İbrahim Genç

İbrahim Genç

AKP, okullarda Kürtçeyi iptal mı etti?

AKP, okullarda Kürtçeyi iptal mı etti?

Uluslar arası konjonktürün Ortadoğu’da harekete geçirdiği iç dinamikler, bölge ülkelerinin küçük sorunlarının başlarına büyük belalar açabileceği riskini doğurdu. Bunun tedbirini alamayan ülkelerdeki iktidarlar çok uluslu orduların kısmî ya da tam müdahalesiyle yıkıldılar. Geçmişte Kürtlere onulmaz acılar yaşatan Saddam Hüseyin tarihe karışırken Irak Kürtleri yüz yıllık mücadelelerinden sonra bağımsızlığa göz kırpıyorlar.  Bugün de Suriye krizinde Beşşar Esad, yıllarca asimile etmeye çalıştığı ve demokratik haklarını gasp ettiği Kürtlerle otonomi, federasyon konusunda masaya oturmaya hazır olduğunu söylüyor. İran’da da Hasan Ruhani’nin cumhurbaşkanı seçilmesiyle Kürtlere bakış değişmiş ve bugün Ruhani, hem Irak hem de Suriye Kürtleriyle ilişkilerini geliştirmek için buralarda temsilcilik açarken aynı zamanda da Urmiye valiliğine bir Kürt’ü atayarak ülkesinin geleceğine dair riskleri azaltma yoluna gidiyor. Aynı şekilde Türkiye de Kürtlerin uluslaşması ve siyasal bir kitle haline gelmesi, uluslar arası konjonktürün dayattığı yeni yaklaşımlar neticesinde ağır aksak da olsa kendince demokratikleşmeye çalışıyor. En son açıklanan demokratikleşme paketi de Türkiye’de artık dizginlenemeyen özgürlük taleplerini öteleme için “az verip çok alma” stratejisiyle hazırlanmıştır.

Tabii demokratikleşme paketinin özellikle Alevi ve Kürtler açısından çok zayıf kaldığı gerçeği birkaç gündür yazılmaktadır. Özellikle Kürtlerin “kırmızı çizgi” olarak gördükleri “anadilde eğitim” konusunda hayal kırıklığına uğradıkları yönünde genel bir kanı var. Özellikle demokratikleşme paketinin Kürt sorununu çözücü bir bağlamdan koparıldığını söyleyebiliriz. Örneğin “X, W, Q” harflerine serbestlik getirilirken bunun bilgisayar klavyesinde zaten kullanılıyor olması üzerinden temellendirilmesi iyi kurgulanmış bir kelime oyunudur. Bunun yanında “anadilde eğitim” meselesini de özel okullara devretmesi, Kürtlere yine dillerini parayla satma tacirliğini doğururken Kürtleri de Türkiye’de göçmen statüsüne indirgemiştir. Böylece Kürtler, nüfus yoğunluğu ve dilsel açıdan ortak bir kitle oluşturan asıl bir unsurken bu haliyle “cemaat” konumuna düşürülmüştür. Böylece Kürtçe, devletin resmi kurumlarından tamamen atılıp bir grup dili haline getirilecek, kamuda da Kürtçeyle ilgili bir düzenleme yapılmayarak Kürtçenin özel okullarda eğitimi de fiilen etkisizleştirilecektir.

Bu noktadan hareket edildiğinde “özel okullarda Kürtçe” adımı, Başbakan Erdoğan’ın geçen yıl “Kürtçenin devlet okullarında seçmeli olarak okutulacağı” açıklamasıyla başlayan Kürtçe seçmeli ders çıkışının gerisinde kalmaktadır. Çünkü seçmeli de olsa Kürtçenin devlet okullarında verilmesi, Kürtlerin bu imkanı daha geniş yelpazede kullanmasını sağlamaktadır. Ki seçmeli Kürtçe dersi geçen yıl her ne kadar alelacele 5. sınıfta başlatıldıysa da bu yıl 5 ve 6. sınıflarda başlaması gerekiyordu. Önümüzdeki yıllarda da Kürtçenin 5, 6, 7 ve 8. sınıflarda verilmesi planlanıyordu. Seçmeli Kürtçe dersinin kitaplarını da kısa süre içinde Mardin Artuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü hazırlarken aynı şekilde başta Artuklu Üniversitesi olma üzere toplam dört üniversite de dersi verecek Kürtçe öğretmenleri yetiştirilecekti. Bu amaçladır ki Kürtçe öğretmenliği, atanması garanti bir alan olarak görülüp başvurulmuş ve bunun neticesinde 900 Kürtçe öğretmeni mezun olmuştur.

Tabii gelinen süreçte okullarda Kürtçe dersinin seçilmesi konusunda yaşanan sorunlar, MEB’in Kürtçe öğretmenlerine verdiği atama sözünü tutmaması bu projenin iptal edildiği ya da dondurulduğu izlenimini vermektedir. Bu sebepledir ki Kürtçe öğretmenleri yaşadıkları mağduriyetleri, bir süredir düzenledikleri eylemlerle dile getiriyorlar. En son 2 Ekim’de Mardin’de basın açıklaması yapan Kürtçe öğretmenleri kendilerine verilen sözlerin tutulmasını istiyorlar. Kürtçe öğretmenleri, açıklamalarında birçok yerde okul müdürlerinin “Kürtçe öğretmeni yok” ve “Okulda sınıf yok” gibi bahanelerle özellikle Kürtçe dersini seçtirmediğini dile getiriyor. Hemen hemen herkesin bu konuda tanık olduğu bir olay var. MEB de şu ana kadar bir istatistik çıkarması gerekirken Bakan Nabi Avcı katıldığı bir programda bu yıl Kürtçeyi 28 bin öğrencinin seçtiğini dile getirdi. Kürtçe öğretmenleri bu rakamın geçen yıla ait olduğunu dile getirip bu yıl hem bir boykotun olmaması hem de dersin 5 ve 6. sınıflarda seçilebiliyor olmasından dolayı bu sayının çok daha yüksek olması gerektiğini söylüyor. Sonuç olarak okullarda fiilen Kürtçe dersini iptal etmek yerine bu derse işlerlik kazandırılması ve Kürtçe öğretmenlerinin yok sayılmak yerine bir an önce verilen sözler tutularak atanması gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
İbrahim Genç Arşivi