Necip Çapraz

Necip Çapraz

Hakkari,
ötesi yok gayri!

Hakkari,
ötesi yok gayri!

Ülkemizin uç noktası olan ve “Hakkari ötesi yok gayrı” denen coğrafyanın üzerindeki karabulutlar bu günlerde bir bir dağılıyor. Hareketli olan bu coğrafyanın misafiri de, haberi de çok bu günlerde. 

Eski valimiz Erdoğan Gürbüz “Vali istifa” seslerinden sonra Tokat’a, Tokat Valisi Ayhan Nasuhbeyoğlu ise Hakkari’ye atandı. Hükümetin aldığı bu karara ‘hayırlı olsun’ demekten başka bir temennimiz olamaz. Geçmişten günümüze kadar baktığımızda Hakkari’ye atanan her bürokratın şansı açılmış ve mutlaka daha güzel yerlere gitme şansı doğmuştur.

'Hakkari'yi yıktı başka yeri yıkmasın!'

Hakkari coğrafyası tarih boyunca dünya gündemine girecek olaylara, hikâyelere ve destanlara konu olmuştur. Özellikle halk, her vakadan, her trajediden komik bir hikâye çıkarmaya çalışır. Yüksekova’ya, kışın kurtların saldırısından nice gülünecek hikâye ve fıkra üretilmişti; bir bilseniz. Yani anlayacağınız Sanatçımız Yılmaz Erdoğan’a benzer çok sayıda yerel stendapçımız vardır.

Her bürokrat değiştiğinde gündeme gelen bir hikâye var ki yıllardır dilden dile dolaşır.İşte tam bu hikâyenin gündemleştiği bir süreçte halk arasında bu yine konuşulmaya başlandı.

Darbelerin olduğu bir dönemde Hakkari’de çok sayıda yurttaş tutuklanmıştı. Tam bu süreçte  zamanın içişleri bakanı Hakkari’ye gelir. Bakan, çarşı merkezinde bir gezintiye çıkar. Vatandaşların hâl-hatırını sorarken İbrahim Ümit adında bir yurttaş, Bakan’a heyecanla sorar:

-Sayın Bakanım duyduğumuz kadarıyla Valimiz tayin istemiş. Lütfen gitmesin!

Bakan:
-6 yıldır burada, o gitsin başkası gelsin. Çok mu seviyorsunuz valinizi?

İbrahim Ümit:
-Yok sayın Bakanım, Valimiz Hakkari’yi kambağ etti ( yıktı ), başka yeri kambağ etmesin (yıkmasın).

Kaderin cilvesi

Başbakan Erdoğan’ın Hakkari ziyaretinde yaptığı konuşmadan sonra, aracına binip kitleden uzaklaştığı bir anda, birden kalabalığın içinden bir kişi Başbakan’ın aracının önüne atılır. Belli ki Başbakan’a bir şey söyleyecek… Korumalar bu kişiyi engellemeye kalkışırken, durumu fark eden Başbakan, arabasının önüne atılan yurttaşı dinlemek ister. Ne istediğini sorar.

Hakkârili, “Sayın Başbakanım kendinize dikkat edin. Bu durumda sizi de öldürürler. Biz sizi çok seviyoruz. Allah sizi başımızdan eksik etmesin.” Bu arada valiyi işaret ederek “Allah rızası için bu valiyi de götürün” demiş. Kaderin cilvesi ya; bu kişi de yukarıda bahsettiğimiz İbrahim Ümit’in oğlu Hasan Ümit’ti!

Vali Gürbüz'ün adı Yüksekova'da bir okula verilmişti

Yüksekova’da “Vali Erdoğan Gürbüz İlköğretim Okulu” var. Bu okulun kurdelesini Gürbüz’ün kendisi kesti. Vali’nin isminin verilmesinin dahi isim verme yönetmeliğine aykırı olduğu iddia ediliyor. Bu, ayrı bir hadise…

Öte yandan aldığımız bilgilere göre Vali’nin ismi, okulun olası eksiklerinin giderilmesinde yardımcı olur niyetiyle verilmişti. Ne ilginçtir ki ismi verilen okulu “eski” valimiz bir gün bile  ziyaret etmemiştir.

'Lale devri bitmiştir!'

Vali Hakkari’ye atandığında ülkemizdeki ekonomik kriz süreci atlatılmak üzereydi. İhtiyaç sahibi yurttaşların, muhtarların, devletin, dolayısı ile Vali’nin kapısını çalınca hep “Lale Devri bitmiştir. Herkes başının çaresine baksın.” sözü ile karşılaşırdı. Bu söz de Hakkari’de uzun süre konuşuldu. Çünkü bildiğimiz kadarıyla Hakkari’de “Lale Devri” hiç yaşanmadı.

"Ne güzel Türkçe konuşuyorlar!"

Bu arada “eski” valimizi uğurlarken, bizzat tanık olduğum komik bir hikâyeyi de sizinle paylaşayım.

Yüksekova’ya bağlı Esendere Beldesi Gümrük Kapısı’nda yapımı devam eden gümrük binasını kontrol etmek için Esendere’ye gittik. Eski valimiz ve beraberinde eski Yüksekova Kaymakamı Mustafa Öztaş’ın da bulunduğu bu heyet, bizim gümrük binasını gezdikten sonra İran Devleti gümrük binasını da gezmek istedi. İran’ın gümrük binasını inceleyip Türkiye tarafına geldiğimizde, sınır telleri önünde nöbet tutan  iki askerimiz, beraber künyelerini okudular.

Künyelerini okurken Vali Gürbüz bekledi. Daha sonra “Bu askerler ne güzel Türkçe konuşuyorlar ”dedi. Yüksekova Kaymakamı da “Efendim bunlar bizim Türk askerleri” dedi.

Bu diyaloglar yaşanırken bizler de gülsek mi ağlasak mı diye kısa süreli bir durgunluk içinde kaldık.

'Zanlı Hakkariliyim'

Yazımı Hakkari’den bir fıkra ile bitirmek istiyorum. Fıkra bu ya!

Askerde malum, sorarlar 'nerelisin?', belki toprağın çıkar diye. Komutan sorar beraber olan bir gurup askere, “Nerelisiniz, sırayla söyleyin?” diye. Sırayla cevap vermeye başlarlar. Biri “Kahramanmaraşlıyım”,diğeri “Şanlıurfalıyım”, bir diğeri “Gaziantepliyim” der. Bizimki de” ZANLI HAKKARİLİYİM” demiş.

Hakkari’de meydana gelen olaylarda suçlananların, bazı çevrelerce “zanlı” gözü ile bakılması hoş karşılanmıyor. Bizi hatalar sürükleyen de ön yargılarımızdır. Yaşanan olaylar nedeniyle yalnız buradaki halkı suçlamak doğru değil. İster istemez, “ Hırsızın hiç mi suçu yok?” sorusunu akla getiriyor…

Hakkari’ye gelen bürokratlar ve diğer devlet memurları da ön yargısız gelmeli ve insanlarımızla yakın diyalogundan sonra karar vermeli. Halkla bütünleşme yolu aramalıdır bence.

Bu aşamadan sonra güle güle Vali Erdoğan Gürbüz. İlimize hoş geldin yeni Valimiz Ayhan Nasuhbeyoğlu…

Hadi hayırlısı..!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Necip Çapraz Arşivi