Yüksekova'daki kayıp yakınları yakınlarının akıbetini sordu

Yüksekova'daki kayıp yakınları yakınlarının akıbetini sordu

Yüksekovada kayıp yakınları "faili meçhul" cinayetlere kurban gidenlerin akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Sanat Sokağı'nda biraraya geldi.

YÜKSEKOVA  -  Yüksekova'daki kayıp yakınları her hafta olduğu gibi bugün de "adalet istiyoruz" sloganıyla biraraya geldi.

Sanat Sokağı'nda biraraya gelen kayıp yakınları, 14 Nisan 1995'te Van'da kaybedilen ve kendisinden bir daha haber alınamayan H. Kadir Keremoğlu ve 1993'te katledilen A. Karim Vardar'ın akıbeti soruldu.

BDP Yüksekova İlçe Örgütü, Hakkari Barosu Başkanı Muhittin Güngör ve avukatlarında destek verdiği eyleme yurttaşlar da katıldı.

3-129.jpg

Eylemde konuşan Abdullah Canan'ın oğlu ve İHD üyesi Tayyip Canan, babasının katilinin Mehmet Emin Yurdakul olduğunu söyleyerek, "Babamın katillerini unutmadığımız gibi, 1994 yılında Sakarya'da işkence ile katledilen Savaş Buldan, Hacı Karay ve Adnan Yıldırım'ı da burada anıyoruz. Ülkede infazlar, işkence, kötü muamele, yüz kızartıcı binlerce dosyalar zaman aşımına uğratıldı. Katillerde dışarıda geziyor. Bizler faili meçhul suçların insanlığa yapılan suçlar olarak adlandırıyor ve sorumluların yargı önüne çıkıncaya kadar alanlarda olacağız" dedi.

1-321.jpg
14 Nisan 1995'te Van'da kaybedilen ve kendisinden bir daha haber alınamayan H. Kadir Keremoğlu'nun oğlu Bahattin Keremoğlu da babasının hikayesini anlattı. 

Keremoğlu, 14 Nisan 1995 günü babam Cuma namazı için gittiği camide devletin çeteleri tarafından kaçırıldığını belirtti.

Keremoğlu şmyle devam etti: "Yaptığımız araştırmalar sonucunda babamı, Şeyhmus Durak'ın kaçırdığını ve JİTEM elemanı olduğunu belirledik. Durak'ın, babamı 'Yeşil' ve Alaattin Kanat'a teslim ettiğini öğrendik. Daha sonra MİT'in bir haber kaynağından, babamın infaz edildiğini öğrendik. Cesedi için haraç istedi. 20 yıldır adalet istediğimiz için savcılara, hakimlere gittik. Babamın katillerinin adını soyadını delillerle verdik. Ama babamın katilleri Van'da elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Biz 20 yıldır babamızın katillerini istiyoruz. Amacımız öç almak değil, adaletin yerine gelmesi. 75 yaşındaki yaşlı babamın kemiklerinin nerede olduğunu söylesinler. Son olarak özel yetkili savcılara davayı götürdük" 

Ardından 15 Ağustos 1993 tarihinde Yüksekova Esentepe Mahallesi'nde katledilen Kerim Vardar'ın hikayesi anlatıldı.

2-201.jpg

Oğlu Zahir Vardar, "Asker, Oremar'da yaptığı operasyon sonucunda verdiği kayıplardan sonra babamı 15 Ağustos günü Esentepe Mahallesi'nde katlettiler. 15 Ağustos günü ilçede yaratılan devlet terörü ve baskılar nedeniyle ilçede kepenkler kapatılmış, hayat durmuştu. Bunun üzerine sabah saat 8.30 sıralarında Yüksekova Tabur Komutanlığı'nca aralarında korucuların da bulunduğu askerler Esentepe Mahallesi'ni rastgele taradılar. Bu sırada komşuya giden babam açılan ateş sonucunda göğsüne aldığı kurşunla yaşamını yitirdi. Aynı taramada ilçede çok sayıda yurttaş yaşamını yitirmişti. İlçe halkı ilçeyi boşaltmak zorunda kaldı. Babamın öldürülmesi ile ilgili dönemin savcısına başvurarak suç duyurusunda bulunduk. Gözümüzün önünde öldürülen babamızın öldürülme olayını savcı araştırma gereğini duymayıp bizi makamından kovdu. Katiller hakkında herhangi bir işlem yapıldı. Daha sonra askerin yaptığı açıklamada 'Dağlıca'da sürdürülen operasyonda 3, Yüksekova'da ise bir olmak üzere 4 PKK'liyi öldürdük' dediler. Benim babam PKK'li değil, yaşlı ve kendi halinde bir insandı" diye anlattı. 


Eylem 5 dakikalık oturma eyleminin ardından sona erdi.

DİYARBAKIR - 

İHD ve kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği oturma eylemleri Diyarbakır, Batman ve Yüksekova'da devam etti. 278’incisi düzenlenen oturma eylemlerinde kayıp yakınları yine adalet arayışını sürdürdü. Yüksekova’daki eylemde kayıpların çocukları, kaybedilen babalarının akıbetini sorarak, sorumluların yargılanmasını istedi. 

Diyarbakır'da İHD öncülüğünde "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganıyla 278'inci haftada bir araya gelen kayıp yakınları, kayıplarının akıbetini sorarak, faillerin yargılanması taleplerini yineledi. Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleşen eyleme, İHD yönetici ve üyelerinin yanı sıra, Barış Anneleri Meclisi, MEYA-DER, KESK Şubeler Platformu temsilcileri ve çok sayıda kayıp yakını katıldı.

Kayıplara ait fotoğrafların da taşındığı eylemde ilk olarak konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, devletin faili meçhul bir şekilde kaybettirilenlerin mezarlarının nerede olduğunu bildiğini, ancak kayıp yakınlarından gizlediğini belirtti. 
Bugüne kadar faillerden hesap sorulmamasının devletin failleri koruduğu anlamına geldiğini ifade eden Bilici, faili meçhullerin zaman aşımına uğratılmasının siyasi iktidar eliyle gerçekleştirildiğini kaydetti. Bilici, ülkeye onurlu bir barış gelmeden ve failler yargılanmadıkça eylemlerini sonlandırmayacaklarının söyledi.

Eylemde bu hafta 28 Şubat 1994 tarihinde Siirt'te karanlık güçler tarafından kaybedilen Mehmet İnan'ın kaybediliş hikayesi İHD Şube Sekreteri Abdulselam İnceören tarafından anlatıldı. İnceören, İnan'ın kaybettirilmeden önce 3 kez gözaltına alındığı ancak serbest bırakıldığını aktararak, Şubat ayı sonunda tekrardan gözaltına alındıktan sonra ise İnan'dan hiçbir haber alınamadığını söyledi. İnan'dan haber alamayan babası Ali İnan'ın bir gün sonra Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı ve Tugay Komutanlığı'na başvuruda bulunduğunu söyleyen İnceören, ancak ailenin şu an kadar herhangi sonuç alamadığını söyledi. 

Yapılan konuşmaların ardından kayıp yakınları 20 yıl önce kaybedilen Mehmet İnan ve tüm kayıpların anısına 5 dakikalık oturma eylemi yaptı. 

BATMAN

'Dosyalar kendi kaderine terk edildi'

Batman'da da İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları tarafından "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" eylemi 278'inci haftasında Gülistan Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde yapıldı. Kayıp yakınlarına KURDÎ-DER, MEYA-DER, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ve sivil toplum örgütü temsilcileri de destek verdi. Burada konuşan İHD Batman Şube Başkanı Mehmet Bağatır, kaybettirilen insanların yakınları için adaletin yerini bulması için dosyalarının zaman aşımına uğramadan etkin ve genişletilmiş bir soruşturma yapılması gerektiğini söyledi. 

Devletin temel anayasal görevlerinden birinin insanların yaşamını koruma ve geliştirtmesi olduğunu ifade eden Bağatır, insanların kaybedilerek yaşam hakkının ihlal edilmesinin devletin yurttaşlarına karşı anayasal görevini yerine getirmediğinin göstergesi olduğunu belirtti. Bağatır, kaybettirilen ve yaşam hakkı ihlali ile sonuçlanan olaylarda açık olan soruşturma dosyaları üzerinden faillerin açığa çıkartılamaması ve dosyaların zaman aşımına bırakılarak, kendi kaderline terk edilmesi devlete siyasal ve hukuki sorumluluk çıkardığını söyledi. Cezaevlerinde bulunan ağır hasta tutsakların durumu ve cezaevlerinde son günlerde gündeme gelen hak ihlallerine dikkat çeken Bağatır, tutukluların bir an önce serbest kalması çağrısında bulundu. 

Bağatır'ın ardından 20 yıl önce faili meçhul bir şekilde kaybettirilen Özgür Ülke gazetesi dağıtımcısı İsmail Ağaya'nın annesi Müfide Ağaya, "Benim oğlum devlet tarafından katledildi. Oğlumu devletten istiyorum. Ben yaşadıkça oğlumun kemiklerini devletten isteyeceğim. Artık barış istiyoruz" dedi. Açıklamadan sonra beş dakikalık oturma eylemi yapıldı. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum