İbrahim Genç

İbrahim Genç

Başbakan aynaya bakarsa

Başbakan aynaya bakarsa

Türkiye olarak birkaç haftadır Başbakan Erdoğan’ın İsrail’e haddini bildirmesinin yankılarını hissediyoruz üzerimizde. Öyle ya, Başbakan’ın bu çıkışı, Türkiye halkının alışkın olmadığı, hatta hiç de beklemediği bir tutumdu.Ama nasıl olduysa, Başbakan Erdoğan, İsrail’le yaptığı bütün milyon dolarlık silah antlaşmalarını unutarak mazlum Filistin halkının sesi oluverdi birden (Belki de Davos şovunun devamını izliyoruz). Bu bir takdiri ilahi mi, vicdaninin sesini dinleme mi yoksa kurnaz bir siyasetçi refleksi mi bu uzunca tartışılabilir; çünkü AKP geçmişten bu yana izlediği tutarsız politikalarla bukelamun şekline bürünmüştür.

Başbakan Erdoğan’ın çıkışının altında gerçekten samimi bir vicdan aramaya ikna olunmamasının türlü nedenleri var tabi.Başbakan, siyaset arenasında söz sanatını kullanarak kitleleri etkileyebilen biri şüphesiz.Türkiye’de bazı kesimlerin bu tür çıkışlara bayıldıkları da kesin, içinde tutarsızlıklar taşısa bile.Çünkü toplumumuzda bazen, tatmin edilmesi gereken bir şey vardır: böbürlenme!Ki Başbakan da dikkat edilirse 2002’den bu yana özellikle her seçim öncesi alışık olunmayan şeyleri yapabiliyor;çünkü seçimleri krize çevirip kitleler özerinde etkin olma kurnazlığını, tebrik etmek gerekir ki, başarıyla sunabilmektedir.

Başbakan Erdoğan’ın Konya, Trabzon ve son olarak Rize’deki konuşmaları tamamen ideoloji ve takiye kokan konuşmalardır. Özellikle Kürt halkına yapılan zulme karşı kör ve sağır kesilmişken bir de kalkıp mazlumları ve hakkı savunmaya kalkması literatürde ne ile ifade edilir varın siz söyleyin. Şu bir gerçek ki bu tür yaklaşımlar Kürtleri incitiyor, Kürtlerin kendilerini sahipsiz görmelerine neden oluyor. Daha önce de çok yazdım Başbakan’ın tutarsız siyasi duruşunu. Bugün de ne yazık ki tekrar tekrar Başbakanımıza kendi ülkesinden bazı notlar aktaracağım. Şimdi biz de “van minıt” diyebiliriz…

                                                 VAN MİNIT…

Hakkari’de “Tek Millet, Tek Dil” naraları atıp, “Beğenmeyen gitsin” derken kaybettiği Kürt seçmenini kazanması gerektiğinin bilinciyle “TRT Şeş bi xêr be” deyip yasal düzenlemesiz apar topar bir korsan kanal açabiliyor Başbakan.İşin tuhaf tarafı, bu konuda çok hassas olduğu bilinen Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ses çıkmıyor.Zaten bölgede o dönemde birçok kamu kurumunun AKP’leştiği iddiaları dolaşıyordu, acaba TSK da Kürtlerin ancak AKP ile kontrol altına alınabileceği düşüncesiyle mi buna sessiz kalmayı yeğlemişti?

Başbakan marifetli adam, “Durmak yok, Yola Devam” edelim.Yurdum insanı içecek suya, ekmeğe; kendi kendine yetecek insanca bir yaşama ihtiyaç duyarken marifetli Başbakan, “Sen Türkiye’sin, Büyük Düşün” demişti ve Tunceli bütçesini beyaz eşyaya yatırmıştı.Öyle ya , “Sen Dersimli, boşaltılmış köylerini, bombalanmış ziyaretleri, yasaklanmış Düzgün Baba yollarını, barajlanmış kutsal Munzur’unu, pirlerini, erenlerini, devrimcilerini, direnişçilerini unut!Çek ve yat!Böyle buyurdu hükümet.(Radikal İKİ, 15.02.’09”.

Vakti zamanında Diyarbakır’a gidip, “Devlet yanlış yapmıştır.Kürt sorunu vardır, benim sorunumdur.” deyip, Ankara’ya ayak bastığının ertesi günü tek dil, tek millet naraları atmasına da şahit olmuştuk.Çünkü orda amaç bir halkın sorununa çare olma değildi, işin içinde bir sandık vardı.Yine seçimlerden önce Irak Kürdistan’ına operasyona şiddetle karışı çıkıp, seçimlerden hemen sonra tersi hareket eden de yine oydu.

12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın bedenine devlet kurşunları saplanırken kayıtsız kalan; şimdilerde çetelerle mücadelede etmekle övünürken Başbakan, Şemdinli’de bombalama olayına karışan JİTEM elemanları  halk tarafından suçüstü yakalandığı halde, birileri bunlara “İyi çocuk” derken ve bu JİTEM elemanları serbest bırakılırken gıkı çıkmayan;Davos’ta ve bugünlerde Filistinli çocukların haklarını savunurken, Diyarbakır’da polis kurşunlarıyla 6 çocuk ölürken “Kadın da olsa polis de olsa gereği yapılır” diyen; Türk İntikam Tugayı denen Ergenekon hücresi bir grup Diyarbakır’da bomba patlatıp 6 çocuğun parçaları meydana savrulurken bunu görmeyen yoksa siz değil miydiniz Başbakan? Kürt çocukları hapishanelerde eziyet çekerken, haklarında onlarca yıl istenirken nerede sizin vicdanınız?

Bugünlerde de Kürtlerin bütün barış çağrılarına sağır kesilip savaşın yeniden şiddetlenmesine neden olan yine AKP hükümeti değil midir? Operasyonların durması için sokaklara dökülen Kürt halkına ve Kürt halkının seçilmişlerine eziyet eden de AKP’dir. Buna karşı sesi soluğu çıkmayan bazı İslami kesimler ve AKP utanmalıdır. Filistinlilerinki can da Kürtlerinki patlıcan mı? Daha geçenlerde panzerin çarptığı 10 yaşındaki bir çocuk ölüyor. Nerde “insani” duyarlılığınız? Hamas seçilmiş bir parti diyorsunuz, peki BDP seçilmemiş mi? Bugün sizin Hükümetiniz döneminde Kürt halkının büyük oranlarla seçtiği belediye başkanlarına kelepçe vurulmadı mı, haklarında onlarca yıl hapis istenmiyor mu?

                                      AYNAYA BAK ERDOĞAN!

Ben yukarıda anlatılacak yüzlerce şeylerden sadece çok az bir kısmını anlatmaya çalıştım.Oysa pratik hafıza ve işler vicdan, bize daha çok şeyi anımsatabilir ve yazdırabilir.Tabi “ Durmak yok yazmaya devam”.

Başbakan Erdoğan Davos’ta son mücahit(!), fatih(!), ezilenlerin sesi(!) olduğu günlerden çok önce hatırlanacağı üzere bombalar altındaki Gazze için eşi Emine Hanım’la baya duygulu faaliyetler yürütmüştü. Başbakan meydanlarda nutuk atarken; Emine Hanım, First Lady’lerle ağlama toplantıları düzenliyordu.Oysa o aralar İsrail’de çıkan Jerusalem Post gazetesinin “Her şeyi göz önünde tutulursa Türkiye’nin insan hakları konusunda İsraillilere ders verme hakkının olduğuna ikna olmadık.Dünyada dikkatler Gazze’ye odaklanırken Türk jetleri Kuzey Irak’ı bombalıyor.” şeklindeki ifadeleri haklı olarak soruluyordu.

Bunların sorulmasının temel nedeni tabi ki de Başbakan Erdoğan’ın içinde bocaladığı çelişkilerdir.Buna benzer sorular Türkiyelilerce de soruldu;ama pek anlaşılmadı.Oysa halk Başbakan’a, meydanlarda duygu sömürüsü yapmak yerine İsrail savaş sanayisine Türkiye olarak büyük katkı sunmamızı sağlayan silah antlaşmalarını iptal et, İsrail pilotlarının Konya’da eğitim uçuşları yapmasına son ver artık diye açık mesaj veriyordu. Ki Davos krizinde olduğu gibi bu sefer de Başbakan İsrail’le silah antlaşmalarını iptal etmekten bahsetmedi. Geçenlerde CNN Türk’te 5N1K’da bir işadamı İsrail’le antlaşmalarının çoğunun AKP döneminde yapıldığından bahsediyordu.

İşte Başbakan’ın tutarsızlıklar dünyasındaki yeri bu kadar açık ve net iken Davos çıkışını birçok dış basın da Başbakan’ı gülünç ve iyi bir şovmen olarak görmüştü .Oysa Başbakan Erdoğan, çelişkisiz bir geçmiş üzerinden o çıkışı sergileseydi bu herkes tarafından samimi ve tutarlı olarak görülürdü ve kimsenin söyleyecek lafı da kalmazdı. Ama Başbakan’ın adeta “Yurtta savaş dünyada barış” şeklindeki politikasından dolayı bugün de  Kürtlerin Başbakan Erdoğan’a söyleyecek çok sözü var. Tabi Kürt halkının sesini duyacağını söylemek kolay değil. Çünkü Kürt halkının arkasında bir devlet ya da hükümet yok; ama Filistin ve Hamas şanslı ki kendilerini savunan ve kendileri için dünyayı ayağa kaldıran bir Türkiyeleri var. Ama şu bilinmelidir ki siz bu ikiyüzlülüğünüze devam ettikçe Davos’tan sonra İsrailli Tuğgeneral Avi Mizrahi gibi birçok insan “Erdoğan aynaya baksın” diyecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
14 Yorum
İbrahim Genç Arşivi