İbrahim Genç

İbrahim Genç

Cumhuriyet ve Kürt Sorunu -I-

Cumhuriyet ve Kürt Sorunu -I-

GİRİŞ

Türkiye toplumu bugün Cumhuriyetin 86. yılı coşkusuyla meydanlarda. Stadyumlarda rengarenk kutlamalar, dillerde toplumsal mesajlar…

“Yaşasın Cumhuriyet!” sesleri arasında 29 Ekim 1923’te Mustafa Kemal cumhuriyeti ilan etti. Biraz daha yapıcı bir şekilde düşünülürse bu aslında, günümüzde bütün Türkiye toplumunun ortaklaşmasının başka bir unsurudur.

Ne var ki bu anlaşılmamış ve çeşitli zamanlarda gelişen süreçler, ortaklaşma öğelerini geri plana itmiş, inkar ve ayrımcılık politikalarının öne çıkmasına neden olmuştur. Bununla birlikte halk, adeta yeniden yaratılmak istenmiştir. Bu sebeple de resmi-ideolojik yanlış bilgi bombardımanı, periyodik olarak uygulanagelmiştir.

İşte bunun sonucunda da uzun zamandan beri bir değişim ve anti-değişim ikileminde gidip geliyoruz. Oysa binlerce yıl önce Sokrates; doğru bilginin ancak doğru eylemi gerçekleştirebileceğini, bireylerin bilgiden yoksun oldukları için kötü olduklarını ve bilseler iyi olacaklarını savunuyordu. En azından bir mantalite-algılama değişimi için bu çok önemli. Kandan ve kinden rant sağlayanlar için bilimin-gerçekliğin hiçbir zaman bir önem arz etmeyeceğini de belirtmek gerekir tabi.

Fakat bizi bekleyen başka bir tehlike var: Toplumun duygusal-hamasi unsurlarla başkalaştırılması. Çünkü bireyler her ne kadar gerçeği bilseler de bireysel algılayış, toplumsal dinamik içinde sıfırlanabilir ve bununla birlikte şovenizm-milliyetçilik, bulaşıcı bir etki göstererek yayılabilir.

İşte bu yüzden şu bir gerçektir ki “…Kitlenin kendisi tüm aşırılıklara eğilim gösterdiği gibi, onu coşturup heyecanlandırmak da yine ancak aşırı uyarılarla gerçekleşir.Kitle, Gerçek ve Düzmece konusunda kuşku nedir tanımaz, öte yandan kendisinde büyük bir gücün varlığı bilinci içinde yaşar (Sigmund Freud, Kitle Psikolojisi, s:18).”

Bu bağlamda Cumhuriyetin kitlelerce doğru anlaşılması ve şovenizme alet edilmemesi gerekir. Ülkemizi her bakımdan tüketen sorunların ortaklaşma temelinde bir an önce çözülmesi ve “Barış dili”nin egemen kılınması gereklidir. Bunun için de bireysel tutku ve önyargılarımızı terk etmeli; tarihsel- belgesel gerçekliği olan açıklamalar soğukkanlılıkla ele alınmalı.

Bu amaçla ben de size –çoğu zaman tekrarlanan ve sizinde bildiğiniz şeyleri- olanca sıkıcılığıyla tekrar anlatacağım. Ama derinliğe inmeden, ayrıntıları meraklılarına bırakarak, bugün gelinen süreçte neden bir Kürt sorunu olduğunu anlatmaya çalışacağım. Fakat ben bunları anlatırken uzak durmamız gereken bazı unsurlar var. Ki bunlar doğru düşünmenin de baş düşmanlarıdır:

1) Acele etmek,

2) Kendini beğenmişlik,

3) Önyargılar,

4) Çıkarlarımız,

5) Tutkularımız.

Bunlardan uzak duran birey ya da toplum, şüphesiz daha nesnel bir düşünce yaratabilir ve gerçeklerle daha rahat yüzleşebilir. Gerçeğin peşine düşmeden her söyleneni kabul edenler, çoğu zaman başkalarının denetimine girerler. İşte bu tehlikeden dolayı güzel ülkemize yakışacak akıllı-ilerici-çağdaş bireylerin yetişmesi için evrensel düşünce ve metotla donanmalıyız.

Bu uzun girişten sonra yazıma Erdal Atabek’in ‘Ata Bugün Bize Ne Öğretiyor’  başlığıyla bize duyurduğu şu ifadelerle bitirmek istiyorum: “Her zaman gerçeği ara, gerçeği bul, gerçekle yüz yüze gelmekten korkma,özgürlüğün,bunu ne ölçüde yapabildiğine bağlıdır.özgür düşün,özgür duygularla donan,kendini dünyanın uygar geleceğiyle böyle bütünleştir” (Cumhuriyet,11 Kasım 2005)

Barış ve kardeşlik temennisiyle nice bayramlara…

Not: “Cumhuriyet ve Kürt sorunu” başlıklı yazılarım 5’er gün aralıklarla yayımlanacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
İbrahim Genç Arşivi