Ümit Yazıcıoğlu

Ümit Yazıcıoğlu

Devlet ve PKK’nin Bombaları

Devlet ve PKK’nin Bombaları

Açıklananlara göre 68 günde 1183 gerilla ve 115 Asker ve Polis şehit düştü. Sorun çözüldü mü? HAYIR.

Demokratik mücadele yöntemleri dururken Kürtlerin meşru davasını eline silah almış şehir milislerine havale etmek doğrumu? 1978 den beridir savaş defalarca denendi, ne devlet gerillayı yok edebildi, ne de gerilla devleti.

PKK'li dağa kefeniyle çıkıyor ve tekrar geri döneceğinin hesabını yapmıyor. Mehmetçik ise Asker olarak vatanını koruyor ama geride bıraktığı ailesini de düşünüyor. Devlet hala bunun farkında değil.

Gerilla savaşlarını hiçbir düzenli ordu yenemez. Günde bin gerilla imha etseniz ne yazar, Kürt anaları her gün yüzbinleri dünyaya getiriyor, önemli olan bir gencin dağa niçin çıktığı sorusuna cevap bulabilmektir, onun dağa çıma nedenlerini giderebilmektir.

PKK macera için gidilen bir yer değil

Bu arada yinebu bağlamda belirtmekte yarar görüyorum, Türkiye’de Kürtler için silahın miadı, meşruiyeti kalmadı. Savaşın alternatifi ve karşıtı doğal yasası gereği her hal ve şartta barıştır.

Bilvasıta PKK çatışmaların önlenmesi ve barışın tesisi yolunda tek taraflı “ateş kes” ilan etmeli silahları ’da betona gömmelidir. Böyle bir durumda Devlet’i tekrar müzakere masasına çekebilir.

Gerçekleri görmek zorundayız. Günümüzde biz Kürtlerin ihtiyaç duyduğu şey silaha ve çatışmaya dönüş değil, silah ve çatışmadan çıkıştır. NATO'nun en güçlü ordusu karşısında PKK'nin bu savaşı kazanma şansı çok zor olduğu gibi zayıftır.

Daha fazla kan akmaması için, silahlar betona gömülmelidir.Ama silahlı hareket silahları susturmuyor,yaptığı hareketlerin hepsi bu ortamda OHAL'i geri getirmeye dönük ve aynı zamanda HDP'nin de Meclis'ten atılmasına dönük.

Türk siyaseti ’de, Kürt siyasetinin önünü açmıyor. HDP'e, "PKK'yı lanetle, ondan sonra benim yanıma gel" diyor. Olmayacak bir şey bu.

Türk siyaseti PKK’yi de aynı zamanda kışkırtıyor ve OHAL'i bu sayede geri getirmeye çalışıyor. Dikkat edin, OHAL geri gelsin diye hükümetin üzerinde büyük baskı var. Bu baskı hem MHP'den hem de aynı zamanda askerden geliyor. Secim hükümetindeki HDP’li bakanların hiçbiri çıkıp MHP’nin sıkıyönetim çağrılarına karşı görüş belirtmiyorlar, onların bu çekimserliğini bile ben anlamış değilim.

NATO üyesi bir Devlet olan Türkiye'den silah bırakması bu ortamda objektif düşünürsek beklenemez, çünkü devlet silah bırakmaz, hava bombardımanı ile de gerillaya karşı başarılıda olamaz. Devletin ve PKK'nın attığı her bomba halkımıza zarar veriyor, aynı zamanda HDP'i zayıflatırken milliyetçileri ’de güçlendiriyor.

Secim hükümeti ortaklığına gelince,

Bir parti eğer secim hükümetinin ortağı olacaksa bakanlarını kendi özgür iradesiyle seçmesi lazım. Ama bizde tam tersi oldu. Bakanlar Davutoğlu tarafından anayasaya uydurulan bir kılıfla atandılar. Bilvasıta Cizre olaylarında bile yetkili bakanımız meseleyi uluslararası platforma taşıyamadı, bir basın toplantısı bile uluslararası düzeyde yapamadı, çünkü memurdan amir, atanmıştan yürütmeci olamaz. Üç tane kanun ezberlemeyle, şans eseri bakan olmakla, insan kendini geliştirmiş olmuyor.

Bölgenin en güçlü devleti ve silahlı kuvvetlerine karşı PKK 30 yılı aşan bir süredir silahlı mücadele veriyor. Bu mücadeleyi yaratabilmek ve sürdürebilmek için gerekli olan mali kaynağı, en gelişmiş silahları, eğitim merkezlerini, medya desteğini, uluslararası bağlantıları sağlayabilmek; uluslararası bazı güç odaklarının desteği olmaksızın mümkün olabilir mi? Bu soruya verilecek cevap bence hayırdır. Fakat PKK yapmış olduğu bu son olaylardan sonra arkasındaki uluslararası desteği kaybetti, çünkü kimse NATO üyesi Türkiye’nin Suriyelileşmesini istemiyor.

Barış Şarttır;

Siyaset, bugünkü kriz ortamından çıkmak için bir yol inşa etmelidir. Halklarımız barış amaçlı bir ateş kes armağanına gereksinim duymaktadır. Barış; tahriş ve tahrif edilmiş, anlam ve içeriği tasfiye edilmiş, aynı zamanda düşmanların eline düşmüş tutsak bir kavram olmaktan çıkarılmalıdır.

TBMM'in 80 mebusu olan HDP merkezinin bu devleti Kürt meselesini çözmeye mecbur edecek ve bu akan kanı durduracak sivil bir projesi var mı, ben şahsen bilmiyorum, varsa böyle bir reçete o zaman bu reçete sorunu çözmek için ilgilenenlerle paylaşmalıdır. Secim hükümetindeki HDP’li bakanların hiçbiri çıkıp sıkıyönetim çağrılarına karşı görüş belirtmiyorlar, onların bu çekimserliğini bile ben anlamış değilim.

Ey HALKIM UNUTMA:

Barış, Demokrasi, Kardeşlik ve İnsanlığa susamışız. Bugün Kürt ve Türk halkı büyük bir belayla karşı karşıyadır. Türkiye'de kargaşa ve iç savaş ortamı yaratılmaya çalışılıyor. Binlerce korucuya sahip olan, geniş bir istihbarat teşkilatı bulunan devlet halktan destek görmüyor. Böyle bir ortamda Allah kimseyi yanlışı savunacak kadar cahil, doğruyu inkâr edecek kadar nankör yapmasın! Ölümler her gün sayılarla veriliyor. Yarabbi halklarımızı bu savaş zulümden kurtar. Kan, şiddet ve gözyaşından istikbal umanları derbeder et...!!  Âmin    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ümit Yazıcıoğlu Arşivi