz elimizden alınmak istendi.”

Rojava’nın yerinde özerk yönetimin pratikte fiili uygulayıcısı olduğunu belirten Sayın, Demirtaş Türkiye için kopuş olmadan en makul proje ve rejimin tartışılmasını istiyor. Bölge için çözüm Âdemi merkezîleşmedir diyor. AKP iktidarı Kürd ile eşitleşmeyi kabul etmeden “çözüm” ve “barış” havada kalır diyor. Rojava bir laboratuvardır, hükümet kansız çözümü ve Ortadoğu’da tarihin akışına ayak uydurmak istiyorsa ciddiye almalı diyor. Yüzyıl önceki dizayn bu sefer bize sormadan kaderimiz tayin edilemez diyor.   

Ve Demirtaş : “Bu böyle gitmeyecek. Değiştirmek için dönüştürmek için birlik olmak lazım. Bütün ezilenler kendi içinde birlik olmalı. Kaynaklar herkese yeter. Bu düzen kolay değişir. Adil bir yönetim ile değişebilir. Her yer için özerk yönetim demokratik kurtuluştur. Bunun adı bölünme değil, birleşme projesidir. Doğru anlatılırsa sahip çıkılacak.

Barajı aştığımızı bildikleri için korkuyorlar. Köşe yazarlarına yazdırıyorlar. Bağımsız seçime girmemiz için baskı oluşturuyorlar. Anket sonuçları onlarında önündedir. HDP’nin baraj sorunu yok. Barajı aşarsak çaldıkları milletvekillerini geri alacağız. Önümüzü kesmek için ellerinde ne kadar güç varsa kullanacaklar. Güçleri var, yok değil. Fakat onlarda olmayan bizdeki inanç, iman ve halk desteğidir. Bu gücümüze inanalım.

Seçimlere parti olarak girmek Bizim açımızdan kesinleşmiş bir karar. Tartışılacak bir şey yok. Sayın Abdullah Öcalan kararımızı destekliyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce de parti olarak seçimlere girmek kararı almıştık. Geldiğimiz noktada şunu görüyoruz. Kürtler Türklerle, Aleviler Sünniler ile ele ele vermediği sürece tam bir gelişme gösteremeyiz. Oy oranımız 9,5 iken bağımsız adaylar ile seçimlere girmeyi kendimize yakıştırmıyoruz. Barajı aşacağımıza inanıyoruz, Türkiye halklarının vicdanına güveniyoruz.

Kendi tabanına ‘ben gidersem siz de gidersiniz’ diyerek kontrolü sağlamaya çalışıyor. CHP ve MHP de buna çanak tutuyor. AKP tabanı belli korkular ile AKP'ye muhtaç kalmıştır.

Parti olarak seçime girdiğimizde 70 kadar vekil çıkartabiliriz. Parlamentoda olsak da olmasak da başkanlık sistemine "evet" demiyoruz. Biz bağımsız olarak girdiğimizde yine 35 vekil çıkarabiliriz. Yani yine AKP'ye hak etmediği çok sayıda vekil çıkarma şansı vermiş olacağız.

Barajı aşamazsak,  seçmen tercihidir der siyasete devam ederiz. Demokratik siyasette karar kılmış partiyiz. Yüzde 9 ile meclis dışında kalırsak bunun sisteme dönük sorgulamayı oluşturacağı da bilinmeli” dedi.

Ben Sayın Demirtaş’ın HDP siyasetinden Kürdlerin ve ezilen bütün kesimlerin ortak ittifak şemsiyesi altında seçim birliği sağlanırsa AKP’nin “Tek Ampul Sistemi”, “Başkanlık”  hayalinin biteceği anlamını çıkarıyorum. İttifak ve seçim meydanlarında seçmeni ikna edecek dinamik, sağlıklı projeler ile dilek değil hedefe kilitlerse siyasi başarısı CHP’nin önüne geçer.

Tam bir ittifak ve yoğun bir seçim çalışması sağlanmadıkça HDP Parti bayrağı altında yüzde onu aşılamayacağı; Meclis dışında kalması ile AKP’nin ezici Meclis çoğunluğunda Kürdlere hiçbir hakkı verilmeyecek. İşte o zaman kaos, savaş ortamını yaratabilir. HDP ya her görüş, düşünce, inanç bileşenleri geniş yelpazeli adaylarla ittifak sağlayarak partiyle seçime gitmeli. O da yetmez AKP gibi kapı kapı; meydan meydan seçim sürecinde yapacaklarını ve demokratik özerkliği anlatarak “barajı” yerle bir etmelidir. Ya da bağımsızlık mühendisliği ile “tek parti” baskısı, “yolsuzluk”, “Roboski” ve “Kobane” rüzgârını arkasına alarak 50-60 Milletvekili çıkarma mucizeleri yaratmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Latif Yıldız Arşivi