Özgür Amed

Özgür Amed

Hakkari'nin düşmandan kurtuluşu!

Hakkari'nin düşmandan kurtuluşu!

Geçen günlerde Hakkari’nin düşman işgalinden kurtarılışının 96. yıldönümü törenle kutlandı… Kutlayanlar kim derseniz, malumunuz. Gerçekten de ironinin dibi! Hakkari’nin gerçek düşmanı, düşman işgalinden kurtuluş gününü kutluyor. Sormak lazım: Hangi düşman? Hakkari’ye TC kadar kim zulüm etmiş? Buyurun masaya oturun konuşax!

IŞID’ten Erdoğan’a anlamlı çağrı! 

Kısa süre önce ilginç bir haber geçti. Hem çok komik hem çok ciddi… IŞID Çeteleri bir başka "kardeş" ülkenin işbirliğinden memnun kalmış olacak ki tam boyun eğme sürecine geçelim diyor. Erdoğan’dan bağlılık yemini isteniyor. Kanımca Davutoğlu’nun çıkan ses kayıtlarından sonra yemine de gerek yok… Bir diğer durum ise Türk askerlerinin etinin lezzetli oluşu meselesi. Cannibalizmin son temsilciliğini de üstlendiklerini öğrenmiş oluyoruz IŞID’ın… 

Haber metni aşağıda! Hunharca okuyalım lütfen…

"Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) Lideri Ebu Bekir Bağdadi, Türkiye’yi tehdit etti. Bağdadi, "Çok geç kalmadan Erdoğan bize bağlılık yemini etsin" dedi. Merkezi Londra’da bulunan El Kudüs Gazetesinin haberine göre, Irak Şam İslam Devleti (IŞID) Lideri Ebu Bekir Bağdadi, tehdit içerikli bir çağrıda bulunarak, "Çok geç kalmadan Erdoğan bize bağlılık yemini etsin, çağrısında bulunuyorum" dedi. Bağdadi, "Erdoğan’ın bu çağrımıza kulak vermemesi durumunda, Süleyman Şah Türbesi'ndeki mezar taşları tahrip etmekle başlayacağız, Türk Asker’in eti lezzetlidir, Türk askeri öldürmek bizim için zevkli olacaktır. Vakit geçmeden uzattığımız eli Türkiye’nin boş çevirmeyeceğini umut ediyoruz"

Allah’ını seversen çık artık dağa!

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çözüm sürecine değinerek, "Benim şahsıma bu zulümler yapılsaydı ben de belki dağa çıkmayı düşünürdüm" dedi.

Arınç’ın bu kaçıncı dağa çıkışı? Sayan ya da hatırlayan var mı… 

Ben şahsen 2 yıl önce terk ettim. Her Kürdistan’a gelişinde değişmez bir ritüeli var, başarı ile tekrar ediyor. Eğer belediyeyi ziyaret edecekse Kürtçe-Türkçe sözlük hediye eder sonra başlar bıdı bıdı etmeye "Gerçekten Kürtlere büyük haksızlık var. Doğrudur biz de ettik. Ne yapalım, oldu bir kere! 28 Şubat’ta biz de çok zulüm gördük biliyor musunuz? Kürtleri bugün en iyi biz anlıyoruz. Ben Kürt olsam vallahi dağa çıkardım, billahi de silahımı yanımda eksik etmez sırtımı da yaslardım dağa. Belki size romantik gelecek ama kaçak tütün sarar çayın dibine de vururdum". Tabi bu sözlerin sonunda çok önemli bir gösteri gerek. O da ağlama işidir. Gözü sulu Arınç, tiyatrosuna son verip Ankara’ya yol alır. Oraya varır varmaz da biliyorsunuz genelde ilk sözleri "Kürtçe mi? Ne Kürtçe’si la! O bir medeniyet dili bile değildir. Bu ülkeyi bölmeye yönelik şeylerdir. Kürtler şuan barış yaşıyor. Özgürler"…

Arınç ve Kürt ilişkisinin en geniş özeti bu… Bakalım bir dahaki gelişinde nereyi sulayacak!

Diyanet-ül Cenabet!

AKP’nin olmayan din û imanına göre iş yapan ve fetva veren ve bunlarda yetmezmiş gibi saçmalayan Diyanet İşleri Bakanlığı, son verdiği fetva şöyle: "Eşi uzun süre hapse mahkûm olan kadının bir yılın sonunda boşanmasında sakınca yok"
AKP’nin neyin alt yapısını hazırladığı birkaç aya çıkmaz çıkar. Fetvacılar da neyin altyapısını hazırladığını göreceğiz.

Öğrencilerin yaptığına bak bak bak!

Ankara Üniversitesi’nde (AÜ) geçtiğimiz yıl Newroz kutlamaları nedeniyle haklarında dava açılan 42 öğrenci için hazırlanan iddianame tamamlandı. Kampus içine TOMA ile giren polisin saldırdığı ve birçok öğrenci ve üniversite çalışanının yaralandığı olaylar hakkında hazırlanan iddianamede polisin değerlendirmesi esas alındı: "Kutlama barışçıl değil hele demokratik ve hukuki hiç değil"
Yani özetle: Öğrenciler polise gaz sıkmış, joplamış o da yetmemiş akrep-toma güçlerini üzerlerine sürmüş. O da yetmemiş Newroz kutlaması adında öğrenciler tarafından oluşturulan özel hareket birlikleri tarafından demokratik öldürme haklarını kullanan polislere saldırı olmuş… Kınıyoruz gerçekten! Yazık, ayıptır… Yapılır mı bu polise!

Diktatör gibi diktatör! 

Kuzey Kore yönetimi vatandaşlara dağıttığı kılavuzda erkeklerin Devlet Başkanı Kim Jong-un'la aynı tarzda saç traşını yaptırmalarını istedi… Tabi demokratik Türkiye kamuoyunda da çokça garipsendi dalga geçildi haber ile!

Bence duyarlı arkadaşlar gidip aynı traşı hemen yapsın! Kim Jong arkadaşın hiçbir kararı bizi şaşırtmasın artık! Yatak odanıza girip nasıl çocuk yapacağınıza karar veren adam demokrasi neferi sayılıyor, ama açıkça "He la diktatörüm! Sana ne?" diyen adamın uygulamaları saçma geliyor öle mi? Oldu canım…

Hahahabd!

Günün neşesi niyetine de bu haberi görmenizi isterim… 

Avrupa Birliği Bakanı Mevlüt Çavuoğlu, internet yasasıyla ilgili kaygılarını dile getiren Amerika Birleşik Devletleri için "İnternetle ilgili bize en son akıl verecek ülke Amerika Birleşik Devletleri’dir" dedi.

Başbuğ’un adaleti!

İlker Başbuğ, 'Sadece gizli tanık ve dijital verilere dayanarak insanlar suçlanamaz, cezalandırılamaz, mahkûm edilemez' dedikten sonra şöyle diyor "Yeter artık sesinizi çıkarın, bu ordu sizin ordunuz"… Ne kadar tatlı değil mi? Gizli tanıklar ile insanlar suçlanamazmış. Gizli tanıklar bile olmadan dağlara kimyasal ve bombalar atıp, işkencehanelerden adam geçirirken hiç öyle demiyordun mêro? Şimdi mağdur musun? 2 gramlık lüks zindan mı gördün de bu kadar titredin? Samimiyetten öleceksin. Sakin ol…

***
Gilles Deleuze ile yazıyı kapatalım yazıyı… 

"Sorun artık insanların kendilerini ifade etmelerini sağlamak değil, sonunda söyleyecek bir şeyler bulabilecekleri ufak inziva alanları yaratmaktır. Baskıcı güçler insanların kendilerini ifade etmelerine engel olmuyor, tam tersine onları kendilerini ifade etmeye zorluyor. Söylenecek hiçbir şeyin olmaması, hiçbir şey söylememe hakkı ne büyük bir nimet; çünkü ancak o zaman nadir olan şeyi yakalama şansı doğar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Özgür Amed Arşivi