M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Ağrı, Ankara Tuzağı ve Oy

Ağrı, Ankara Tuzağı ve Oy

Ağrıdan sonra, geçtiğimiz Cumartesi günü ( 18 Nisan) 04.00 sularında HDP Genel Merkezine saldırı düzenlendi. Ağrı olayları için Vatan gazetesindeki köşesinde Senem Altın “Bu acıyı çektirenlere lanet ediyorum” başlığını atmış. Altın; “Ağrı’da yaralanan askerleri, onlara yardım eden bölge insanını, başbakanı, cumhurbaşkanını, Kürt siyasetçilerini günlerdir izliyorum… Çatışmayı önlemeye çalışırken vurulan Kürt siyasetçinin çocuğuyla çekilmiş resmine rastlıyorum...Yaralı askerleri görüyorum. Nedensiz yere hala bu ülkenin insanlarına acı çektirenlere lanet ediyorum” diyordu.

Haklı değil mi? Kim bu tezgahı hazırladı ise lanet etmek en tabii hakkımız değil mi?

Ahmet Altan da demiş ki: “ Ordunun terk ettiği askerin yardımına Kürdler koştu. Orduyu öne sürerek HDP’yi geriletmeye uğraşıyor; kan döküyorlar. Sarayda oturabilmek için gencecik çocukları gözlerini kırpmadan öldürüyorlar. Önemsedikleri ‘barış sürecini’ kendi elleriyle kana buluyorlar. Barış umurlarında değil çünkü.” Doğru bir tespit değil mi?

Ağrı ve Ankara tuzakları ile toplumun yüreğine bu seçimlerde ağır bir sancı oturtmak istiyorlar. Başkentin yüreğinde Çankaya’da HDP Genel merkezine silahlı saldırı oluyor. Ağaç dikerken şenlik yapan Kürdler örgüt propagandası yapıyor, HDP’ye oy için baskı yapıyor diyorlar. Kime propaganda? 15 hanelik Tamamı HDP’li olan 45 kişinin kamu düzenini sağlamak için mi yoksa düzeni sağlıyorum adı altında çatışma ortamını tetiklemek için mi?!!.

Operasyonun kamu düzenini tehlikeye düşürdüğünü bildikleri için “Vali talimat verdi, örgüt propagandası ile seçmene baskı uygulayacaklardı” bahanesinin arkasına sığınıyorlar.

Anketleri saat be saat takip eden Erdoğan ve AKP rakibi HDP’nin barajı kıl payı da olsa aşacağını, kendi milletvekili sayısı azalacağı, Erdoğan’ın başkanlık hayallerinin uçup gideceği ortaya çıktıkça iddia o ki seçime, siyasete şiddet ve kan üzerinden start veriyorlar.

Erdoğan miting düzenleyerek, başkanlık sistemi üzerinden AKP’ye oy isteyemez. HDP’nin barajı aşmaması için propaganda yapamaz. Seçimin eşitlik, adalet ve anayasanın tarafsızlık ilkesine aykırı olduğu için YSK önlem almalıdır. Erdoğan’ın buna hakkı yoktur.

Diyadin’de neler olduğu Türk kamuoyu gibi bütün dünya çekilen resimler ve görüntü sonucu TSK bile kabullenirken; AKP ve Erdoğan halkın vicdanını baskı altına almak için bilinen gerçeğe rağmen verdikleri beyanatlar ile öfkeyi tırmandırmakla meşguller.  

Erdoğan üzerine vazife değilken açılış bahanesi ile AKP’ye 400 milletvekili istemesi propaganda olmuyor da; Kürd halkı ve partisinin ağaç dikimi propaganda oluyor? Vali ordu, özel timleri havadan indiriyor. Çatışma çıkınca PKK askerleri öldürmek kastı olmaması için ayağından vuruyor. Askeri yalnız bırakanların yerine yaralı askerleri hastaneye kaldıran sivil Kürdlere “uyku tulumunun köşesinden tuttular” diye insani yaklaşımı bile küçümsüyorlar.

Barış süreci devam ederken, fiili ateşkes varken Cumhurbaşkanı Erdoğan açılış bahaneli meydanda canlı TV yayınlarında fitili ateşliyor. Sonradan anlaşılıyor ki 15 asker bilerek bölgede bırakılmış. Amaç ölsünler de cenazeler üzerinden oy avcılığı yaparak 7 Haziran seçimlerini kotarsınlar. Ama Allah büyük, görüntüler ile resimler bu pis olduğu kadar çirkin provokasyon ve HDP’yi tuzağa çekerek barajın altına itme hedefi olduğu açığa çıkıyor. Genelkurmayın resmi teşekkür mesajına rağmen Erdoğan var olan görüntüleri bile yalanlıyor.

PKK’nin yalnız Diyadin değil, doğu ve Güneydoğunun bütün dağlarında olduğunu Erdoğan, AKP, Devlet, Ordu, sokaktaki vatandaş, bütün dünya biliyor. Bölgede her yıl aynı etkinlik yapılıyor. Bu seneki etkinlikte seçim olduğu için adaylar ve seçmen de katılıyor.

Diyadin çatışması “kardeşim ne Kürt sorunu ya” diyen Kürdlerin varlığını ve hakkını kabul etmeyen zihniyetin seçim yatırımı ve oy için değilse nedir? Demirtaş’ın “Seni Başkan Yaptırmayacağız” dediği günden beri bir şeylerin olacağı belliydi. Şiddet ve kanın artması için hedefe kilitlenenler ne gerekirse yapacakları belli oldu. Geçmiş bütün seçimlerde örneğin 2004, 2009 yerel, 2011 genel seçimlerinde PKK tek taraflı ateşkes ilan etmişti. 2014 yerel seçim ve Cumhurbaşkanı seçimlerinde de sükunet vardı. Şimdi ne oldu da vali emir veriyor?

Haklılar, eskiden “Kürdüm” diye sindirdikleri bugün kimliği ile Cumhurbaşkanı adayı oluyor; yetmiyor 13 yıllık AKP iktidarı ve Erdoğan’ın başkanlık tekerliğine taş koyuyorlar.  Ya Kürdler Haziran seçimlerinde barajı aşarsa endişesi başladı. Çünkü Türkiye’de yeni bir dönem şekillenecek. Kürdler kendi dillerini, kendi hayatlarını yaşama geçirecekleri için sinirleniyorlar. İktidarı kaybetmenin hırsı, Kürdlerin hak elde etme endişesi ile saldırıyorlar.

Ama ne yaparlarsa yapsınlar, hayatın akışı barışa, kardeşliğe, özgürlüğe doğru kulaç atıyor. Kürdler bütün haklarına kavuşarak başta Türkler olmak üzere bütün halklarla barışarak rahat edecek. Öyle ki Kürdlere hak vermemek için Türk’ün de hakları “güvenlik paketi” adı altında gasp ediliyor. Kürdlere tanımamak için, Türklere de demokratik hakları verilmiyor. Türkler haklarını almak için HDP’ye oy vermeli ki, herkes hak elde edebilsin. Başka çare yok.

Ağrı provokasyonu başarıya ulaşsaydı şehit cenazelerinden yararlanacaklardı. Ağrı olayı ucuz atlatılan planlı bir provokasyonken Kürdlerin basiretiyle püskürtüldü. Sivil statüko askeri alet ederek oy sandığına yöneldi. Çünkü biliyorlar ki asker verilen emri uygular.

Örgüt lideri ile müzakere yapacaksın, “süreç”, “barış”, “eylemsizlik” diyeceksin, sonra da operasyon yapacaksın. Ve yetinmez suçu HDP’ye atacaksın. Puslu havada seçime gitme arzusu ile Kürd siyasetine baskı uygulayacaksın. Ama Kürdler bu tuzağa düşmedi.

Kimin oy toplama gayreti içinde olduğu görüntüler ile ortaya çıktı. Kimin siyasal rekabet, baskı, şiddet ve silahı seçime karıştırdığı dünya gördü. Ateşle oynayanın da kim olduğu anlaşıldı. Kimlerin özgür iradesine ipotek koymak, oy toplamak istendiği belgelendi.

Demirtaş’ın değimi ile seçim yaklaştıkça Erdoğan ve AKP panikliyor. Panikledikleri için de Ağrı’da olduğu gibi hata yapıyorlar. Asker, jandarma, polis gücü ile bölgenin her santimetre karesine hükmedenler; para gücü ile oy alan onlar, yasalaşan güvenlik paketi ile bölge illerinde vatandaş “gösteriye katılacak” ön yargısı ile ev baskısı yaparak göz altına alanlar da onlar iken HDP’yi suçluyorlar.

Erdoğan konuştukça AKP’nin oyları yapılan anketlere göre düzenli düşüyor. Çünkü seçim bildirgesinde masal ve Erdoğan çıktı. Tek dertleri HDP’nin barajı aşmasını engellemek.

Ama ne Ağrı, ne Ankara, ne Serik, ne Bursa ne ed ev baskınlarında tuzağa, tezgaha, komploya, pusuya, hileye, desiseye, provokasyonuna Kürdler düşmeyecekler. Kazdıkları kuyuya kendileri düşecek. Tezgahları kuranları, “temenni ederiz barajın altında kalır” diyenler emellerine kavuşmayacaklar. Allah zalimin karşısında, mazlumun yanındadır.

NOT: Rahmetli Turgut Özal’ı hiç unutmayacağız. 1983 yılında Konya’da Fuar alanı içindeki Fuar lokantasında “Özal Perhizi bozdu” haberini manşete taşırken tanımıştık. Danışmanı eski mesai arkadaşım Can Pulak aracılığı ile dostluğumuz uzun yıllar sürdü. Dindar solcu olarak Özal’ı seven bir gazeteciydim. Allah rahmet eylesin. Kabri cennet olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Latif Yıldız Arşivi