İrfan Sarı

İrfan Sarı

12 Haziran 2011

12 Haziran 2011

Hakkâri’den Genel Başkan Selahattin Demirtaş’ın aday gösterilmesine anlam yüklenmelidir.

Uzun senelerce Hakkâri’nin seçilmiş milletvekili profiline bakıldığında devlet mutabakatlı vekillerin Hakkâri için verdikleri mücadelenin adı hep günü birlik ekonomik doyum üzerinde olduğu anlaşılacaktır.

Kadro, ihale ve atama vekillerinin çalışmaları arasına zaman zaman “okul, yol, su” gibi esasen devletin asli görevi olan işleri sahiplenmeleri ise yapamadıkları görevlerini kamufle etmeye yönelik bir aldatmadır. Ama halkın belli bir kesimi bu işlerin onlar tarafından yapıldığına dair kanaatleri hala vardır bunu da unutmamak lazım.

Oysa devletin kamu yatırımlarına dair anayasal görevi vardır. Buna olsa olsa vekillerin getirimci öncelik gereği katkısı olabilir.

Böylesi uzun bir sürecin yarattığı Hakkâri ortada: Yolları daha yeni yeni standartlar düzeyine getirilmek üzere yapılıyor, ne kadar süreceği de belli değil. Altyapısı yok denecek kadar açık. Suyu çeşmeye asbestli çimento borular taşıyor. Hastane cumhuriyetin son yüzyıllarına denk getirildi ama medikal-tıbbi atıkların imhasına dair bir dönüşüm veya önlem alınmadığı gözleniyor. Ayrıca hasta sevkleri geçmişten çok fark etmiş değil, anlaşılacağı üzere eksikler içinde hastaneler var.

Hala Ankara yoksul Kürtlerin bin ezayla sağlığına kavuşmak üzere yolunu tuttuğu başkenttir. Gidemeyenlerse toprağın soğuk yüzüne terk ediyor kaderini.

Çeşitli yatırımların hayata geçmeden yapılmış kısımlarının güneşten ve dış etkenlerden yandığı veya inşaat ömrünü tamamladığı bilinmektedir.

Yıllarca eğitimde sonuncu kaçakçılıkta öncü kentin vekil olarak tayin edilenleri vicdan yargılarında bir sızı hissetmedi ki; bu gün sosyal, siyasal, kentsel, ekonomik aksaklığa cevap olarak halk arayış içinde ve yenilik çabasındadır.

Ayrıca ilde gelişen gerek demokratik hak taleplerinin ve gerekse Kürt kimliği etrafında yoğunlaşan istemlerin devlet tarafından şiddet bulması bu vekillerin ilgisinin dışında kalmıştır.

Adeta sokaklarda dövülen, sövülen, hakir görülen halkın vekilleri değilmişçesine davranmışlardır.

Haklı ya da haksız çatışmaların olduğu Hakkâri sokaklarını görmek yerine meseleye kendilerini kapatmaları zaten bilinen bir gerçekti ancak sistemin akıl almaz manevraları ve demokratik hareketin taktiksel hataları onları hep meclise taşıyordu.

Mecliste orta şeker kahvelerin derdine düşen vekillerin halkına reva gördüğü kaçak çay, kaçak şeker üstüne bir de sınır devriyelerinin kurşunu sayısız yetim çocuk ve yüreği gamlı anne bırakıyordu bu hala sürmektedir.

Devletin sadaka ile terbiye ettiği Kürtlerin eliyle bir gün bu hileden dolayı Hakkâri'de yaptıklarıyla yüzleştirileceğinin emaresidir Sayın Genel başkan’ın adaylığı.

Kürtlerin siyasi tarihine 12 Haziran 2011 akşamı Hakkâri’den bir genel başkan gönderme notu düşecek mesela.

Kolu kırılan Cüneyt’in ve alnının çatısından vurulan Enver’in akıbeti bir daha yaşanmasın diye söz söyleyecek vekili olacak Hakkâri’nin.

Hakkâri uzak kent değil artık bunu anlıyorum.

Uzun ama çok uzun zamandır sınırda unutulmuş kan kaybeden bir yaralı gibi değil durum artık.

Ona mukabil bir aday adayı süreci yaşanmış ve bu süreç kendini seçim koşusuna terk etmiştir, bu koşuda nefesler ve adımlar çok bariz başarıya adanmalıdır.

Geri dönüp bir bakmak ileriyi görmeye yetecektir.

İleride yenilginin ve zaferin sancısıyla karşılaşmak mümkündür ama unutmamak lazım yenilginin sancısı geçmez lakin zaferin sancısından geçmek muhteşemdir.

12 Haziran tarihinden sonra Türkiye’de değişen ve dönüşen bir şeyler olacak.

Demokrasiden, demokratik cumhuriyetten, özgürlükten yana Hakkâri’den de güçlü bir sesi duyar gibiyim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
İrfan Sarı Arşivi