M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Anayasa değişikliği ve halk

Anayasa değişikliği ve halk

Anayasa değişikliği konusunda CHP ve MHP gibi siyasi partiler ve Yüksek Yargı bürokrasisi saflarını netleştirdi. Bırakın bir subay, sıradan vatandaşın bile hak aramasını istemiyorlar. Çünkü “bürokratik” ya da “ askeri vesayet” kalkar ise varlık nedenlerinin kalmayacağını biliyorlar. Yargıyı ele geçiriyorlar diyenler aslında ne dediklerini biliyorlar.

Cepheler belirlendi. Demokrasi karşıtı ve demokrasi yandaşı. Gün değişimden yana ya da statükodan yana olanların günüdür. Bu yüzden konunun asıl muhatabı halk ve Sivil Toplum Kuruluşları seslerini çıkartarak görüşlerini açıkça dile getirmelerinin zamanıdır.

Halk adına devleti, ülkeyi ve milleti yönetmekle görevlendirilen yasama, yürütme yani siyaset ve Yargı erkinin görüşlerini demokrasi adına analiz etmek, konunun gerçek sahibi ve muhatabı olan halk ve STK’ları tavırlarını koymak zorundalar.

Özellikle 1960 ihtilalinden beri Yargı bürokrasisini siyasallaştıran bu sisteme devam mı, tamam mı demesi gereken milyonlar yasal çerçevede kalarak tepkiler vermelidir.
12 Eylül dikta rejimi anayasanın değişmesini istiyor muyuz, istemiyor muyuz?  Sivil demokrasi gelsin mi, gelmesin mi? Demokrasiden korkan bürokratlar, 367 ayıbı ve “bu devlet bizden sorulur” diyen askerler sultası devam etsin mi etmesin mi? Cesur savcının ipini emirle çeken, takrir-i sükûn vesayetli sivil yargı sistemi sürsün mü, sürmesin mi?
Bahri Zengin “Türkiye’yi yüz kişiyi bulmayan insanlar yönetiyor. Kim bunlar? MGK, HSYK, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, YÖK ve YAŞ” bu sistem devam etsin mi etmesin mi? 8 yıldır hükümet ne yapmaya kalkıştıysa “Cumhuriyetin temel nitelikleri” diye “biçimden” değil, “esastan” müdahale eden çarpıklık devam etsin mi, etmesin mi?

Milyonların ciğerine temiz hava girmesi için zindan duvarlarında bir demokrasi deliği açılsın mı, açılmasın mı? “iyi çocuklar” söylemi yargı, yürütme ve yasama üzerine koyduğu ipotek devam etsin mi etmesin mi? Asker, yargı ve devlet bürokrasinin oligarşik yapısı ve CHP’nin muhalefetteki iktidarı devam etsin mi, etmesin mi? Reform adımları ile anayasa mı değiştirilsin? STK ve Halk artık karar vermelidir.

Yüksek yargının iddia ettiği gibi değişiklik devletin çatısını ve temelini çökertecek mi; yoksa bu değişiklik çatıyı ve temeli onaracak mı? Halk ve STK statükocuların canına ot tıkayan Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç. Dr. Osman Canın şu görüşlerine kulak vermeli:
“Bu anayasa darbe anayasası, yasaları darbe olan bir sistemdir. Darbe koşullarını kaldırmaya yönelik atılan her adım demokrasiyi besleyeceğinden desteklemek lazım. Türkiye’de yargı ideolojik bir silah olarak örgütlenmiş. Özgürlükleri değil, başka şeyleri korumaya amaçlanmış. İlk defa darbe mantığı ve darbe hukukunun yapısal unsurlarına dokunuluyor. Gürültü de bu yüzden çıkıyor. Anayasayı ortadan kaldıran, siyasi partileri kapattıran, militarist bir yapı inşa eden totaliter bir yapıyı güler yüzle maskeleyen parlamento değil bürokrasidir, yargıdır, ordudur.”

Bu görüşlere göre 12 Eylül darbe ürünü anayasa kalsın mı? Yoksa değiştirilip eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir anayasa mı yapılsın? Halk ve STK, AKP ve BDP’yi tek başına bırakmadan yasal yöntemler ile tam da bu günlerde tavrını ortaya kıymalıdır.
Değişiklikler yüksek yargı bürokrasisinin oligarşik konumuna son verecek. Siz halk ve STK’ları olarak buna evet mi, hayır mı diyorsunuz? Tavrınızı ortaya koymalısınız.
Yüksek Yargı ve bazı siyasilerin koyacakları ciddi engellere karşı tavrınızı ortaya koymalısınız. Bir taraf kaybedecek ama bu sefer kaybeden demokrat ve demokrasi olmamalı.

Unutmayınız ki 1982 Anayasası yargıya siyasal görev yükleyen; HSYK’yı ve Anayasa Mahkemesini de oligarşik bir yapı olarak düzenlediği için 30 yıldır ülkeyi onlar yönetti.
27 Mayıstan bugüne miras kalan bu baskıcı zihniyet devam etsin mi, etmesin mi?
CHP+MHP+asker+yüksek yargı+anayasa mahkemesi; “iyi çocuklar” gibi yargıya açık müdahale yöntemi devam etsin mi, etmesin mi?

İradenizi budayan, siyaseti gerileten, askeri iktidar yapan bir yargı ve demokrasi mi; yoksa hakkın, haklının yanında olan bir adalet ve demokrasi mi istiyorsunuz? O zaman siz de elinizi taşın altına koyun.

Askerin muhtırası ve 80 yıllık vesayette direten CHP’nin tavrına daha ne kadar sessiz kalacaksınız? Karar verin; demokrasi gelsin mi, gelmesin mi? Cumhuriyet tarihinde çok ciddi bir adım atılıyor. Katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz? İlk kez darbe mantığı ve darbe hukukuna dokunulacak, zaten onun için yüksek yargı ve CHP kıyamet kopartıyor.
Unutmayın 367 garabetini bu ülkeye yaşatan, Eğitim-Sen’i kapattıran, Hrant Dink’i ölüme yollayan, 17 bin 500 faili meçhule göz yuman, Kürtleri öldürmek meşrudur diyen Kürt meselesini bu boyutlara taşıyan hep bu Anayasa ve hukuk olmuştur.

Hükümetin getirdiği değişikliklere varsa itirazınızı yapın. Ama yetersiz olsa bile statüko duvarlarını yıkmak için anayasa değişik paketi için tavrınızı ortaya koyun. 30 yıldır yürürlükte olan ve halkın iradesini yok sayan 1982 anayasası değişsin mi, değişmesin mi? Yüksek sesle ve korkmadan kararınızı verin. Çünkü bu saatten sonra korkunun ecele faydası yoktur. 1960, 1971, 1980 ve 28 Şubatları bir daha yaşamamak için iradenizi ortaya koyun.

Öyle bir tavır sergilemeli, sesiniz o kadar güç çıkmalı ki; daha değişiklik paketi ortada olmadan CHP, Yüksek Yargı’nın “Anayasa’ya aykırıdır” söylemleri ve Anayasa Mahkemesi üyelerini yönlendirme niyetini boşa çıkarmalısınız.

Başbakan da samimi olmalı; ne dedi? “İnsan önce kendi ana diline hâkim olmalı” çok doğru bir söz. Ama Başbakan Almanya’daki Türkler için bunu isterken, tam da demokratik açılım ve anayasa söz konusu iken kendi Kürdü’nü unutması doğru bir yaklaşım değil.
Şu bir gerçekte; AKP’nin yumuşak karnı ulusalcı ve milliyetçi Milletvekilleri var. Nitekim seçim yaklaştıkça gerçek yüzlerini gösterecekler. Bence AKP bunu hesaba kattığı için BDP’nin makul ve gerçekçi tekliflerine mesafeli davranıyor. 

Başbakan bir taslak hazırlamış, ama eksik, ama fazla. Eksiği gidermek için Başbakan uyarılmalı ama paketi reddetmek için bahane aranmamalı. Bu taslağın attığı büyük adım göz ardı edilmemeli, bu girişim engellenmemeli. Sanırım BDP de bunları yapıyor.
BDP önerileriyle AKP’nin hazırladığı paketi zenginleştirerek destek vermeli. Seçim barajı, hazine yardımının adil dağıtılması, seçim harcamalarının denetimi, Kürt sorunun, dili ve eğitiminin önündeki engellerin kaldırılması vb. konularda katkı sunabilir. AKP de BDP’nin bazı önerilerini dikkate almalıdır. Varsın CHP, MHP ve yüksek yargı aynı cephede saf tutsunlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi