Yeni Şafak yazarı: HTŞ'nin temel gerekçesi ortadan kalkacak

Yeni Şafak yazarı: HTŞ'nin temel gerekçesi ortadan kalkacak

Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet: Tabii, bu grupların otobüslere bindirilip bölgeden uzaklaştırılması gibisinden yöntemler uygulanmayacak. Star yazarı Yahya Bostan: Nusra, HTŞ için ise geri sayım başlamıştır.

Rusya ve Türkiye arasında gerçekleştirilen İdlib anlaşmasını tanımayacağını açıklayan HTŞ ve Nusra gibi örgütlerin durumunun ne olacağına dair hükümete yakın medyada bugün dikkat çekici yorumlar yayınlandı.

Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet anlaşma ile Suriye ordusu İdlib’in uzağında tutulacağı için, “bu tür grupların temel gerekçesinin ortadan kalkacağını” savundu. Acet’in yazısının ilgili bölümü şöyle:

“Anlaşmanın ana çerçevesinin İdlib’in etrafında 15-20 kilometrelik bir tampon bölgenin oluşturulması ve bu bölgede Türk-Rus askerlerinin devriye gezmesi olduğunu biliyoruz.

Bu noktada, iki gündür yaygın bir şekilde dillendirilen bir soru akla geliyor.

Türkiye radikal gruplar, daha adlı adınca HTŞ sorununu nasıl çözecek?

Bu gruplarla karşı karşıya mı gelinecek?

Bir çatışma mı olacak?

Yoksa bu gruplar otobüslere bindirilip oradan çıkartılacak mı?

Meselenin perde arkasına bakınca aldığımız nabız, bu konunun ciddi komplikasyonlar üretmeyeceğine işaret ediyor.

Tabii, bu grupların otobüslere bindirilip bölgeden uzaklaştırılması gibisinden yöntemler uygulanmayacak.

Bunun yerine “Ortamın uygun hale getirilmesinden” söz ediliyor.

Tampon bölge ile rejim askerleri İdlib’in uzağında tutulacağı için, bu tür grupların temel gerekçesi ortadan kalkmış olacak.

Benim anladığım bu bağlamda Türkiye için anlaşmanın uygulanmasına dair zorlayıcı bir faktör bulunmuyor.”

STAR YAZARI: GERİ SAYIM BAŞLAMIŞTIR

Star gazetesi yazarı Yahya Bostan da, anlaşmanın Tahran’da değil de Soçi’de gerçekleşmiş olmasının “Ankara-Moskova ilişkilerinin güçlü olmasını gösterdiğini” söyleyerek, Nusra ve HTŞ için “geri sayımın başladığını” yazdı. Bostan’ın yazısının ilgili bölümü şöyle:

“Peki, 10 günde ne değişti? Tahran-Soçi arasında perde arkasında neler yaşandı? Bu soruların yanıtlarını özetleyeyim:

BİR. Ankara’da perde arkası gelişmelere vakıf kiminle konuşursanız konuşun herkes şunu söylüyor: Soçi uzlaşması Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın net, kesin ve kararlı tutumunun bir sonucudur. Erdoğan “Masum sivilleri rejimin insafına terk edemeyiz” demiş ve bütün politika buna göre şekillenmiştir.

İKİ. Bu tavır A’dan Z’ye bütün görüşmelerde, Tahran’da ve Soçi’de ortaya konmuştur. Eş zamanlı olarak diplomatik ve askeri hamleler yapılmıştır. İdlib’de geri adım atılmayacağı sadece Rusya ve İran’a değil ABD gibi ülkelere de diplomatik ve askeri kanallardan net bir şekilde anlatılmıştır. Bu trafiğin önemli bir kısmı kamuoyuna yansımasa da Tahran zirvesindeki paydaşların dikkatinden kaçmamıştır. Aynı zamanda sahaya yapılan yığınakla askeri tahkimat güçlendirilmiştir. Bu kararlılık mesajının altının boş olmadığını muhataplar kavramıştır.

ÜÇ. Anlaşmaya Tahran’da değil Soçi’de varılmış olması Türk-Rus ilişkilerinin öneminden kaynaklanmaktadır. Ankara-Moskova ilişkileri güçlüdür. Suriye’nin kuzeyinde çıkarlar örtüşmektedir. Moskova Ankara’nın İdlib konusundaki kararlılığı ve hassasiyetini görmüş, Türkiye ile ilişkilere verdiği önemi vurgulamıştır.

Soçi anlaşmasıyla masum sivillerin hayatı garanti altına alınmış, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerinin güvenliği tahkim edilmiş, Suriye’de nihai bir barış anlaşması yapılana kadar İdlib’e kimsenin dokunamayacağı gösterilmiştir. Şimdi İdlib’de daha fazla tahkimat zamanıdır. Silahsızlanma bölgesinin oluşturulmasında muhalifler için bir sorun yoktur. Nusra, HTŞ için ise geri sayım başlamıştır.”

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.