Özgür Amed

Özgür Amed

Allah'ını seversen neden?

Allah'ını seversen neden?

Neden?

Çünkü en iyi biz biliriz. Çok iyi biliriz. Çünkü biz her şeyi biliriz. Pardon soru neydi? Ne neden?

Gerçekten neden? Ne yaptı da sana ona bu kötülüğü yaptın sayın başbakan?

İyi bakın! Bizim dönemimizde iyilik oranında yüzde iki yüz artış var. Kötülüğü def ettik. Hades’lere kafa tuttuk. Kötülük bizim işimiz olmadı. İyi düşündük, tasarladık, planladık, nişan aldık, vurduk. Yani vurduk derken gözünden vurma anlamında. Gözünden derken gaz falan değil, turnayı gözünden. Pardon soru neydi? Kime ne kötülük yapmışız? Bu nasıl karalama kampanyasıdır şahsıma. Tazminat açacağım. Yargıda benim de denetimimde olan arkadaşlar var. Unutmayın!

Sakin olun Tayyip Bey! Neden yani? Galip Ensarioğlu’nu Amed’e neden aday yaptınız? Ne yaptı size de bu kötülüğü yaptınız ona?

(Başını öne eğip kara kara düşündükten sonra) Hak etmişti. Çok yoruldu. Bölgeyi çok iyi tanıyor. Ben kırk yıllık ihaleceyim, onun kadar bu işe hakim birini görmedim. Çok çalışkandır. Seçim projelerinden biri de zaten güzel kentiniz Diyarbakır’ı ihaleye çıkarmak. Bana detaylarını gösterdi. Bölge bölge tüm ihaleci dalavereciler belirlenmiş. Sorun çıkmaması için silahlı bir denetleme komisyonu da kurulmuş. Emniyette Toma ile yardım takviyesinde bulunacak. Silahlı denetleme komisyonu çok demokratik olacak. Sadece keleş ve on dörtlük tabanca kullanılacak. Bu işin ihalesini de Cuma İçten’e verdik… Bizim Cuma sahiden çok içten. Hem içte hem dışta çok iyi silah tüccarlığı yaptı. Karnesi başarılarla dolu… Çarşamba pazarında satılan hormonlu domates gibi mübarek. Çok severim…

Ayrıca Galip tam aradığım Kürt tipi. Hem kökeni de uygun. En zor dönemde DYP il başkanlığı yapmış her şeye gözünü yummuş. Bak Roboski’ye nasıl Dobroski dedi meclis kürsüsünde. Yani bunlar önemli tecrübeler. Bunları da göz önüne alarak seçtik onu.

Peki, neden Cuma’yı aday yapmadın? Neden? Neydi suçu?

Dürüst olalım birbirimize. Bir suçu yok Cuma’nın. Talihsiz sadece. D.Bakır’da bina yöneticisi bile olamayacak halde iken biz onu MV yapıp meclise soktuk. Cuma karaciğer patlaması yaşayan, pankreası vicdansız biridir. Geçenlerde Meclis genel kurulundaki tartışmalar sırasında CHP’li bir vekile “Diyarbakır’a girebilmeniz için abdest almanız lazım” dedi. Yani kendisi alenen Kürtlere hakaret ederken sanki çift çekirdek, i5 işlemci böbreği ile hatım download ediyordu. AKP borsasında görücüye çıkıp kendini inkar edip haramzade olurken sanki abdestli idi. İşte bu özelliklerinden dolayı Cuma da tam aradığımız Kürt kökenli. Ama adaylık için uygun değil. Yeterli değil. Ekranlara çok çıkamadı. Çok övemedi beni. Karnesi bu manada zayıf. AB’nin yolu Diyarbakır’dan, vekilliğin yolu da benden geçer.

Merakımı bağışla. Oya Eronat istedi mi bir adaylık falan?

İstemez olur mu! Başımın etini yedi. Ben ona bir çare buldum. Otuz tane koltuk siparişi verdim. Hem de kendi cebimden ha! Vallahi Emine Hanım’a bu ay para veremedim. Ekonomimiz alt üst oldu. Dış borçlanmaya gideceğiz mecburi. Davutoğlu’ndan borç istedim. Onda da yokmuş, El Nusra’ya bağışlamış maaşını. Neyse… İşte o koltuklardan her birini aybaşı evine kargo ile yolluyorum. Her boş koltuğu gördüğünde kalp spazmı geçirip kendini kaybediyor. Unutuyor adaylık işini. Çocuklar gibi şen oluyor. Böyle idare edeceğiz genel seçimlere kadar.

Evren boşluğunda Nebula’dan kopup amaçsızca yol alan toz bulutundaki taneciği bile aday gösterseydin belki şansı olurdu. Ama sen Galip’i Amed’e şey ettin. Projelerini de biliyoruz! Peki onu dezgeye getirişini hiç fark etmedi mi? Demedi mi sen bana nasıl bu kazığı atıyorsun? Daha önce aranızda kötü bişi geçmedi değil mi?

Aslına bakarsan bir mesele var. Ben Bingöl’de sahnede konuşma yapıyordum. Bir ara kendimi kaybetmiş ve Bingöl halkına “Diyarbakır ses ver! Ses ver Diyarbakır” demiştim yanlışlıkla. İşte sonradan kayıtları izledim. Galip kıs kıs gülüyor bana. Bilinçaltıma yerleşmiş demek. Madem bana gülüyorsun buyur sana da gülsünler. Bak bakalım nasılmış diye bir ders vermek istedim. Kimse bilmesin ama bunu. Sakın yazma… Sadece yakın çevrem biliyor.

Bir de yasaklanan Cegerxwîn adı içi “Bu iç barışa zarar verir” demişti bir ara.Çıkmasını dahi bilmediği surlarda güneş çarpmıştı sanırım.  He yani barışın kendisi tamam, hele ki dış barış tamam. Bi tek iç barış kaldı demi? İç barış ne la… Anladım ki bu adamın hayatı preze. Ne yapsam çakmaz! Çünkü kendini kaybetmiş durumda. Hiçbir şey bilmiyor. Tüm bunlardan ötürü onu attım Amed halkının önüne. Canını okumaları dileği ile… Helal û xoş olsun.

Teşekkür ederiz. Öyle yapacağız zaten. Cevapların için teşekkür ederim. Öptüm, kib. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
Özgür Amed Arşivi