İrfan Sarı

İrfan Sarı

Ateş serbest!

Ateş serbest!

Bir ülke düşünün ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel olarak kendi halkına fırsat eşitliği yaratamamış ve bundan kaynaklı uçurumları görmezden geliyor.

 

En üstekiler ve en alttakiler

 

Bu uçurumun dengesizliğini yaratan yine bu ülkenin yöneticileri ve bunun içinde hatırı sayılır bir oran da askerin kendini kışlada değil kışla dışında var etmesidir.

 

Şu an dünya ekonomi otoritelerinin “Türkiye ekonomisi hasta” demeleri ile mevcut hükümetin “iyi yoldayız” demeleri arasında sıkışmış bir Türkiye halkları gerçeği çerçevesindeyiz.

 

Düne kadar işletmelerinde 500-1000 kişi istihdam eden firmaların dibe vurmaları, resmen dilenci pozisyonuna düşmeleri kimsenin umurunda değil. Türkiye"de sayısı 2 milyona ulaşan kredi kartı mağdurunun sayısındaki artışın önüne geçememek bir hükümetin beceriksizliği değil, o hükümetin halkına kastinden kaynaklanıyor.

 

Yasal düzenlemelerini yapamamış, emrindeki bürokrasiye yetememiş bir hükümet olamaz her halde. Anlaşılan hükümet halkına karşı ordunun taktiğini uyguluyor. Kafası kızdığı zaman darbe açıklamaları yapan, üslubunu kaşlarının arasına sıkıştırdığı buruşuklarla dengeyi koyan ordu gibi, hükümette elden ayaktan düşürdüğü ekonomiyi elinde kızgın maşa olarak tutuyor.

 

“Ben bu işi yapamıyorum, başkasına da yaptırmam” demek gibi bir şey.

 

Bir kesim çoluk çocuğuna bakamazken, bir kesim dolarları gelinlerin ve sünnetlik çocuklarının başından alaşağı ediyor. Çırağan Sarayı"nda düğün merasimleri, lüks takıntılar, aşklar, meşkler…

 

Devletin vatandaşı olan bu dolar babaları devletinin parasını bile kullanmaktan uzaklaşmış.

 

Öte yandan okula kayıt edeceği çocuğunun okul kayıt parasını bulamayıp babalığından utanan bir başka vatandaş modeli.

 

Bu gerçekliğin arasında sürü hesabı sürülen vatandaşların hak taleplerine de “terörizm”, “ayrılıkçı”, “bölücü”, “”hain” sıfatlarını vuran/vurduran devletinin gazetecileri.

 

Böylesi hadiselerin bin misli büyüğü ise Doğu"da ve sınır boylarında oluyor. “Ben Kürdüm” diyerek hain olan ve mahkemede yargılanan ne çok insan var, tahmin etmek bile zor.

 

“Hain”, “terörist” yaftasını kondurarak bölgeyi ekonomik ambargolara tabi tutan bir sisteme karşı yaşamak için çaba üstü bir gayret lazım.

 

Bu çaba üstü gayretlerden bir tanesi de hayatının kumarını oynamaktır. Yani kaçağa gitmektir. Bin yıllardır bura insanına hayat veren ve hayatını alan bu uygulamanın şu sıralar düşmanca tutumuna şahit oluyoruz.

 

Sınır boyunda İran askerleri tarafından ateş edilerek vurulan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı onlarca insan, vurulduklarıyla kalıyorlar.

 

Kendi ülkesinde itilen-kakılan vatandaş, başka ülke tarafından hayda hayda vurulur.

 

Bırakın bunu, kendi vatandaşının ölümü karşısında sevinmiş gibi bir tutum içindeki sistem mekanizması bir tek tepki vermiyor.

 

Halden garip olan o ki; “vur” emri Yunanistan"da olsa bir savaş sebebidir.

 

Kendi tavuğuna kışş dense ültimatomlar veren asker, ortada yok.

 

Gidip savaşın demiyoruz!

 

Bu insanların ölümlerine karşı bir insani tepki verin sadece.

 

Ölümlerini durdurun.

 

“Ateş serbest” gaddarlığı ile ölen öldürülen bura insanıdır. Ekmeğin ve eşit yaşamanın şartlarını hayatıyla kurmaya çalışanlardır.

 

Kaç insan daha hayatını kaybeder bilinmez ama, bir gerçek var ki; bu topraklar kurşun yarasına ve ölümüne doydu.

 

Doyumsuzlara duyurulur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
21 Yorum
İrfan Sarı Arşivi