İbrahim Genç

İbrahim Genç

Dil ve Kürtçe

Dil ve Kürtçe

Dilin insanlar arasında iletişimi sağlayan önemli unsur olması, bilinen ve sık sık dile getirilen en temel özelliktir. Dilin bu “insanî” özelliğinin yanında bir de “birleştirme” ve “kurtarma” özellikleri vardır ki bunlar yaşam mücadelesi veren her ulus için hayatî önem taşır. Çünkü bir halk kendi dilinde doğar, yaşar ve ölür. Bu bakımdan dilin varlığı halkı ebedi kılarken, dilin yok olması da o halkın tarihten silinmesine neden olur.

Yukarıda dilin insanî, birleştirme ve kurtarma özellikleri olduğunu dile getirdim. Bunlardan ilki olan insanî özellik, bireyler arasında sadece iletişim kurmayı sağlaması ve bir kendiliğindenlik taşımasından dolayı doğal bir özellik taşır ve bu haliyle de edilgendir. Dilin bu insanî özelliği, bireyler arasındaki sıradan ihtiyaçlardan doğar ve bireye bilinç, topluma yükselme ve özgürlük gibi değerleri vermez. Buna karşın dilin birleştirme özelliği, bireylerin dili sadece doğal ihtiyaçlardan dolayı kullanmasının yanında dilin toplumsal bir yaratım olarak kullanmasını da sağlar. Bu anlamda Jean-Jacques Rousseau’nun dile getirdiği “güçlü duygulanım”ların bunda etkili olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü acı ve sevinç gibi güçlü duygulanımlar, toplum arasında sıkı kaynaşmayı sağlamakta etkilidir. Öyle ki Rousseau’nun “dilin toplumu kurduğu fikri akla yatkındır” şeklindeki yaklaşımı da dilin bireyler arasında birleştirici özelliğini desteklemektedir. Bunun sonucunda da sağlanan birleşimle birlikte uluslaşma sağlanır ve ortak değerler yaratılmakla birlikte bunlar geleceğe de taşınır. Son olarak dilin bir de “kurtarma” özelliği var dedik. Dilin kurtarma özelliği, birleştirme özelliğinin devreye girmediği ve bir halkın yok olmaya giderken sonradan dilin önemini fark etmesiyle ortaya çıkan bir özelliktir. Şöyle ki bir ulus, dilde öldürüldüğü gibi yine dilde yaşatılır. Bu sebeple de özellikle baskı, inkar ve asimilasyonun olduğu yerde en büyük saldırı daima dile olacağından, kurtuluş da en temelde dilde başlar. Bu sebepledir ki totaliter rejimlerin olduğu birçok yerde asimilasyon en temel politika olmuştur ve dillerini koruyan halklar ancak kurtulmuşlardır.

Yukarıda dile yüklediğim bu temel unsurlar, Kürtlerin dilleriyle olan sıkı ilişkisine baktığımızda da önemi anlaşılacak türden unsurlardır. Bununla birlikte Kürt Dil Bayramının kutlandığı bugünlerde geçmişin zor koşullarında Kürtçenin vermiş olduğu mücadele ve yine Kürtçenin Kürt halkını yok olmaktan nasıl koruduğu üzerinde durmak gerekir. Özellikle Türkiye coğrafyasında büyük oranda yok olan halkların neden yok olduklarını analiz ettiğimizde anlıyoruz ki bir halkın dili yok edildiğinde o halk kendini nasıl tanımlarsa tanımlasın, dilin kaybedilmesinden dolayı o halk erimeye mahkumdur. Çünkü dilin “birleştirme” özelliği, dilini yitirmiş bir halkta ortaya çıkmaz. Bu anlamda Kürtlerin varlığı ve birlikteliğinin en büyük kaynağının Kürtçe olduğu aşikardır.

Bütün bunlara rağmen birkaç yıldan bu yana Kürt Dil Bayramının çeşitli festival ve mitinglerle kutlanması önemlidir. Her yıl 15 Mayısta kutlanan Kürtçenin bayramının Kürtler arasında bir gelişme ve strateji belirleme gibi tartışmalarını ateşlemesi için bir fırsat olabileceğini düşünüyorum. Çünkü dünya üzerinde değişen koşullarla birlikte Kürtlerin özellikle ön plana çıkarması gereken unsurlardan bazıları dil, kültür ve coğrafyadır.

Bu anlamda Kürt Dil Bayramı süresince üzerinde durulması gereken en temel konu her şeyden önce bütün Kürtler için ideal ve tek bir alfabenin kullanılmasının mümkün olup olmayacağıdır. Bu tartışmaların kısa sürede sonuç vermesi zor görünebilir. Ama Kürtlerin geleceği şimdiden tasarlamasının her şekilde fayda sağlayacağı ortadadır. Bu amaçla biz de ideal alfabe ve ortak alfabe kavramlarını biraz açabiliriz. Bu iki kavram da şüphesiz Kürtlerin birliğine vesile olacak niteliktedir. Bu anlamda Kürt Dil Bayramı olarak kutlanan 15 Mayısın tarihsel anlamı önemlidir. Çünkü 15 mayıs 1932’de Celadet Bedirxan tarafından Hawar dergisi yayına başladı ve bununla birlikte Latin alfabesi Kürtçeye uyarlandı. Hawar dergisinde Latin alfabesinin Kürtçeye uyarlanması aynı zamanda Kürtçenin gramerinin ve imlasının temel taşıdır. Şüphesiz Celadet Bedirxan, Latin alfabesini Kürtçe için ideal bir alfabe olarak görüyordu. Bunu yine birçok Kürdolog da dile getirmektedir.

Kürtçe için ideal alfabe sorununu tartışmak bizi doğrudan farklı ülkelerin sınırları içinde olan Kürtlerin tek alfabe kullanıp kullanamayacağı tartışmasına götürüyor. Bugünkü şartlar itibariyle Kürt halkının siyasal mücadelesi hâlâ devam ettiği için bunun gerçekleşmesi zor görünüyor. Buna rağmen bu yolda ilerleme kaydedilebilir. Ki geçmişte de bu yola girilebilirdi; ama Kürtlerin üzerindeki baskılar bunun düşünülmesini unutturmuştur daima. Oysa Kürtler arasında gelişecek bir “Kürt dünyası” algısı, Kürtler arasında birliktelik ruhunu geliştirebilir. Ki bunun gelişmesi zorunludur ve acildir. Çünkü bugün gerek Kürtler üzerindeki baskılar ve gerekse Kürt coğrafyasında ekonomik ilişkilerin kısırlılığı diğer ülkelerdeki Kürtlerin dar alanda düşünmelerine neden olmuştur.

Bunların yanında Kürtçe eğitim kurumlarının yaygınlaşması, Kürt etnografik unsurların kayıt altına alınması, Kürt gelenek ve göreneklerinin sergilendiği müzelerin yaygınlaşması, Kürt dili ve kültürü üzerinde çalışacak uzmanların çoğalması Kürtçenin en büyük sorunlarından olan dilde standartizasyonun sağlanması da yapılması gereken diğer unsurlardır. Tabi bunlar için de ekonomik durumun iyileştirilmesi ve Kürt zenginlerinin biraz fedakarlık yapmaları zorunludur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
İbrahim Genç Arşivi