İrfan Sarı

İrfan Sarı

15 Şubat ve Mustafa Malkoç

15 Şubat ve Mustafa Malkoç

Haber ajanslarına Dicle nehri kıyısında kendini yakan ve cebinde  “15 Şubat karanlığını yanan bedenler aydınlatacaktır.” yazılı bir not çıkan Mustafa Malkoç Kürtlerin insan gibi yaşam isteğinin belirgin isteği değil de nedir?

Sizce bedenini yakarak hayatını sonlandıran bir eylemin içindeki insani kıpırtı savaş dayatıcılarına yeterince belirgin bir şekilde cevap değil midir?

Sahi bir insan bedeni yanarken ne hisseder bileniniz var mıdır?

Etrafı daraltılmış çocukluğunun temelleri çalınmış gençliğinin enerjisi ruhundan çekilmeye çalışılmış, nereye baksa dövülen, sövülen, hakir görülen, özgürlüğü elinden alınan, evi barkı yıkılan annesi, babası, ağabeyi, ablası…  Nereye baksa bir kumpas, bir hile…

Ya da savaşın diretenleri, siz! Mustafa’yı TMK’dan içeri alıp 4-5 ay mahkum ettikten sonra salıp mahkemesinin sürmesini isterken Mustafa’nın çocukluk ve gençlik hayallerini kurutmadınız mı?

Ve şiddetin dozunu işkencedeki elektrik sistemi gibi kademeli kademeli arttırmak…

Ve sokaklara yağan kardan soğuk davranmak…

Ve savaşa gider gibi kuşanıp sokaklara inen askerler-polisler…

Ve gaz kokusu…

Ve barut kokusu…

Ve meseleyi kökünden halleden basın…

Ve hokömet…

Kentlerin şartelleri iniyor, tansiyonu yükseliyor.

Kar yağıyor, bir yandan gaz bombası…

Çünkü başbakan Türkiye’de barışın geliştirilmesi ve kalıcılaştırılması yerine “bölgesinde” barış ve istikrar istermiş.

Kendi ülkesinde barışın adı “terörizm”, istikrarın adı ise “bölücülük”!

Peki ne olacak bu işin sonu?

15 Şubat’ta, 15 Ağustos’ta, 21 Mart’ta hep “bir gurup terör örgütü yandaşı tarafından taşkınlık çıkardı denilcek.” ve vatanını milletini seven güvenlik güçleri de taşkınlık çıkaran bu gurupları dağıtmak için akla hayale gelmeyecek yöntemlerle müdahale edecek…

Kol kıracak…

Kelepçe takacak…

Tazyikli su sıkacak…

Gaz bombası atacak…

Panzerler, akrepler, TOMA’larla yürüyecek…

Yetmezmiş gibi alay edecek. “Bakın Hakkari yine sonuncu olmuş ÖYS’de, gidin evlerinizde ders çalışın.”diyecek.

Alay edecek TOPUYLA…

Bilmezmiş gibi adı hep Cumhuriyet ve Atatürk olan okullarda vekil öğretmenler tarafından eğitilirler ve Türk olmadıkları halde “Türküm, doğruyum, çalışkanım” diye yemine verdirilirler. Yaşıtları kolejlerde okuyan çocuklarla aynı sınava girerler.

"Yeter derecede eğitime sahip olmalısın ki etrafındaki insanları lüzumundan fazla büyük görmeyesin; fakat bilge olacak kadar da eğitim görmüş olmalısın ki onları küçük görmeyesin."

Bu söz anlatır anlatacağını.

Peki ne olacak bu işin sonu?

Başbakan yanı başında olup bitenleri görmemek için boynunu hep uzaklara uzatıp orada mı söyleyecek kahramanlık sözlerini. Görmeyecek mi olup bitenleri?

Çocukları hapishanelere göndererek mi verecek derslerini? ÖYS’nin hangi “dalga”sına sayacak bu aymazlığı.

Yoksa çucukluğuna, gençliğine, geleceğine, özgürlüğüne, hayallerine kelepçe vurmaya devam mı edecek?

Kar altında…

Kan içinde…

Kin ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
29 Yorum
İrfan Sarı Arşivi