Ümit Yazıcıoğlu

Ümit Yazıcıoğlu

Barzani'nin açıklamaları

Barzani'nin açıklamaları

Dışişleri Bakanı Dr. Abdullah Gül, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile yaptığı telefon görüşmesinde, Başkan Mesud Barzani'nin 7.Nisan.2007 tarihindeki "Türkiye Kerkük'e karışırsa biz de Diyarbakır'a karışırız" sözlerini hatırlatarak Barzani'nin uyarılmasını istedi. Dolayısıyla Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Washington temsilcisi Sayın Kubat Talabani de, Washington’da düzenlenen Kerkük konulu bir konferanstan sonra, Ankara’yla, Irak’taki yerel Kürt hükümeti arasındaki gerginliğin aşılması için tarafların birbirleriyle doğrudan görüşmesi gerektiğini belirtti, çünkü problemler diyalogla çözülmelidir inancı Kürtlerde hakim.

Ayrıca
Dr. Fuad Hüseyin Başkan Mesut Barzani’nin ''Türkler, Kerkük'e karışırsa biz de Diyarbakır'a karışırız''  açıklamasını el Arabiya televizyonuna 26 Şubat 2007 tarihinde yapmış olduğunu açıkladı. Yani bu açıklama ABD’nin, 01 Mart 2007 den itibaren Türkiye ile Kürt liderler arasında “karşılıklı sessizlik” için aracılığa başladığı süreçten önce, başka bir ortamda ve başka bir tarihte yapılmış.

Öyleyse,


Başkan Mesut Barzani’nin sözünü nasıl anlamak istiyorsanız öyle anlarsınız. Fakat kendi anlamak istediğiniz gibi anlatamazsınız.  Ayrıca Kürt ve Türk ilişkilerindeki tarihi realiteyi, uluslar arası ilişkilerdeki son gelişmeleri bundan böyle yok sayamazsınız. Türkiye ve Kürt yönetiminin ABD'nin de katılımıyla yapılan görüşmeleri sürdürmesi gerektiği her iki milletin çıkarları açısından yararlı olur. Dolayısıyla problemlerin çözüm, için kalıcı çözümler bulmak tarafların çıkarına. Ayrıca tek taraflı eylemlere başvurmaktansa Kürt sorununun müşterek bir yolla, karşılıklı iyi ilişkiler ve istişare içinde çözümüne taraflar odaklanmalıdır.  Türkiye'nin de sınır ötesi operasyonlara başvurmaması halklarımızın kardeşliği için zaruridir. Geçmişten gelen ve sürmekte olan yanlışı, olumsuzluğu düzeltme ve iyiye, olumluya dönüştürme çağrısında hepimizin bulunması gerekir, çünkü savaş, işgal ve akınlarla Kürt sorunu çözülemez. Kerkük’ünde coğrafyadaki ve tarih deki yeri bellidir.

Federal Kürdistan Yönetimi'nin Türkiye politikasına gelince.

Bilindiği gibi Federal Kürdistan Yönetimi şu anda Amerika’nın da desteği sayesinde Irak’ta etkili bir hakimiyet oluşturdu. Güçlü bir pozisyonda ve
fiilen bağımsızdır.  Bu yıl sonunda düzenlenecek referandumda, Kerkük’ün idaresinin Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne geçmesi durumunda, Kürtlerin bölgenin yerel kaynaklarına tek yanlı sahiplenmeyeceği  bilinen bir gerçek.

Federal Kürdistan Yönetimi'nin Türkiye politikası da Türkiye’yle ve  komşu devletlerle iyi ilişkiler kurmaktan ibaret. Ayrıca Federal Kürdistan Yönetimi Türkiye’ye  stratejik bir komşu olarak çok değer veriyor.  Dolayısıyla Kürtler Türklere karşı saldırgan bir ilişki ya da müdahaleci bir tutum izlememektedirler. "Kürdistan devletinin 10-15 yıl içerisinde kurulabileceğinin" tüm Kürtlerin lideri olarak kabul edilen Başkan Mesut Barzani tarafından söylenmesi,  halklar Hukuku incelendiğinde rahat anlaşılabilir bir cümle, çünkü  Halklar Hukukunda Kürtlerin de her ulus gibi bir devlet kurma hakları var.  Türkiye ise komşu Irak’ta ortaya çıkan bu gerçeği bir türlü kabullenemiyor.

Acaba Niçin?

Bu sorunun yanıtını ise tarafsız olan tarih belirleyecek.

Aslında,

Irak’taki Kürtlerin, Körfez Savaşından sonra kuzeyde oluşturulan uçuş yasağı bölgesi sayesinde güçlü bir konuma geldiğini ve onların devletleştiğini uluslar arası ilişkiler ela alındığında kabullenmek gerekir.

Bilindiği gibi
Irak'ta bir Kürt devletinin oluşumu 1990'ların başından beri yaşanıyor. Dolayısıyla Kuzey Irak’ta büyük ekonomik yatırımları bulunan Türkiye’nin Irak Kürdista  nın da kurulması mümkün olan bağımsız bir Kürt devletini potansiyel müttefik olarak görmesi Türkiye’nin iç ve dış güvenliği acısından  zaruridir, kanaatindeyim.

Zaten tarafsız Etnolog ve Tarihçilere göre, „Kürtler, Mezopotamya’nın yerlilerinden oluşan Zagros dağlarından, Toros dağlarına kadar uzanan coğrafyada yaşayan 25-40 milyon kişiden oluşan etnik gruba mensup ve Hint-Avrupa dili konuşan halklardan biri olarak tanımlamaktadırlar. Yaşadıkları coğrafyanın adı 12. yüzyıldan beri Kürdistan diye adlandırılmıştır, halende birçok devlet tarafından Kürdistan adı bölgesel olarak kullanılmaktadır. Tarihi kaynaklar Kürtlerin tarihini 5000 yıl geriye götürmektedir”. Bu gerçeği inkar etmek çağımızda artık mümkün değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
Ümit Yazıcıoğlu Arşivi