M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Ankara'da siyaset

Ankara'da siyaset

Sevgili dostum, sivil toplum aktivisti, stratejisti, eski MAZLUMDER Genel Başkanı Ayhan Bilgen Ankara’yı ikinci mekan seçtiğim son bir yıl içinde; 1970 – 1980 ve 1990’lı yıllarda iç içe yaşadığım; son 12 yılda uzak kaldığım Ankara siyasetine ısıtmak için elinden gelen katkıyı sunuyor. Doğrusu bu yakınlığı ve rehberine ne kadar teşekkür etsem azdır.

Bilgen geçen hafta 2 etkinliğe davet etti. Birincisi “Sivil Siyaset Platformu” adı altında yapılan toplantı. Gidip gitmemekte mütereddittim. Attığı mailde toplantı yerinin Swissotel olduğunu görünce artık gitmek farz olmuştu. Çünkü otelin Genel Müdürü Emrullah Akçakoca 20 yıllık dostum, kardeşim, dünya tatlısı sevip, saydığım bir isimdi. Altı ayı gibi bir süredir görüşmemiştik. Bir taşla iki kuş diyerek toplantıdan bir saat önce otele gittim.

Değerli dostum Emrullah Bey ile hasret giderirken toplantının başladığı salona en son giden ben oldum. Koca salonu kaplayan dikdörtgen masanın tek boş sandalyesinde Diyarbakır eski CHP Milletvekili Mesut Değer ile Avukat Salih Efe’nin arasında yer buldum. Yüzü aşkın katılımcının bulunduğu toplantı Abdulbaki Beyin konuşması ile açıldı.

Sivil – Siyaset Platformunda renkli isimler vardı. Platformun birinci konuşmacısı Abdulbaki Erdoğmuş, eski  müftü ve ANAP Genel Başkan Yardımcısı; Ertuğrul Yalçınbayır, eski REFAH, ANAP Milletvekili, AKP kurucusu ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Başbakanlığında Başbakan Yardımcısı da 2. konuşmacıydı.

Platformda ayrıca 5 dönem Bitlis Milletvekilliği yapan ve AKP’nin eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Zeki Ergezen. Benim tanıdığım ve yukarıda ifade ettiğim gibi eski CHP Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer, onun yanında eski Fazilet, Refah Milletvekili Haşim Haşimi vb. 25-30’a yakın eski ANAP, CHP, DYP ve AKP Milletvekilleri; siyasetçiler, hukukçu, eski Oda ve Sivil Toplum Örgütleri Başkanları, emekli bürokratlar, iş adamlarından oluşan seçkin ve nezih insanların katıldığı bir siyaset platform oluşmuştu.

Buraya kadar işin reklamını, katılımcılardan bazılarını ve ortamı yansıtmaya çalıştım. Platformun içeriği, amacı ve sonucunu izah edecek olursam ne yazacağımı bilemiyorum. Niye diyecekseniz toplantıda söz alıp ifade ettiğim gibi bu toplantıdan bir başlık çıkaramadım. Neden diyecekseniz izah edeyim:

Mesleğimin ilkeleri 5N 1K penceresinden baktığımda Ne, Niçin (Neden), Ne zaman, Nerede, Nasıl ve Kim  sorularına karşılık arayınca amaç, strateji, proje ve de sonuç açısından bir yere oturtamadığım bir paneldi. Zaten eski Milletvekili Haşim Haşimi’ye “ne anladınız?” soruma “bir şey anlamadım” cevabı her şeyi yeterince izah ediyordu.

Düzenleyiciler ve katılımcılar beni yanlış anlamasın. Gazetecilik ve yazarlık anlayışım düşündüklerimi bütün şeffaflığı ile dile getirmektir. Nitekim değerli hocam Abdulbaki Erdoğmuş açılış konuşmasında “açıklık, şeffaflık ve çok seslilik” vurgusu yapınca toplantı ile ilgili ilkelerimle örtüşen açıklık ve şeffaflığı gözeterek yazımı yazayım dedim.

Seviyeli, güzel bir toplantıydı. Gerilim siyasetinin partilerin kavgasının ötesine geçerek toplumsal gerilime; partiler arası husumetin, toplumsal husumete dönüştüğü endişesi platformun başlık bulacak çıkışıydı.Teşhis güzel, ancak çözüm, öneri konularında strateji ve proje yoktu. Sorumluluk dile getirildi ama çareler açıklanmadı. AKP karşısında meclisteki muhalefetin saplandığı çıkmaza sanki sivil siyaset platformu da aynı kulvarda yol alıyordu.

Tamam, 90 yıllık TC, 10 yıllık AKP iktidarının yanlışlarını düzeltmeyi, ideolojik ve politik hırsların ön plana çıkartılmasını kimse beklemiyordu. Ancak yıllarca gazetecilik yaptığım Konya’da basın mensuplarını gerilimli bir dil kullanmadan tatlı çıkış ve esprileri ile bize manşet çıkartan rahmetli Erbakan hocanın bir çoğu öğrencisi olduğu için garipsedim.

Sorumluluk duygusu içinde görülen yanlış gidişi ortak payda potası içinde tartışmak için bir araya gelmemişler miydi? Üstü örtülü değil, ilke olarak ifade edilen açıklık, şeffaflık, çok seslilik duyarlılığı ile konuşulmasını, tartışılmasını bekliyordum doğrusu.

Bunun için bir araya geldikleri ifade edilmişti. Ama olmadı. Tartışılacak çok önemli konular dile bile getirilmedi. 2,5 saatlik süre içinde somut olarak bir tek yanımda oturan eski CHP Milletvekili Mesut Değer bugün resmen olmasa da fiilen Güneydoğu’da bir OHAL olduğunu ve “Kürd” kelimesini 150 dakikada bir seferden başka dile getiren olmadı. Ben de toplantıdan sonra bazı arkadaşlardan görüş almak zorunda kaldım.

Sivil – Siyaset Ankara Platformunda varılan ilk sonuç için yorumlar şöyle;

1968 – 1969 Diyarbakır Öğretmen Okulu mezunu arkadaşlar son 25 yıldır senede bir değişik şehirlerde 2-3 günlüğüne bir araya geliyoruz. Her toplantımızda 70 ile 120 arasında katılım ile gerçekleşiyor. Uzun süre uzak kalan eski siyasiler ve dostların bir araya gelmesi için bu platform düzenlendiyse ben ve benim gibilerin katılması doğru değildi. Kısmen böyle bir hasret giderme arzu olabilir, ama öylesi toplantıların amacı olamaz diyorum.

İkincisi konuşmacıların 2-3 ü hariç söylemek istediklerini Abdulbaki Bey’in açılış konuşmasındaki açıklık ve şeffaflık ilkeleri içinde dile getirmediler. Kapalı cümleler kurarak sıkıntı yaratmak istemeyen bir ruh hali içindeydiler. Sayın Başbakan Erdoğan’ın yeni seçim dönemlerinde ihtimal, belki “gel” diyebilir beklentisi olanların temkinli konuştukları iddia edildi ki; bence oraya gelmeleri başlı başına risk olduğu için bu söylem bana çok da anlamlı gelmedi. Yine de insanoğlunun beklenti ve hedefini kimse tayin edemez.

Üçüncü görüş, AKP ve diğer partilere küskün Milletvekilleri, siyasiler, bürokrat ve iş alemi iktidara karşı azımsanmayacak bir muhalefet boşluğu görmekte; bu boşluğu doldurmak için nabız yoklamakta, uygun anda siyasal bir hareket olarak sahneye çıkacakları yorumuydu.

Bir başka görüş ki bana mantıklı gelen buydu. Platform ilk toplantısında katılımcılar ile sıcak temas sağlamak, platforma bakış açısı, görüş, düşünce ve tavırları ölçmek, sonraki toplantılarda gerek görülürse proje ve stratejileri ortaya koyacakları şeklinde ifade edildi.

Dilerim son sav doğrusu olsun. Zira ülkenin iç ve dış siyasetinde, Kürdler ve komşular ile çok önemli hayati sorunlar yaşıyoruz. Ayrıca militarist vesayet bitirilmişken, sivil vesayet ve “tek” adama doğru gidiş endişelerinin baş gösterdiği günümüzde bir değil birçok platform ile sorunlara diyalog ve ortak paydada şiddetten uzak siyasi çareler üretilmek doğru bir yol olur. Bu açıdan platformu önemsediğimi ifade edeyim.

Bekleyip görelim, bakalım önümüzdeki 2. toplantı yapılacak mı; yapılacaksa neler olacak? Yorumlarımdan sonra 2. toplantı yapılır ve Ankara’da isem ve de davet ederlersem platforma katkı sunmak ve de neticeyi siz okuyucularıma paylaşmayı görev bileceğim.

DEVLETİN RESMİ İDEOLOJİSİ

İkinci toplantı da “Devletin Resmi İdeolojisi” başlıklı sunumdu. Sıhhiye’de Sayın Ayhan Bilgen moderatorlüğünde Batman’lı hemşerim Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilim Fakültesi Psikoloji Bölümü Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yar. Doç. Dr. Bilal Sambur harika bir sunum yaptı.

Hocamın bir değil yüz başlık çıkan araştırmacı tez gibi sunumunu bu makalenin sonunda iki paragraf ile geçiştirmeye gönlüm razı olmadığı için bir başka uygun günümde detaylı siz okuyucularımla paylaşmak istiyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi