Bedri Çallı

Bedri Çallı

Ağlama müdürüm

Ağlama müdürüm

Her kesin taşıyabileceği ölçüde bir şeyler taşıması gerektiği konusunda eminim ki sizlerle hemfikirim. Tıpkı 70 kg. ağırlığındaki bir insanın 200 kg. yük taşıyamayacağı gibi. Böyle bir yükü taşıyamayacağını bilen bir insanın kollarını sıvaması ne yazık ki başarısızlıkla sonuçlanır. Bu durumda kişinin ağlamak yerine, bu ağırlığı taşımaktan vaz geçmesi çok makul bir davranıştır.


 

Sevgili okurlarım;


Öteden beri yazılarımı takip edenler ve beni yakından tanıyanlar eğitime olan ilgim ve desteğimi bilirler. Bu ilgimden dolayı sürekli eğitim için daha ne yapabilirim gibi çabalarımı bir çok insanım bilir.


Geçen hafta bir misafirim ile birlikte önce Sayın Vali Ayhan NASUHBEYOĞLU ve daha sonra İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Şefki AYDIN"ı ziyaret ettik. Her iki ziyaretimiz gayet samimi ve sıcak bir ortamda geçti. Ancak Sayın Şefki AYDIN ile yaptığımız ziyaretin son kısmı çok çarpıcı ve bir o kadar mutsuz bir şekilde noktalanmış oldu. Görüşmenin son kısmındaki diyalogumuzu siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum.


Benim misafirim ve Milli Eğitimden bir yöneticinin de hazır bulunduğu bu diyaloga geçmeden önce yöneticiler ile ilgili küçük bir görüşümü beyan etmek istiyorum. Bana göre bir kurum amiri sorumluluğunda olan bir kurumu yönetmede kendisini yetersiz his ettiği anda o görevi derhal ehline terk etmelidir. Hele hele bu kurum Milli Eğitim ise ve hele hele bu il eğitime susamış bir Hakkari ise ve yine hele hele diyorum, eğitimin her sınavında yıllarca son sırada kalmış ve bu kaderi değiştirmeye soyunulmuş biri iseniz.


Eğitim ile ilgili Sayın Milli Eğitim Müdürü ile konuştuğumuz diyalogun çok olumlu gittiği bir esnada Sayın Müdür Şefki AYDIN bey övünmeye başlamasın mı? Yanımdaki misafirim İstanbul"dan, burayı bilmez ve müdür beyin her söylediğini karşısında heyecanlanır, (yani asayiş berkemal) ama benim bu sözleri yutmamı her halde kimse bekleyemez.


Güya sayın müdür Hakkari"ye gelmeden önce okullarda çeteleşmeler varmış, öğrenciler doğru dürüst derslere girmiyorlarmış, okulların etrafında öğrencilerin kötü etkilenecekleri şeylerin satıldığı vb. daha bir çok olumsuzluğun olduğu varmış. Ama bütün bunlar düzelmiş.


Sayın Müdür, şu an her şey güllük gülistanlık misali bazı sözler sarf etmeye devam ediyor. Artık okullarda hiç sorunsuz eğitim veriliyor. Eğitimin çıtası yükselmiş durumda, öğretmenler hiçbir sorun ile karşılaşmadan eğitimlerini veriyor.


Evet kusuruma bakmayın, ne yazık ki bu noktada artık sabrıma hakim olamadım ve müdür beyin sözlerini kesmek zorunda kaldım. Çünkü bir hafta boyunca çocuğunu okula gönderen ve okulda ne öğrenci ve nede öğretmen olmadığı halde çocuğu tekrar eve dönen velilerden biriydim.


Geçen yıl bu konuyu hem kendisi ve hem de bir lisemizin müdürü ile tartışmıştım. Okulların açılması ve kapanması, bayramların başlaması ve kapanması, sömestri tatilinin yine başlaması ve kapanmasında birer hafta okullarda neden ders verilmediğini, neden yoklama yapılmadığını ve neden öğretmen bulunmadığını tartışmıştım.


Aynı manzaranın yaşandığı bir esnada övünmekten daha ham ve pişkin bir davranış olamaz.


Bu konudaki tepkime karşılık Sayın Müdür kendisinden büyük bir söz kullanarak, bana haddini aşıyorsun şeklinde bir cevap verdi. Kendime göre eğitimde büyük bir emeği olan bir insan için böyle bir söz çok basit ve değersizdi.


Eğitimde önemli ölçüde emeği olan bir insanı böyle bir sözle susturmanız mümkün değil, siz bana neden halen okullarda eğitim verilmediğini, okullarda neden öğrenci ve öğretmen olmadığını söyleyin şeklinde sordum.


Eli ayağı bir birine dolayarak eline aldığı telefonla Hakkari Lisesi Müdürü"nü arayarak sözlerimin doğru olup olmadığını sordu. Söylediklerimin doğru olduğunu öğrendiğinde ise, çok acı ve biçare bir söz kollandı.


BEN NE POLİSİM NE ASKERİM, KİMSENİN KOLUNDAN TUTUM OKULA GETİREMEM. (“Ne yazık ki bu biçare söz Hakkari İl Milli Eğitim Müdürü Şefki AYDIN"a ait” yorumu size bırakıyorum)


 

Evet sevgili okurlarım;


Bu söz ve bu biçarelik için ağlanmaz mı? Emin olun biraz daha sıkıştırsaydım, sayın müdür gerçeklerle yüzleştiğini fark ettiği için ya kalp krizi geçirir veya ağlamaktan başka bir şeyi kalmamıştı.


Düşünün bir idareci öğrenciyi okula getiremiyor, öğretmeni derse getiremiyor ve yoklama yaptıramıyor. Kendisine bağlı bir okul müdürü, Belediye hoparlörü anonsu ile sevgili öğrenciler lütfen okula geliniz diyor.


Böyle bir disiplinsizlik ve çaresizlik mevcuttur ve halen siz yürütemediğiniz bir kurumun başında inatla oturuyorsunuz.


Göreve geldiğinizden bu yana sürekli önceki yöneticileri eleştirip durdunuz, sonuç OKS ve ÖSS"de Hakkari yine son sırayı kimseye kaptırmadı.


Sınav sonuçları açıklanmadan önce yine bu sitedeki köşemde size ve sayın valimize bir soru sormuştum. Neden cevap vermediğinizi çok iyi biliyorum, ama haklı çıkacağımı da biliyordum.


Hiç kimse bu halkın zamanını çalma hakkını kendinde görmesin. Sizinde böyle bir hakkınız yok ve sizi oraya oturtanların yada kuruyanlarında böyle bir hakkı yok.


Size önerim, ya bu halkın bulunduğu bu eğitim çıkmazında üzerinize düşen görevi layıkıyla yapın yada şu koltuğu bir ehline teslim edin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
41 Yorum
Bedri Çallı Arşivi