Fikret Yaşar

Fikret Yaşar

'Bu memleket bizim!'

'Bu memleket bizim!'

Çocuk yaşlarda duyduğumuz dramatik hikâyelerdi, Ermenilere yapılanlar!

 

Babamın bize anlattığı bazı olaylar var ki, o günlerin çocuk dünyasında inanılması zordu.

 

“Yedi Ermeni"yi öldüren cennete girer!” fetvası ile eline baltayı alan gayri Müslim avına çıkmış…!

 

Çoluk çocuk demeden yedi Ermeni öldürenler cennetin anahtarını Osmanlı halifesinden almayı hayal ediyordu, belki!

 

Halife bu, yalan söyleyecek değil ya…

 

Anlatılan katliam hikâyeleriyle korku işlenmişti belleğimize ve insandan korkmaya başlamıştık daha çocuk yaşlarda.

 

Silahlı bir üniformalı gördüğümüzde korku depreşirdi yüreğimizde.

 

O zamanlar Gever"de sadece Jandarma vardı, eli silahlı.

 

Jandarma gerçekten de kral gibiydi.

 

Çünkü tek otoriteydi.

 

Şu anekdot o dönemi iyi açıklıyor; Valinin biri, Anadolu"daki bir köy gezisinde yaşlı bir kadınla karşılaşmış. Kadına kim olduğunu anlatmaya çalışmış ancak, kadın : “oğlum biraz daha okusaydın da bir onbaşı olsaydın bari!” demiş.

 

Kıssadan hisse!

 

Günümüzde korkunun adı değişti, susurluk, jitem, veya Ergenekon ne derseniz deyin ama, korkuyu yaratan devletin kendisidir.

 

Çünkü gelişmemiş toplumlarda "otorite korkuyla yaratılır."

 

Makyavelli şöyle der: “Sevilmektense, korkulan olmak daha iyidir,  çünkü insanlar korktuğu kişiye saygı gösterirler!”

 

Osmanlının son yıllarında sadece Ermeniler, soykırıma uğramadı, o günün şartlarında pek çok halk 1. dünya savaşı ve ekim devriminin yarattığı şok dalgasıyla canlarından, mallarından ve yurtlarından oldu. Ancak Ermeniler, Süryaniler, Rumlar, Çerkezler, Yezidi ve Alevi Kürtler en çok mağdur olanlardır, Anadolu"da.

 

Günün koşullarında organize olan eski Osmanlı ordusu mensupları, İttihat-ı Terakki ve onun acımasız gücünü oluşturan Teşkilat-ı Mahsusa yeni bir vatan yaratma heyecanı içinde gerek 1. dünya savaşı ve gerekse Ekim devriminin sonuçlarından yararlanarak tarihsel trajediyi gerçekleştirdiler.

 

Her ne kadar Osmanlının 1. dünya savaşından yenik çıkmasıyla bu örgüt zayıflamışsa da Anadolu"yu Türkleştirme uğruna büyük yangının fitilini bunlar fişekledi.

 

Yine bu örgütün devamı olan zihniyet,  Kıbrıs"a asker çıkarmak için Türk köylerini -Rumlar adına- yakıp, insanları öldürerek kendi halkına soykırım uygulamıştır.

 

Dolayısıyla son 100 yıllık Anadolu tarihine baktığımız zaman; Anadolu"yu ve ötesini Türkleştirmek için harekete geçen Jön Türklerin, Ermeni ve diğer halkların yanı sıra kendilerine de soykırım uyguladığını görebiliriz.

 

Almalar soykırım uyguladıkları Yahudilerden özür dilediler.

 

Ama soykırıma uğrayan Yahudiler şimdi Filistinlilere soykırım uyguluyorlar.

 

Filistin"deki katliama vaveyla edenler, Kürt coğrafyasının (PKK bahanesiyle) İran ve Türkiye tarafından bombalanmasına alkış tutmaktadırlar. Atılan bombalar onlarca yıl hayatın yeşermesine olanak tanımayacaktır. Yani hayat askıya alınmaktadır, Kürdistan"da! İnsanın kendi öz yurdunda imha ve inkara maruz kalması ne zordur?

 

Gelinen süreçte silahların susması genel temennidir. Ama birileri bu girişimleri her zaman sabote etmeye hazır beklemektedir.

 

Ahmet ALTAN"IN dediği gibi: “ne zaman barış masaya konulursa birileri tetiğe basıp barışı sabote ediyor.”

 

Filistin"de de her barış girişimi silahlarla susturulmaktadır.

 

İsrail"in soykırım uyguladığı Filistinli din kardeşlerimiz (!), 1988 ve önceki süreçte Irakta yapılan Kürt katliamlarında Saddam"ın paralı askerleriydi. Kürtlere karşı nasıl savaştıklarını ve ne kadar acımasız olduklarını o yörede (Ertis, Sêvê, Şuke, Sat 1988) bizzat köylülerden duymuştum.

 

İnançlar egoya teslim olunca, insani adalet -bir süre- ilahi adaletin önüne geçer!

 

Ancak, Zulüm döner durur, sahibini vurur.

 

Kürtlerin ahı Saddamı vurdu!

 

Şimdi Filistinlileri vuruyor, yarın sıra kime gelecek bilinmez!

 

Yahudiler de bir gün bunun hesabı vereceklerdir mutlaka.

 

Hıristiyanlara göre Büyük İsrail gerçekleştikten sonra Hz.İsa gökyüzünden inecekmiş...

 

Dolayısıyla Amerika"daki güçlü İsrail lobisi ile fanatik Hıristiyanlar büyük İsrail"in gerçekleşmesi için BOP planından medet umuyorlar.

 

Yani "Büyük Ortadoğu Planı" .ya da “Büyük İsrail Planı”…

 

Jön Türklerin de gerçekleştirmek istediği  “Büyük Anadolu Planı “ BOP"a benziyordu. J))

 

“… dört nala gelip uzak Asya"dan Akdeniz"e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim…” (N.Hikmet)

 

Bu memleket sizinse?

 

Nerede parayı bulan Lidyalılar, Hitit, Truva, Rum ve Bizanslılar nerede?  Ya da yakın tarihin şahitleri Çerkezler, Lazlar, Ermeniler ve Kürtlere ne oldu?

 

"Bu memleket bizim olsun düşüncesi" trajedilerin yaşanmasına sebep oldu.

 

Sonuç;

Dünyada itibarı olmayan kimlik!

Dünyayı düşman gören zihniyet!

Vatandaşına değer vermeyen devlet!

Devleti soyma geleneğine sahip hortumcu siyaset!

Huzuru tesis etmeyen devlet!

Bilimi ideolojiye göre biçimlendiren eğitim modeli vs…

 

Bütün bunlar kendinden korkan çeteci, hortumcu,  bir torba kömür /  makarnaya muhtaç hasta bir toplum yaratmıştır.

 

Bu soykırımın ah"ıdır!

 

Yani kazananı olmayan bir süreçten geçtik/geçiyoruz.

 

Mağduriyet psikozu özür dilemeyi kaldırmaz.

 

Hasta ve gelişimini tamamlamamış toplum veya bireyler özür dilemeyi ret ederler...

 

Egosuna yenik birey için Özür dilemek, yenilgiyi kabullenmektir!

 

Kaçımız gündelik yaşam içinde hatalarımıza karşı özür dileyebiliyoruz?

 

Aslında özür dilemek, barışa el uzatmaktır.

 

Dolayısıyla, gerekiyorsa mağdurlardan özür dilenmesi sorun yapılmamalı.

 

Ama herkesin kendini mağdur gösterdiği yerde kim kimden özür dileyecek?

 

Tarihle yüzleşip,  hatalarımızdan ders alabilmenin halklar arası dostluğa ve barışa hizmet edeceğini görmek o kadar zor mu acaba?

 

Geçmişten ders alıp,  geleceğimizi barış ve dostluk temelleri üstüne kurmalıyız.

 

Aksi takdirde gelecekten endişeli olan hasta bir toplum gibi yaşamaya mahkûm edeceğiz kendimizi.

 

Keşke sevebilseydik insanı din, dil ve ırk ayırımını yapmadan ve sevebilseydik insanı gülü, nergisi ve çiçeği sevdiğimiz kadar.

 

“İnsanları (!) sevmek en büyük ibadet ve en güzel fazilettir.” (Hz. Muhammed)

 

Yeni bir yılda barışa gönül verenler kazansın dileğiyle...

 

YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
33 Yorum
Fikret Yaşar Arşivi