Erkan Çapraz

Erkan Çapraz

Gever'den bahara 'Slaw'

Gever'den bahara 'Slaw'

Yüksekova Kışla Tepesi’nden
bir bakışım vardır.
Bir bekleyenim
belki de bir beklenenim
varmışçasına...

Yaşamın vücudumda hissettiğim fiziksel değişiklik, ruhumda yeni bir yaşama geçiş özlemi ve mevsimlerin ardı sıra değişmesi bir bir sürer durur, zaman ise akıcıdır.

Şahin(Kışla) Tepesi durur mevkisinde, beton yığınlarına inat, bir bir talan edilen ovanın her metrekaresine küfredercesine.

Bir değişmeyen Cilo ve Sat Dağları kaldı yaşama inat "dimdik" ayakta.

Baharı bekliyorum, yaşamım boyunca hep Kışla Tepesi açısından gözleyerek. Ben baharı yaşamak isterim bahar kokusunda insanlarla.

Baharı beklemek bir umuttur; yeniye, güzele doğru giden yolda...

Hani büyük usta demiş ya !
“Dağlarına bahar gelmiş memleketimin…”

Evet, bahar bütün güzellikleri ile gelmişti gelmesine ama; dağlara, ovalara, bağlara, bahçelere gelmiyordu o bahar, içimize girmiyordu o bahar kalbimin, gönlümün, ruhumun açık bekleyen kapısından içeri…

Dağlarda tek başına inatla büyüyen ve baharın habercisi olan nergisler, asiminler açmıştı. Veriyordu yine o güzel kokuları, işliyordu içime rahatlatıyordu beni…

Memleketimde bu havayı teneffüs etmek, hissetmek çok değişik bir duyguydu. Heyecanı sarıyordu insanı, adım atarken bile o heyecan ile birlikte yürüyordum sanki o uzun çarşıda.

Ama geçmişten buruktu içim. Hep vardı gülmemize, baharı yaşamamıza engel olan nedenler.

Bu gözle bu beden neyi yaşamamıştık ki, neyi görmemişti ki, nelere tanıklık etmemişti ki?

Bundandır artık kapanmıştı burada gönül gözlerimiz.

Bazen yaşayamıyor ve göremiyorduk güzellikleri ama başlamak için hazırdık bir şeylere. Yaşamaya hazırdık baharı ama o bize hazır değildi galiba veya biz baharla tesadüf bile olsa bir araya gelemiyorduk.

İzin yoktu işte baharı doya doya yaşamaya burada.

Yasaktı aşklar, yasaktı yaylalar ve coğrafya. Barut kokuyordu doğa, ölüm korkusu sessizlik...

Her bahar geldiğinde başlarım yaşamaya o özlemleri, hasretleri. Ne özlem ne de hasret bitiyordu. İçimde büyüyor, büyüyor ve beni sarıyordu. İşte tam bunu düşünürken bazen kış aylarının çıle-beçe soğuğu, doğanın durgunluğu, sessizliği bile daha iyi avutuyordu gönlümü.

Ama yine de değişemiyordum baharı hiçbir şeye!

Bahar güzelleştiriyordu çirkin olanı, bahar temizliyordu kirli olanı. Sanki bahar anlam kazandırıyordu anlamsız herşeye!!  Üzerimize sinen o soğuk havayı bahar ısıtıyordu yani gülüyordu insanlar.

Ve savaşa karşı durmak baharı beklemektir.

Cilolar kadar büyük bir yürek, Cilolar kadar asil ve dimdik durmaktır Kışla Tepesinden baharı beklemek ve gözlemlemek...

Hoş geldin!
Kesilmiş bir kol gibi
omuz başımızdaydı boşluğun...
Hoş geldin!
Ayrılık uzun sürdü.
Özledik.
Gözledik...
Hoş geldin!
Biz
bıraktığın gibiyiz.
Ustalaştık biraz daha
taşı kırmakta,
dostu düşmandan ayırmakta...
Hoş geldin.
Yerin hazır.
Hoş geldin.
Dinleyip diyecek çok.
Fakat uzun söze vaktimiz yok.
YÜRÜYELİM.....
(Nazım)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
15 Yorum
Erkan Çapraz Arşivi