M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

AKP’yi neden anlamıyoruz?

AKP’yi neden anlamıyoruz?

 

AKP sevenler kulübü, ya da yandaş medyanın sağ, hatta hızlı bazı solcu kalemlerin bizleri sorguladıkları tek şey “Erdoğan” ve “AKP’yi” niye anlamadığımızdır.

Onlara göre: “Devleti değiştirirken devletle kavga edilmez; tabanı, dinci, milliyetçi  ve muhafazakar oyları ürkütmeden yol alıyorlar, hoş görün” diyorlar.

Tabii ki körü körüne AKP’yi anlamama gibi katı bir tutumumuz yok. Mesela Kürdleri Beyaz Toroslar ile avlayarak enselerinden faili meçhul cinayet işleyen katiller artık yok. Yok ama sesini çıkaran 10 bin siyasi Kürdü içeri tıkan ve de “hak” için başlattığı açlık grevini görmemezlikten öte ölümle alay eden ceberut bir yönetim var.

İcraatlarıyla olduğu kadar söylemleriyle de ayrıştıran, duvarları ören Başbakan ve AKP’yi anlamamızın neresine “idam”; açlık grevleri için “blöf, şantaj şov”; milletvekilleri açlık grevine “çok yemişler diyet yapıyorlar” sözlerini koyacaksınız? “Tek Adamlık” için gözü bir şey görmeyen liderlerine ses çıkarmayan AKP’nin yöneticilerine ne diyeceksiniz?

Demir Oral köşesinde yazmıştı: “ 8 yaşındaki kız çocuğu TV haberlerinde izlediği ‘açlık grevleri’ için babasına sorduğu soruya tatmin edici cevap almayınca sessizce Google giriyor. Biraz sonra yine babasının karşısına dikilen kız çocuğu “’baba ama onlar insanmış! Neden hiç ‘insan’ demiyorlar” diye tekrar aynı soruyu yeniliyor.

Baba küçük kıza ne dedi bilmiyorum amma ben olsaydım afallardım. 8 yaşındaki kıza “bu salonda insan yok” u mu anlatırdım. Ölümlerine ramak kalan (dilerim bu yazı çıktığında bir kayıp olmadan mesele çözülür. ) açlık grevine gidenler için Başbakan’ın “blöf, şantaj, şov” unu mu izah ederdim. Yoksa küçük kızın o yaşta algılamada zorlanacağı 200 yıldır Kürd denilen bir halka yapılan mezalimi mi; ya da 21. yüzyılda ana dilde sorgulama ve eğitime konan yasağı mı anlatırdım bilemiyorum.

Sekiz yaşındaki kızın sorusu anlayacağınız yönetenlerin şizofreni halimi anlatıyor.

8 yaşındaki çocuğun bile “baba bunlar insan” dediği Kürdleri başta Devlet, uzantıları CHP, MHP; iktidar olan Erdoğan ve AKP’nin tutumuna nasıl bir anlayışla bakabiliriz? Kürdlerin onlar gibi insan oldukları anlamadıkça, bizlerin AKP’yi anlamamızı beklemeyin.

Başbakan’ın tavrını ve söylemlerini seçim öncesi kamuoyu yoklaması, tabana yönelik mesaj olarak sunanlar doğru söylemiyor, doğru yazmıyorlar. Erdoğan’ın ağzından çıkanlar beyninden, yüreğinden gelenlerdir. Başbakan’ın kişisel tercihidir, 8 yıl takkiye yapmıştır.

Nitekim bunu gören ve açığa çıkaran Ahmet Altan gibi yazarlara gözdağı vermek için Şemdin Sakık’kı piyasaya kim sürebilir? Kimse bunu karmaşık bir süre olarak yansıtmasın.

Yandaş medyanın söylemleri kocaman bir yalan, kocaman bir aldatmaca. Zira 2011 yılına kadar Erdoğan’ın kalfalık ve çıraklıkta yaptıkları ve bir çoğumuzun takdirini topladığı icraatlarına ses çıkarmayan; kuzu kuzu sindiren TSK, Devlet ve taban neden “ustalık” ve “yüzde 50” oy gücüne erişen Erdoğan ve hükümete zorluk çıkarsın ki?

Böyle bir Başbakan ve hükümet neden demokratikleşme ve meseleleri çözmekten uzaklaşsın? Neden “çok iyi şeyler olacak” öngörüsünden yıkıcı, itici, bölücü, kavgacı, savaşı, ölümleri kutsayan AKP karşımıza çıkınca eleştirip “anlamıyoruz” deyince anlaşılmıyoruz?

Açlık grevine gidenlere 66. günde diyet yapıyor diyenleri nasıl anlayabiliriz ki? Geleceğimiz için zifiri bir karanlık hazırlayan ve onları destekleyen kalemşorları anlamamız mı lazım? “Bahtsız Bedevi ile Kutup Ayısı” polemiğine girişenler siyası sorun u nasıl çözer?

AB sürecinde bazı ilerlemeler; askeri vesayette gelinen nokta; Ergenekon davası; küçücük adımlar; duble yollar ve ekonomideki performans için yiğidi öldür hakkını ver dedik mi? Dedik.

Peki ya iç siyaset? Ya demokrasi? Ya Kürd meselesi.

Son iki yıldır reform yerine “tek” kişinin bireysel ikbali için ülke kardeş kanının en kanlı dönemecine giriyorsa; 2 günde 64 genç ölüyorsa; bütün komşular ile sıfır sorun kanlı bıçaklı hal alıyorsa AKP’yi anlamamızı nasıl bekleyebilirsiniz?

AKP, ilke ve ülke çıkarı yerine “tek adam” siyaseti için politik yol alıyorsa gerçek yüzünü göstermiştir. Demek her şey köprüden geçene kadarmış! Demirel’in partisi, Ecevit’in partisi, Özal’ın partisi gibi Erdoğan’ın “şef”liği ile AKP Erdoğan’ın partisi oldu.

Başbakan Erdoğan 2 yıldır yumuşak üslup yerine toplumu geren ve kutuplaştıran bir söylem ve tavır sergiliyor. Her konuşmasında; her söyleminde muhalefet ve medya için çok ağır sözler sarf ediyor. Örneğin “idam” için Çin ve Rusya’yı örnek göstererek kime mesaj veriyor? Yüzümüzü nereye çevirmek istiyor? MHP oyların göz kırpmak; siyaset ve koltuk için söylemlerinin yarattığı kırılma, Kürdleri tasfiye ederek ülkeye hakim olabilir mi?

"Tek” adamlığını tescil ettirmek; gönlünden geçen “başkanlık” için her şeyi göze alan; o olmazsa “yarı” o da olmazsa “partili cumhurbaşkanlığı” için kudretli formül peşinde koşan Başbakan, ülkenin yönetimi, gençlerin ölümü, Kürd meselesi, ölüm oruçlarının dayandığı boyutun “tek” adamlık hırsına kurban ettiği için Erdoğan’ı nasıl anlamamızı beklersiniz?

Saltanatı kaldıran Jakoben Cumhuriyetin 90 yıllık militarist saltanatına Erdoğan son vererek “demokrasiye” yol açacağını umarken; “tek adam” olmak “başkanlık” adı altında yeni bir sivil monarşi sistemini istediği için Erdoğan’ı bir zamanlar anlayan, şimdi anlayamıyor.

Birilerinin dediği gibi Erdoğan “ Dindar Atatürkçülük” peşinde mi? Zira siyasi partiler kanunu, seçim kanunu, 12 Eylül Anayasası ile hiçbir meselesi olmayan Sayın Erdoğan’ın tek derdi “dindar tek adam” olmak mı? Çıraklık ve kalfalıkta kendisine göre tasfiye ettiklerinin yerine “ustalıkta” siyasi güç tekeli kendisine geçmişken 2023 yılına kadar “Dindar Atatürk” olmak için bütün yolları mubah gören Erdoğan ve AKP’yi anlamamızı nasıl isteyebilirsiniz?

Kendisi için 2023, partisi için 2071’i öngören bir Başbakan; 12 Eylül darbecisi Kenan Evren’i mahkeme huzuruna çıkarıyor; ama aynı Evren’in “asmayalım da besleyelim mi?” darbe rejiminin söylemine “idama” sarılarak geri dönüş yapan Başbakanı nasıl anlayabiliriz.

Erdoğan 2005 yılında Diyarbakır meydanında dediklerini unuttu mu; hani “ memleket isterim yaşamak/ sevmek gibi gönülden olsun/ Olursa bir şikayet ölümden olsun” Cahit Sıtkı Tarancı’nın bu şiirini okuduktan sonra “ Kürd sorunu bu milletin bir parçası değil, hepsinin sorunu, benimde sorunumdur” demedi mi?

Aslında geldiğimiz noktada Başbakan anaların feryadına kulak vermiyor. İki ana, iki ayrı dilde, beklenmedik bir anda gelen evlat kaybını “Türkçe” ve “Kürdçe” ağıtlar ile ikiye bölünmüş farklı dildeki  aynı çığlığın hiç bitmeyen yasa dönüşen evlatların kaybını ve de o annelerin seslerindeki acıyı anlayabilselerdi ne başı öne eğer, ne “idam” ne de ” şov, blöf, şantaj” sözcüklerini ağzına alırdı. Bu topraklarda evlat acısı yaşayan analarının dilinden en çok ülkeyi yönetenler anlamalıydı. Yazık ki bu yüzden AKP ve Erdoğan’ı anlamıyoruz.

Karşılıklı acılı yeni analar oluşturmak için yeni ölümlerden medet uman bir iktidar, bir hükümet, bir Başbakan düşünülebilir mi? Asla düşünülmez, ama Başbakan o cepheye doğru yol alıyor. Bütün kibriyle Kürdleri kışkırtan, meydan okuyan bir tavrı var. Kürd halkıyla uzlaşılacağına milliyetçi oylar için urgan atıp “idam” sehpaları kuruluyor. Çözüm siyaseti yerine “şantaj”, “sıkıştırma” ve “çatışma” siyaseti çare olmadığı için AKP’yi anlamıyoruz.

Referandumu yüzde 58 ile almış, askeri vesayeti bitirmiş, AB’ye aday ülke olmuş, AB kriterleri için söz verip kısmen adım atmış. Kemalist baskıyı kırmış, ticari açığı azaltmış, ihracatı arttırmış, enflasyonu belli seviyelere çekmiş, kredi notumuzu yükselterek 90 yıllık ilk ve tek lider olarak adını altın harfler tarihe yazdırmasını beklediğimiz Sayın Erdoğan ve AKP iktidarı bizleri sükutu hayale uğrattığı için anlayamıyoruz.

Kürd sorununu çözmek, demokrasi ve eşitlik alanında adımlar atmalarını beklerken yakaladığı fırsatı “tek adam” ,“dindar Atatürk” hevesiyle tekmeleyerek devirmeleri; yaptıkları bütün olumlu gelişmeleri silip süpürmeleri; hayalini kurduğumuz yeni ülke için olumlu bütün umutlarımızı yerle bir etmeleri yüzünden Sayın Erdoğan ve AKP’yi anlayamıyoruz.

EYLEME ÇAĞRI: BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın 17 Kasım Cumartesi - Pazar ülkenin her karış toprağında neredeyseniz herkesi açlık grevine gidenlere destek için binlerce mahalle, sokak, evlerinizin damlarında, avlularınızda milyonları bulan rakamla sağlığı ve yaşı uygun olan herkes egemenlerin ceberut inadını dünya tarihinde bir ilke imza atarak yasal, demokratik tepkisel toplu eylemle yeni bir ses veren kitle yaşatabilirsiniz.

Güvenlik birimlerinin hakaretlerine, gazına, copuna, tazyikli suyuna maruz kalmadan ama hayatı durdurarak herkes yaşadığı yerde bu eyleme 48 saat destek vererek sesinizi dünyaya duyurabilirsiniz. Hayırlı Cuma gününde çağrıma insanım, vicdanım var diyen her inançtan bütün insanlığı bu eyleme yasal çerçevede, kırmadan, dökmeden davet ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi