M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Gülen Cemaati ve Kürtler

Gülen Cemaati ve Kürtler

Diyarbakır Öğretmen Okulu sıralarında emniyet güçlerinin sıkı takibinde olan Said-i Kurd-i, Bediuzzaman’ın iyi bir talebesi olduğumu belirterek yazıma başlayayım. Bugün için Cemaat ya da Fethullah Gülen, toplum için ne anlam ifade ediyor derseniz; Kati din örtüsüne bürünen bazı Kürdler ve bir kesim Türk’e göre; Said-i Nursi’nin (Bediuzzaman) talebesi; eğitime, öğretime, tahsile kendini adamış; Dünya’ya Türkiye adını yaymayı amaç edinmiş irşat sahibi bir din adamı, âlim, hoca, vaiz, yazar olarak biliyorlar.

Kahır Kürdler için ise TC’nin tam anlamı ile başaramadığı asimilasyonu "din" kisvesi üzerinden gerçekleştirmek isteyen, Kürd olduğu halde "Said-i Nursi’nin Kürt olduğunu öğrenince ondan uzak durdum. Dedeme Kürd denilmesi tamamen yöreye ait yakıştırmadır" diyen bir isim olarak biliyorlar ve tanıyorlar.

"Kürd” kelimesini Türk millet adına tehlikeli bulan ve yol göstericisi Bediuzzaman Said-i Nursi’ye (Kürdi’ye) "Hz. Üstat" diyen. Türkçeleştirilen kitaplarında "Said-i Kürdi” lakabını çıkartan Erzurum milliyetçiliği ve militarist çizgisinden gelen bir şahsiyettir.

Çözüm sürecinde bile Kürd coğrafyası için "O (yani Kürdler) sahip çıkmamız lazım. Eğitim adına, ilahiyat adına, camilerin imamları, müezzinleri adına sahip çıkmamız lazım" dedikten sonra; “Emniyet teşkilatı adına sahip çıkmamız lazım” diyerek kafasındaki gerçek niyetini ortaya koyuyor. Gülen ulusalcıların MHP ile yoğrulmuş 90 yıllık asker versiyonu yerine Emniyeti koyuyor. Düşünce şu: "Eğitim yolu ile asimile eder, bir de hizmet götürürsek, cehaletleri gider, terör de biter” diyor. Gülen ve Cemaat Kürd meselesine Pensilvanya’dan bugün yani 2014 yılında bile "terör" penceresinden bakan bir zihniyeti temsil ediyor.

Nitekim KCK operasyonları ile 10 binlerce Kürd siyasetçiyi içeriye cemaat eli ile atan projenin mucididir. Barış süreci için "Örgütle müzakere yapılabilir, bir beis görmüyoruz. Fakat devletin onuru korunmalıdır” yaklaşımı ile niyetini açığa vurarak KCK, PKK veya BDP’yi siyası karşıt olarak tahammül etmemekte, Kürdü terörist olarak görmekte; silahları bırakırlarsa her şeyi unuturuz anlamına gelen açıklamalar yapıyor.

Bu kanıya nereden mi varıyoruz? Birinci ağızdan Gülen BBC’ ye verdiği röportajdan. Cemaat olarak Kürd meselesine nasıl baktıklarını açıkça ifade etti. Yukarıda ifade ettim. Tek sorun Gülene göre eğitim (asimilasyon) ve ekonomidir. İttihatçı Kemalistlerin dediği gibi iş, aş ve cehalet sorunudur. Bölgede açtıkları okullar, okuma salonları ile bir nevi cahil Kürdleri eğitiyorlardı. Başardılar da bu görüşe katılan o kadar çok Kürd var ki.

AKP ile iktidar ortağı olan Gülen cemaati kendi medyası aracılığı ile bu konuyu enine boyuna işlediler. Kürdleri “terörist” olarak lanse ettiler. TV’lerinde ölen ve öldüren vahşiler olarak işleyen diziler, haberler yaptılar. Cemaati de sahip çıkan bir kurtarıcı olarak gösterdiler. Yazık ki bazı Kürdler bu tezi içselleştirirken; ezici Kürd kesimi tarafından kabul edilmediği gibi şiddetle ret ediliyor ve kınanıyor.

Bu gün, “paralel devlet” sürecinde cemaat Kürdler konusunda yanlışının farkına vardı diyorsanız yanılıyorsunuz; Fethullah beyanatları ile aynı yerde durduğunu gösteriyor. Diziler bütün hışmıyla, daha da tiksindirici bir hal alıyor. Cemaat; Kürd’e ait bütün isimlerinden ve örgütlerden nefret ediyor. Öcalan ile görüşmeyi de asıl “paralel devlet” onlar diyerek kendi “paralel devlet” logosunu Kürdlere yapıştırıyor.

Nitekim AKP’nin barış sürecini hazmetmediği için hala emniyet ve adliyede faal olanların eliyle her türlü engeli koyuyor. Kürd vekillerinin bırakılmasının haftalar sürmesi, görülen mahkemelerde Kürd siyasetçilerinin tutukluluğunun devamı, yapılan operasyonlarda hala Kürdlerin hapishanelere atılması bu yaklaşımın en açık örnekleridir.

Cemaat bölgedeki camileri, imamları, müftüleri, vaizleri, okullardaki din dersleri hoca ve öğretmenlerini kontrolü altına almakta. Kürdlerin inanç bağlılığından yararlanarak kendi ve diyanetin programlarını uygulamakta. Diyanet Başkanlığı eliyle Kürdlerin mezhebi olan Şafii yerine Hanefi mezhebini yaygınlaştırmakta. Kürdler için nasıl bir din isteniyorsa, öyle bir eğitim verilmektedir. Bölge’de “Türk”, “Fars” ve “Arap” varlığı kabul edilirken 50 milyonluk “Kürd” halkının Cemaat ve Diyanetin yanında esemesi bile okunmuyor.

Cemaatin “Kürd” halkına ırkçılık ve militarizm penceresinden baktığı iddiası Kürdler arasında oldukça yaygın. Tarih, ilim, insan ve aklı ile alay eden bir yapıdan öte Kur-an ayeti olan ”Kürd dilini” inkâr eden yaklaşım sergilenmekte. Ki bir önceki yazımda dile getirmiştim. Kürdler İslam dinini Haz. Muhammed’in vefatından 7 yıl sonra kabul eden ilk milletlerdendir. Ama Cemaat ve AKP Türk-İslam sentezinden asla vazgeçmemekteler.

Sözün özü; Kürdlerin varlığını, kimliğini, dilini, mezhebini tanımayan cemaat ve AKP’ye Kürd bölgesinde “KCK” ve "kelepçe” Operasyonundan sonra iyi gözle bakıldığını kim söyleyebilir? Yukarıda İzah ettiğim sebeplerden Kürdler 17 Aralık AKP - Cemaat kavgasında ortada duruş sergilese de kısmen AKP’ye meyilli tavır aldığı da bir vakıa.

Çünkü bölgede Cemaatten emir alan polis, yargı, kamu çalışanların tutumu yüzünden Kürdler “barış” sürecinde bile sindirilmek isteniyor. Başbakan, Hükümet ve AKP, Cemaat yapısını tasfiye ediyor gibi yapıyor. Bu da Kürdlere biraz umut veriyor. Tartışılan o ki AKP ve Başbakan 11 yılda Gülenin değimi ile kılcal damarlara nüksetmişken tasfiye edebilecek mi? Bülent Arınç’ın barış çağırısı yaptığına göre ufukta pek böyle bir şey gözükmüyor.

30 Mart yerel seçimlere kadar nasıl bir yol alınacak hep birlikte göreceğiz. Ha bir de son günlerde İmralı trafiğinin sıklaşması, ya da cemaatin alttan almaları, kardeşlik salvoları sizi aldatmasın; iki tarafta (AKP ve Cemaat) ellerinden gelse Kürdleri bir kaşık suda boğarlar.

Hizmet hezimete uğrar mı, uğramaz mı pek belli değil. Ama eğer uğrasa bölgedeki Kürdlerin işine geleceği açıktır. Zira daha dün Kürdler için “Allah’ım onların da altlarını üstlerine getir, birliklerini boz, evlerine ateş sal, feryad u figan sal, köklerini kes, kurut ve işlerini bitir” diye varlığını Kürdlere beddua olarak adayan sözde İslami cemaate Kürdler nasıl iyi bir gözle baksın varın siz söyleyin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
19 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi