İrfan Sarı

İrfan Sarı

Devlet aklı ve iktidarı

Devlet aklı ve iktidarı

Sadece TMK'da yapılan değişiklik sonrası toplam 9 ayda gözaltına alınan çocuk sayısı 424 ve tutuklama sayısı 129 olarak İHD (İnsan Hakları Derneği) raporlarına geçmiş.

Raporun çarpıcı ve düşündürücü olan bölümlerinden biride son iki yılın istatistiğidir.

2010 yılı
286 çocuk gözaltına alınmış
95 i tutuklanmış ve şuan ceza evlerinde

2011 yılı (ilk 4 ay)
352 çocuk gözaltına alınmış
116 çocuğunda tutuklandığı geçiyor aynı raporda

Toplamda 638 çocuk gözaltına alınmış ve 211 çocuk tutuklanmış.

Bu Türkiye’nin çocuklara verdiği öneminin belgesi olarak duruyor karşımızda. Bir annenin karşısına bu tabloyu bıraktığınızda çocukları hakkında hangi duygulara kapılır acaba. Aynı şekilde bir anne başbakan Erdoğan’ın üç çocuk önerisine ne kadar güvenebilir. Geleceği beton duvarlar arasında geçecek bir çocuğu kim doğurmak isteyecektir.

Toplumun psikolojisine direk müdahale halidir bu.

Bu tutumun yanı sıra çocuklara karşı işlenen suçlar kapsamında yargının tutumu ise baş döndürücü hızda ilerliyor. 

Evet, Ordu’da 14 yıl önce Cihat Metin(16) ve Turgay Metin (13) İsimli iki çocuk PKK li sanılma savıyla Özel Hareket polislerince katledilmiş yargı bu meseleyi en nihayetinde toplam 5 yıl cezayla bu sene sonuçlandırmıştır. Yanı sıra 2001 yılında 20 bin lirada çocukların ailelerine tazminat bir başka değişle sus payı vermiştir devlet.

Çocuklarının hayatı bu kadar ucuz olduğu bir ülkenin yaşayanlarıyız.

Böylesi bir manzarada barıştan ve sosyal adaletten söz eden devlet aklına kim güvenebilir ki. Devlet aklıyla halkın karşısına çıkmanın selameti olamaz.

Ben senin oğlunu/kızını öldürdüm ama onlar iyi insanlar değildi fakat sen iyi insansın geldim senden oy istiyorum demektir resmen bu.

Bu meyanda Hakkâri’de ya da diğer bölgelerde insanların karşısına çıkmış iktidar yani devlet temsiliyetine soyunan devlet aklının zayıf hurcu kendi ayıbını görememesidir.

Kontrgerilla tarafından başına getirilmedik vahşet gelmeyen halkın yaşadığı meydana geliyor ve haklı olduğunuzu savunuyorsunuz. Bu duruma uyacak Türk dil kurumunun oluşturduğu bir kelime bulamadım ben.
 
İnsan hakları ve demokrasi konusunda attığınız nutuklar kolu kırılan, gözü patlatılan, canı alınan, ceza evi psikolojisine mahkum edilen çocuklar tarafından yutulmuyor ki onların ebeveynleri tarafından yenilir olsun.
 
Bir kepenk senfonisidir gidiyor.
 
Ağzı olan konuşuyor.
 
Görülüyor ki çocukları lunaparklara doldurmaktan sıkı sıkıya imtina eden devlet otoritesinin temsilcileri kulaklarını, gözlerini kısacası bütün duyularını o çocukların kapalı kutu olması meselesine devşirmişler. Suskunlar. Psikolojisi bozuk, korkak bir gelecek yaratıp iktidarlarını süreklileştirmek arzusundalar.
 
Ama kepenklerin askısı onları uyandırıyor duyuları birden bire hassaslaşıyor.
 
Demek ki kepenkler görevini yaptı.
 
Suskunluğu bozmak için bir metot gerekiyormuş demek ki.
 
Doğal olarak şu sonuca ulaşıyoruz. Çocukların çocuk olduğunu hatırlayan bir devlet aklı gelişmeli.
 
Esnafın kepenk kapamamsı için ise barışın tesis edilmesi gerekiyor. Bu da dağlardan düze akın ister;
 
Bir siyasal ve hukuksal düzenleme ihtiyacı karşılanır bu iş çözüme kavuşturulursa ne kepenkler kapanır ne de çocuklar çocukluğundan edilir.
 
Zaten devletin topluma böyle bir borcu var.
 
Demokrasinin çıtası elde ve sözde tutularak yükseltilmiyor. Zabıt altına alacak ve ilan edeceksiniz ki topluma karşı olan borcunuzu ödeyebilesiniz.
 
Demokraside sakız gibi ağızda çiğnenmeyecek yaşam iskeleti olup hakkını alacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
İrfan Sarı Arşivi