Lokman Ergün

Lokman Ergün

Açıklamalı ‘süreç’ sözlüğü

Açıklamalı ‘süreç’ sözlüğü

Aslında başlığın, “yeni başlayanlar için, açıklamalı Kürt sorununa çözüm sözlüğü” olması gerekiyordu. Fazlasıyla uzun olacağından, kısaltarak kullanmak zorunda kaldım. Tarihi bir sorumluluğu yerine getirdiğimden kesinlikle eminim. Çünkü hiçbir kavramın ve hiçbir ismin, ilk anlaşılan anlamıyla kullanılmadığı bu zamanda, böyle bir sözlük, durumun biz sıradan insanlar için daha anlaşılır olmasını sağlayacaktır. Başlayalım.

KÜRT: Daha çok Türkiye sınırları dışında yaşayan, Irak Kürdistanı ve Suriye’de mukim Kürt halkı için kullanılır. Türkiye sınırları içinde yaşayan Kürt’ler, mümkünse isimsiz zikredilir. Kullanan kişinin meşrebine göre, vatandaş, yöre halkı, kardeşlerimiz gibi tanımlamalar ile “Kürt” demeden geçiştirilmeye çalışılır. Son zamanlarda kendini “solcu” sanan bazı kafatasçı zavallıların, “onlar” diyerek, Kürt’leri kastettiğine de rastlanmaktadır.

İMRALI: Abdullah Öcalan dememek için, aslında çok da zekice olmayan bir isim ikamesi gibi görünmekle birlikte, “çok tırmaladık ama yine O’na mecbur kaldık” dememek için, oldukça kullanışlı bir kavram. İmralı; kısaca, “tamam anladık, üstümüze gelmeyin” anlamına da geliyor. Öcalan ile ilgili geçmişte kullanılan sıfatları hatırlarsanız, Erdoğan’ın, insanlığın coğrafi yerlere isim verme geleneğine ne kadar minnettar olduğunu anlarsınız.

ADA: Başbakan’ın, İmralı’nın yukarıdaki tanımına, bir viraj daha aldırtarak, hepten “gece karanlığından yararlanarak kaçma” çabasıyla son günlerde kullandığı kelime. Ama pek de alıcısı olduğu söylenemez.

DEVLET: Bu aralar hükümetten habersiz, kafasına göre takılan, müzakere yapan, Öcalan ile görüşen “şey”. “Şey” çünkü herhangi bir iktidardan bağımsız, kendi kafasına göre takılan devlete, dünya siyasi literatüründe henüz rastlanmadı. Hürrem’in memişlerine perde duvar ihalesi açan AKP’nin, kendi kafasına göre Öcalan ile müzakere yapan devlete, “ben bilmiyem, beyim bilir” ayağıyla yaklaşması, bu sözlüğün değil, argo sözlüğün kapsamına girer.

GÖRÜŞME: Müzakere dememenin en ince hali. Çok düşündüm, biriyle bir sorunu çözmek için bir araya gelip pazarlık yapmaya müzakere dışında ne denir, başka alternatif bulamadım. Dolayısıyla oldukça naif bir kıvırma olarak algılıyor ve hoş görülmesini rica ediyorum. Zaten en son Bahçeli de, “pişpirik mi oynuyorlar?” diyerek konuya açıklık getirdi. Geçelim.

KANDİL: Adıyla, sanıyla var olan bir savaşı ve bu savaşın tarafını itinayla gerçekliğinden ayrıştırmanın kod adı. 30 yıllık savaşı, 40 bin ölü insan ve hali hazırda 10 bin gerillayı tek bir sözcükle yok sayma girişimi. “Kandil ne diyecek?” diye sorulduğunda, sanki duygudan ve vefadan arındırılmış bir dağ, kendiliğinde dile gelecekmiş gibi hissettiriyor insana. Oysa bir dağ nedir ki? İnsan var orda, insan.

KÜRT KÖKENLİ: Türk olma yolundaki kutlu yolculukta kayda değer mesafe kaydetmekle birlikte, henüz menzil-i maksuda erişememiş şahsiyet. Kürt kökenli olarak tanımlanmak, aynı zamanda değerli olmasa bile, “önemli olma” haline işaret eder. Önemli olmayan Kürtlere bekletmeksizin Türk olma imkanı verilirken, “önemli” olarak addedilenler, kullanışlı olabilecekleri hasebiyle, bir süre Kürt Kökenli statüsünde bekletilirler. Bu tür, zaman zaman Kürt’lere refaha ermek için benzemeleri gereken prototip niyetine kullanılırlar.( Bakınız; Miroğlu, Metiner. )

BARIŞ: On binlerce yıllık sözlü, dört bin yıllık yazılı tarihte hiçbir kelime bu kadar zulüm görmemiştir. Barıştan murat, gelin teslim olun, sonra her şey eskisi gibi olsun demekten öteye değil. Barış da doğası gereği, kıymetinin bilinmediği yere gelmiyor zaten. Hele, anlamının bilinmediği yere hiç gelmiyor.

SÜREÇ: Sanki “sürecek” kelimesinin son iki harfi düşmüş de öyle kullanılıyor intibaı veriyor. Hem olumlu anlamda, barış için çabamız sürecek, diyorlardır diye düşünmek istiyor insan. Hem de “seçimlere kadar oyalanalım, dostlar alış verişte görsün” demek istiyorlarmış gibi. Çok sevindirik olmayın, süreç’ek bu iş, der gibi.

KOSTER: Dünyadaki tek duygusal makine. Siyasi ortam gerginleşince arıza yapıyor, ortam yumuşayınca dişlileri kendini iyi hissedip dönmeye başlıyor. Böyle garip bir –mahlukat diyesim var- makine. İddia ediyorum, yurdum insanının kayda değer bölümü, koster kelimesini Kürt sorunundan bağımsız duymamıştır. Ben de duymadım. ,

İDRİS NAİM ŞAHİN: Bunu zorunluluktan sözlüğe aldım. Kotranıs’liler (Hakkari’de bir köy)  kendisini üç kişi sanıyor. Aslında bu kadar harfi bir kişi ziyan etmiş maalesef. Bu konuyu da açıklığa kavuşturayım istedim.

Daha izaha muhtaç çok kavram ve kelime var ama, artık sonraki yazılara.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Lokman Ergün Arşivi