İbrahim Genç

İbrahim Genç

Ben Atsushi Miyazaki…

Ben Atsushi Miyazaki…

Dünyanın bilmediğimiz coğrafyalarında birilerinin bencilliği yüzünden insanlar ölüyor. Biliyorum, gitmesem de oralara… Biliyorum, beni bekleyenler var! Belki Afrika’da, açlığa yenik düşmesine saniyeler kala benim çıkıp gelmemi bekleyen çocuklar… Belki bir anne, göğsünde bebeğine verecek bir damla sütü kalmayıp da süt beklerken… Ya da Tayland’ta bütün emeği sel sularına kapılan bir ailedir beni bekleyen… Endonezya’da tsunamide silinip gidenlerin çığlıklarıdır belki de beni bekleyen… Van’dır, Türkiye’dir beni bekleyen kim bilir!

Ben Atsushi Miyazaki!

Evet, biliyorum! Hiç tanımadığım insanlar beni bekliyor. Çünkü ben de onları bekledim. Ülkem sallanıp da daha sonra dev dalgalarda kaybolduğumda… Havasında radyasyon soluduğumda Fukushima’da… Ve halkımın yıllardır biriktirdiği emeğinin silinmesini gördüğümde…

Ben Atsushi Miyazaki!

Ve geldiler, dünyanın birçok renginden, dininden ve dilinden… Sardılar yaramızı bir kardeş sıcaklığında… İnandırdılar bizi, birlikte güzellikler yaratılabileceğine bu dünyada. İşte bu yüzdendir ki varlığımı, insanlığın iyiliğine adamakta pek cesurum. Yok içimde bir gram bencillik ki ben Atsushi Miyazaki gitmeye hazırım okyanuslar ötesine insanlık için.

Ben Atsushi Miyazaki!

 “(…) Farkına vardım ki organizasyon yönetimi, halkla ilişkiler ve savunma aktiviteleriyle ilgili daha önce görev aldığım sivil toplum kuruluşlarında kazandığım tüm tecrübelerimi bu insanlar için faydalı hale getirebilirim. ‘Barış inşası’ alanına hep ilgili oldum. Tohoku’daki depremi görmek dünyada zor durumda olan insanlara yardım etme arzumu güçlendirdi ve bu aynı zamanda, inanıyorum ki, barış inşasına da yönlendirdi.”

Ben Atsushi Miyazaki!

Van’da elleri buz tutan çocukları bilirim binlerce kilometre öteden. Bu insan olmanın gereğini bilmektir benim için. Sen, elleri titreyen Kürt çocuk; enkazın altında ezilen Türk öğretmen… Ellerim yüreğimden alır sıcaklığını, ver elini çocuk ısıtayım seni avuçlarımda… Bekle beni öğretmenim, biz Japonların elleri küçüktür ve lakin yüreğimiz büyük… Betonlara işler tırnağım, avuçlar kirişleri ellerim… Bekle, sesini duyan var! Dilini bilmedikleri halde…

Ben Atsushi Miyazaki!

Kaç saat oldu bilmiyorum! Bedenimin üzerinde ağırlıklar… İşlemiyor ellerim şimdi betona… Ellerinizi verin ellerime… Yapacak çok işimiz var daha. Haydi, elverin de kalksın bu beton yığınları… İşimiz var, burada orada şurada… Haydi, umutlarım size sesleniyor. Bekliyorum sizleri! Bayram Oteli’ndeyim. 315 numaralı odada… Bekliyorum, beni yeni hayatlar kurtarmak adına kurtaracakları…

Ben Atsushi Miyazaki!

Barış inşası için beni kurtaracak yürekleri bekledim. Son nefesimi umutla saklayana kadar… Yüreğimin son ateşiyle bedenimi ısıtana kadar… Ama nerden bilecektim ki “Evlerinize girin. Deprem olmaz.” diyenlerin cenazeme geleceklerini.  Oysa ben böyle bir bekleyiş planlamadım. Beklemedim, ilk defa beklemedim zordayken tabutta. Çünkü ben Atsushi Miyazaki, ölmek için yaşamadım. Ben Atsushi Miyazaki, barış inşasında yaşamak için öldüm.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
İbrahim Genç Arşivi