Necip Çapraz

Necip Çapraz

Başkanıma Dokunma!

Başkanıma Dokunma!

Ülkemizde AKP hükümeti döneminde uygulamaya konulmak istenen “demokratik açılım”, Kürt sorunun çözümü sürecinde rengini belli etmeye devam ediyor. Bir tarafta olumlu barış havasının devam etmesi için çabalayanlar, diğer yanda sorunun çözümü noktasında engel çıkarmaya çalışanlar… Kürt halkı; KCK davasından tutuklanan sivil siyasetçilerin, belediye başkanları, il başkanları ve meclis üyelerinin bırakılmasını beklerken bu yetmiyormuş gibi bölgedeki bazı belediye başkanları da geçmişten beri süren davalar nedeniyle tutuklanıyor. Öyle ki Türkiye’de mevcut hukuksal yapı ve siyasetçiler, barış ortamının sağlanmasına fırsat vermiyorlar.

İşte cezaevine gönderilecek olan halkın temsilcilerinden biri de Yüksekova Belediye Başkanı Ruken Yetişkin. Yetişkin, DTP’nin Yüksekova'yı kadın kotasına dahil etmesinin ardından DTP İstanbul il yönetimindeki görevinden istifa edip Hakkari Yüksekova Belediye başkan adayı olmuş ve Türkiye çapında en yüksek oy olan %90 oyla seçilmiş bir kadın belediye başkanıdır.

Yetişkin’i cezaevine gönderen süreç ise şöyle başladı: DEHAP tarafından İstanbul Bağcılar’da 16 Mayıs 2004 tarihinde düzenlenen ‘Gençlik Şöleni’ programının tertip komitesinde yer aldığı gerekçesiyle dava açılıyor. Uzun soluklu bu dava neticesinde İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Yetişkin’e "Örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla 10 ay hapis cezası veriyor. Bu ceza Yargıtay tarafından da onandı. Dolayısıyla Yetişkin, cezası nedeniyle 7 Aralık 2010 tarihinde cezaevine gönderilecek. 7 ay 10 gün hapis yatacak olan Yetişkin, mazeret nedeniyle 4 ay önce cezasının ertelenmesini istemişti. Yetişkin'in talebi kabul edilmiş ve ceza bir süreliğine ertelenmişti. İşte söz konusu bu erteleme süresinin biteceği 7 Aralık tarihinde Yetişkin, cezaevine gönderilecek. Yetişkin ile beraber aynı dava kapsamında yargılanan 7 kişinin tamamına da 10 ay hapis cezası verilmişti. Bunun sonucunda Bitlis’in Hizan ilçesine bağlı Kolludere (Hêşet) Beldesi’nin BDP’li Belediye Başkanı Lezgin Bingöl 20 Ekim tarihinde; Tatvan Hanelmalı Köyü Muhtarı Mazlum Akgün ise 20 Temmuz 2010 tarihinde tutuklanarak Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderilmişti.

Kararla ilgili olarak Yetişkin, "Bu dosya 2005 yılında takipsizlikle sonuçlandı. Bunun üzerine savcı karara itiraz etti. Belediye başkanı seçildiğimde de ceza verildi. Verilen bu ceza aslında bilinçli verilen bir cezadır. Belediye başkanı seçilmeseydim belki bu ceza uygulanmayacaktı. Verilen cezayı siyasi olarak değerlendiriyorum" diyor.

Yaklaşık 16 yıldır aktif olarak siyasetle uğraşan Yetişkin, 1962 Bitlis Tatvan doğumlu. Evli ve 2 çocuk annesidir. Yetişkin, 1994 yılında da Batman Kapalı Cezaevinde 6 ay hapis yatmış.

Buraya kadar size Ruken Yetişkin’in özgeçmişinden ve dava sürecinden bir özet sunmaya çalıştım.

Şimdi soruyoruz:

Acaba kadına şiddetin tartışıldığı, gösterilerin ve basın açıklamalarının yapıldığı bir süreçte bu da bir şiddet değil midir?

Bir anneyi ve seçilmiş bir belediye başkanını yerinden, yuvasından, eşinden, çocuğundan ve en önemlisi %90 oy alan seçmeninden koparmak şiddet değil midir?

Aslında biliyoruz ki bu bölgede Kürt olmak, kadın olmak ve siyasetçi olmak başlı başına şiddetle özdeşlemiş bir durumdur. Görüyoruz ki bölgedeki kültürel ve sosyal yapıdan kaynaklı şiddetin yanında son siyasal süreçte yasalardan ve yerel uygulamalardan da kadınlar nasibini alıyor.

Bu ülkede istediğin kadar seçilmiş ol, halkın onayıyla çeşitli mevkilerde bulun. Eğer yaşadığın ülkede yasalar ve erkekler hazımsız olursa işte kadınlar şiddete böyle mahkûm edilir.

Bu coğrafyada yaşamak öyle bir şey ki kendi kimliğini ararken ve savunurken birden “terör örgütü üyesi” veya “bölücü” oluverirsin. Biraz da kadın kimliğinin belediye başkanlığında oturmasıdır onları bu kadar kışkırtan. Bu durumda seçilmiş olmak, anne olmak, eş olmak da bir değer ifade etmez. Bunların hepsi sistemin getirisi... Öyle ya, sistemin vatandaşına insan olarak bakmadığını ve insan olarak değer vermediğini uygulamalardan biliyoruz. Peki hukuk?...

Hukukun üstünlüğü diye bas bas bağıran hukukçular… Bir kadına mı yetti gücünüz?… Evet, yetti.

İşte bunların hepsi ağrıma gidiyor; gidiyor da bu bir kadına yapılınca daha çok ağırıma gidiyor. Çünkü ben halkın sevgisine mazhar olmuş bir seçilmişten bahsediyorum. Seçilmiş bir kadından… Her şey bir yana o bir anne ve eş...

Ne yapmıştı bu eş, bu anne, bu başkan? Baklava mı çalmıştı? Yoksa ihale yolsuzlukları mı yapmıştı? Belki de komşunun kümesinden yumurta çalmıştı! İşte bu kadar absürt verilen ceza!

Şimdi kadın derneklerine soruyorum, neredesiniz? Haksızlığa uğrayan bir kadın söz konusu. “Kadın’a şiddete hayır!” diyenler neredeler? “NEREDESİNİZ?’’

Şiddete maruz kalmak; sadece kocanın dövmesi, burnunu kulağını kesmesi, kolunu bacağını kırması ya da öldürmesi mi?

Derneklerde görev almak, başkan olmak, büyük metropollerde belirli yerlerde görünmek, kartvizitine dernek başkanı yazdırmak, 8  Mart dünya kadınlar gününde karanfil dağıtmak söyleşiler yapmak marifet değil. Asıl marifet halkın içinden gelen bir kadını savunmak onun için eylem yapabilmek... Hele ki bu şiddet, hukukun ve sistemin kadına uyguladığı ŞİDDET ise! Onun için iki kere sahip çıkmalı Sayın Ruken Yetişkin’e. Merak ediyoruz ona köşe yazarları sahip çıkmayacak mı?

Biz diyoruz ki köşelerinizde sahip çıktıklarınız kadar Yetişkin’e de sahip çıkmanız gerekiyor. Üstelik onun suçu bombalı eylem yapmak da değil. O halkın içinden gelen sade bir kadın. Kartvizitinde seçilmişliğinden gelen unvanından başka unvanı da yok. Onun büyük metropollerde, renkli gazetelerde yazı yazan yazar arkadaşları da yok. Onun partilerde görev alan amcası, babası, dayısı da yok.

Yurtdışına çıkmak için (kaçmak) parası da yok…

Unutulmaması gereken tek gerçek onun arkasında halk var. Halkın içindeki kadınlar var. Yerel basın var.

Şimdi soruyorum siz kadın dernekleri ve diğer hümanist sivil toplum kuruluşları Yetişken’e ne kadar sahip çıkacaksınız?  Nerde “açılım” diye halkı kandıran siyasetçiler? ‘Açılım’da samimiyseniz, huzur ve barış istiyorsanız buyrun size bir fırsat.

Feministler, Fırat’ın öte tarafında bulunan kadınlara sahip çıkmak için alın size bir fırsat…

Sizleri doğuran analarınız olan kadınları, siz oğullar, eşler, babalar, erkek kardeşler, dayılar ve amcalar seçtiğiniz bir kadını hukukun şiddetinden nasıl koruyacaksınız?

Siz Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı; bir kadını, seçilmiş bir belediye başkanını kelepçeleyip çocuğundan, eşinden, ailesinden ve seçmeninden ayırıp hapse mi göndereceksiniz?

Bu mu “kadın kutsaldır” diye meydanlarda atıp tutmalarınız?

Bu mudur “Ben, hep annemin ayaklarının altını öpüyorum” demenin sonucu?

Bu mudur AB kriterlerinde yasalar çıkarıyoruz demeleriniz?

Sonuç olarak diyoruz ki:

Türkiye genelinde ilçeler bazında en fazla oy alan ve Hakkari genelinde ilk kadın belediye başkanı olan irademe dokunma!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
37 Yorum
Necip Çapraz Arşivi