İhsan Çölemerikli

İhsan Çölemerikli

Deprem fay hattının merkez üssü Lozan’dır

Deprem fay hattının merkez üssü Lozan’dır

Eşimin rahatsızlığı nedeniyle 19 Ekim Çarşamba günü Van’dan İzmir’e geçtik. 23 Ekim’de Van’da bilinen deprem felaketi yaşandı. Tüm Van halkı gibi kızlarım, kardeşim, yengem, yeğenlerim ve torunlarım da felaketin ızdırabını yaşadılar.

Depremde acı çekenlere geçmiş olsun dileklerimi sunarken, hayatını kaybedenlere de Allah’tan rahmet dilerim.

Ben meydana gelen doğal depremden ziyade siyasi sonuçları yüzeye vuran kargaşa ortamının arkasında saklı olan siyasi deprem fay hattına dikkatleri çekmek istiyorum. Doğal depremler yaklaşık 50–100 yılda bir meydana gelirler. Ancak siyasi depremlerin şiddeti yılın 365 gününde hissedilir.

Eşitlik temelinde çözüm bulunmadıkça artçı şoklar hızlanarak artış gösterir.

Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de asıl yaşanan Kürt coğrafyasına yapay çekilen siyasi deprem fay hattının öldürücü gücüdür. Çözüm arayışları bu fay hattının etrafında yoğunlaşmalı. Çünkü ülkemizde birçok soruna teşhis konulmadan tedavi yöntemleri geliştiriliyor. Böylece yanlış yapılan tedavilerden de sonuç alınamıyor.

Bir halkın inkar ve imhası için yaratılan siyasi fay hattına zorla ve baskıyla pompalanan asimilasyon gazının yok edici ve yaralayıcı etkisi öylesine yüksektir ki; en ufak sarsıntılarda çevreye yayılır, sancılı tüm yerleşim birimlerindeki sahte birlikteliği gözler önüne serer. Van’da aslında yeniden ağzı açılan ve doğal depremde zarar gören insanlara yardım ulaştırmayı engelleyen de bu yapay ve düzmece kardeşlik kanalıdır. Tamamen ideolojik artçılarla açılan ve kapanan bu kanalla birlik ve beraberlik sağlanamaz.

Kürtlerin bin yıllardan beri üzerinde yaşadıkları topraklarda ilk toplumsal depremin fay hattı 1514 yılında bugün doğal depremin gerçekleştiği Erciş ilçesinin çok yakınındaki Çaldıran Ovasında Osmanlı-İran orduları arasında gerçekleşen savaşta hayata geçirildi. Bu fay hattı 1639 yılında yine aynı ülkelerin ordu güçleri arasında Bağdat’ta yapılan savaş sonrasında Kasr-ı Şirin Anlaşmasıyla genişletilerek derinleştirildi.

I. Dünya Savaşı sonrasındaki paylaşımda bu fay hattı Kürt coğrafyasının hayati organlarından geçirilerek Lozan Anlaşmasıyla çok kaygan ve kırılgan bir zemine oturtularak resmileştirildi. İnkar ve imhacı egemenlik sistemlerinin baskıları sonunda doğal depremden çok daha yıkıcı ve öldürücü etkisi olan ve Kürtleri çembere alan depremin fay hattı; cumhuriyet döneminde gerçekleşen 1925–1930–1938 isyanlarının kanla bastırılmasıyla yeniden kırılmalar yaşandı.

Doğal depremlerin verdiği zarardan kat kat fazla olan soykırım bilançosu ve ardından da planlı olarak devreye sokulan göç dalgaları Kürt halkının bünyesinde hala acıları devam eden derin yaralar açtı.

Devlet doğal deprem sonrasında işsiz kalan Kürtleri bölge dışına taşımayı da bir asimilasyon aracı olarak benimsemiştir. Varto, Lice, Çaldıran ve Bingöl depremleri sonrasında bu taktik de devreye sokuldu.

Kısacası son 200 yılda Kürt halkının başına gelen ve onu tarihte yok etmek isteyen asıl felaket siyasi deprem felaketi ve onun her an için hareket halinde olan fay hattıdır.

Devlet ve hükümet yetkilileri meydana gelen doğal depremde; 27 yıldır devam eden toplumsal bölünmeye rağmen depremin acılarını “birlik beraberlik” nutuklarıyla sarmaya çalışırken; depremin en tehlikeli biçimi olan toplumsal depremi “bölücülük” bahanesiyle kitlelerden saklamaya çalışıyorlar. Oysa tüm bölgede olduğu gibi Van’da da gelinen süreçte toplumu tam ortadan ikiye bölen, kayırmalara yol açan bir siyasi fay hattı oluşmuştur.

Yıllardır çekilen acılar ve ödenen bedeller sonunda Kürtler elde ettikleri özgürlüğü; verilen prefabrik evler, deprem çadırları, battaniye ve gıda yardımlarıyla değiştirmezler. Siyasal iktidarın bu tür küçük hesaplarla Kürtlerin özgürlük taleplerini göz ardı ederek yanında tutmaya çalışması kargaları bile güldürür.

Gittikçe bilinçlenen bir Kürt siyasal hareketini basit yardımlarla susturmaya çalışan bir iktidar; ancak halen devletin kutsallığına inanan dervişler ve tarikatlar coğrafyası olan Orta Anadolu’da yaşayanları inandırabilir.

Van Gölü havzasında özgürlük bilinciyle beslenen Kürt balıklarını basit oltalarla avlamaya kalkışmak son derece basit bir politik yaklaşımdır ve ahlaki boyutu da yoktur. Siyasal iktidar bölge insanına bakışında samimi ise; doğal depremin fay hattından önce; 200 yıldır bölge halkına kölelikle birlikte ölümleri dayatan siyasi fay hattının onarımı için önlem almalıdır.

Toplumsal barışa asıl hizmet edecek olan bu fay hattının değiştirilmesidir.

Van depremi ardından gerek siyasal iktidarın, gerekse bir kısım medyanın sergilediği yanlı, ayırımcı pratikle siyasi deprem fay hattına daha tehlikeli bir boyut kazandırıldığı söylenebilir.

Bölgedeki en büyük depremin merkez üssü LOZAN olan felaket; değil çadır, battaniye yardımıyla; Kars’tan Şanlıurfa’ya Üniversite, Hakkari’den Dersim’e yan yana fabrika yapmakla ortadan kaldıramaz. Kürtleri özgürlük hareketinin saflarından koparmak için yanlı olarak yapılan yardımlar; milliyetçi, muhafazakar, şöven, militarist, faşist zihniyetlerin ürünü ve eylem biçimidir. Demokrasiden nasibini alan bir devlet anlayışı bu tür yöntemlere başvurmaz.

Doğal depremler geçicidir ve toplumda meydana getirdiği yaralar da birkaç yıl içinde sarılmıştır.

Bir göbek sıkıntıları yaşarken, ardından gelen kuşaklar olup bitenleri unuturlar. Ancak Kürtleri dört yandan kuşatan siyasi depremin fay hattı tüm acımasızlığıyla hareket halindedir ve her an için büyük patlamalara hazırdır.

Kürtler yüzyıllardan beri bu depremin sarsıntılarıyla yatıp kalkıyorlar. Onun sonunda meydana gelen toplu mezarlar; doğal afet sonunda meydana gelenlerden çok daha büyüktür.

Tarihte siyasi fay hatlarının patlaması sonucu; Basra, Necef, Kerbela sahraları; Horasan Çölleri; Cihanbeyli, Kulu, Hadım, Şereflikoçhisar, Bala Bozkırlar; siyasi fay hatlarının patlaması sonunda sürgüne gönderilen Kürtlerle dolduruldu. Coğrafyalarının dışına çıkarılan Kürtler, asimilasyon canavarına teslim edilerek eritildiler. Ancak yaşadığımız süreçte bu masalın da sonuna gelindiği söylenebilir. Bu süreç de kapandığı içindir ki; Kürtleri bölgede asimile etmek için şartlı yardım yapılıyor ve gelen yardımların inkarcı kanallardan halka ulaştırılmaya çalışılıyor.

Lozan’da Kürt coğrafyasına çok acımasızca ve yapay olarak çekilen siyasi fay hattı; demokratik bir cumhuriyete yakışan bir ANAYASA ile onarılmadan bölgede Kürt-Türk kardeşliği hayata geçirilemez. Doğal afet yardımlarıyla birlik ve beraberliği sağlayacaklarına inananların; Kürtlerin I. ve II. Dünya Savaşı sırasındaki toplumsal süreci geride bıraktıklarını kabul etmeleri gerekir.

Tüm baskı ve aldatmalara rağmen Kürtler yok edici siyasi fay hattını aşmaya çalışıyorlar. Güney Kürdistan’da kısmen de olsa bu yapay fay hattı yok edildi. Asıl Kürtleri topyekun öldüren, yok eden, tarihte silmeye çalışan bu fay hattıdır. Kapatılması, önlem alınması gereken fay hattı da budur. Bir halkın doğuştan gelen haklarını gasp eden inkarcı zihniyet tutumunu inatla sürdürürken; yer sarsıntısı sonucu meydana gelen kanamayı durduramaz. Bölgede acil olarak yapılması gereken akan kanın durdurulmasıdır.

Statükocu zihniyete son verecek, insan unsurunu temel alan bir anayasanın hazırlanması; yalnız siyasi fay hattını değil, bundan sonra ülkemizde meydana gelebilecek doğal afetleri karşılama bilincini, kardeşlik duygularını ve ortak dayanışma iradesini de güçlendirecektir.

Doğal afetler sonunda çöken binaların temeli üzerinde günlerdir ahkam kesen yetkililerin, bilim adamlarının, her ne hikmetse son derece kırılgan ve sürekli hareket halinde olan siyasi fay hattından bahsetmemeleri, asıl felakete dikkat çekmemeleri düşündürücüdür. Eğer bir ülkede bilim adına konuşanlar ayıyı görmemezlikten gelip, sürekli onun izinden dem vuruyorlarsa; o ülkede asıl tehlike yaratan toplumsal deprem şiddeti yüksek olan artçı şoklarla devam edecektir.

Ülkemizde göz ardı edilerek kitlelerden saklanmak istenen acı ve talihsiz gerçek de budur. Siyasetçilerin, bilim adamlarının, aydınların, gerçek ve acil görevi; yıkıcı ve öldürücü etkileri çok daha büyük olan ve sürekli can kaybına yol açan siyasi fay hattına çözüm aramalarıdır.

Bu arada hem depremden dolayı hem de eşimin ameliyatı sırasında bizleri telefonla arayan dost ve yakınlarımıza Yüksekova Haber aracılığıyla tekrar şükran ve saygılarımı sunuyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
İhsan Çölemerikli Arşivi