Unutulmamalıdır ki bebekler de depresyona girer!

Unutulmamalıdır ki bebekler de depresyona girer!

"Çocuğun gelip karşımıza ben depresyondayım, kendimi kötü hissediyorum demesi gerekmiyor. Bir çocuğun normal hayatında sürdürdüğü rutinin dışına çıktığı durumlardan şüphelenmek gerekiyor."

Günlük hayatlarımızda her ne kadar moralimiz bozuk olduğunda veya canımız sıkkın olduğunda “ depresyondayım” desek de aslında depresyon kişiden kişiye farklılık gösterebilen ve çağın hızla artan psikolojik sorunlarından biridir. Kişinin içe kapanması ve sosyal hayattan çekilmesi ile beliren erişkin nüfusun büyük bir kısmını etkileyen ve aynı zamanda bebeklerinde yakalandığı sürekli mutsuzluk hali, ağlama nöbetleri hareketlerde ağırlaşma, umursamazlık keyifsiz ve isteksiz olma durumudur.

Bebeklerin hayatla bağları daha doğmadan önce anneleri ile kurdukları ilişkiyle bağlantılıdır. Bu ilişki çok hassas ve bir o kadar da önemlidir.Bebek, annesinin kendisini tutuş şeklinden, ses tonuna, beden sıcaklığına karşı ciddi anlamda duyarlıdır. Bu ilişki sevgi temelli ve bebek için beslenme kadar önemlidir. Bu ilişkinin aksaması durumunda çocukta belirgin olarak duygu-durum bozuklukları ve uyum-davranış problemleri görülebilmektedir. Temel faktör anne. Annenin bebeği zaman zaman bırakması, bırakılan aranılıp sorulmayan çocukların da depresyona yakalandıkları ve yine annenin bedensel olarak bebeğin yanında olduğu zamanlarda sevgisiz, ilgisiz olması ve bebeğini reddetmesi ruhsal olarak varlığını hissettirmemesi gibi durumlarda da yine depresyon tablosu görülebilmektedir. İhmal edilen bebeklerde bu sürecin onun zihnine yerleşeceğini ve hayatı boyunca kendini değersiz hissetmesine neden olacaktır.

Çocuğun gelip karşımıza ben depresyondayım, kendimi kötü hissediyorum demesi gerekmiyor. Bir çocuğun normal hayatında sürdürdüğü rutinin dışına çıktığı durumlardan şüphelenmek gerekiyor. Diğer bir konu, çocuğun kendini beğenmemesi gibi durumlardır. Yüzünü beğenmiyor, dışarı çıkmak istemiyor, arkadaşları ile görüşmek istemiyor, misafir geldiğinde yanında oturmak istemiyor. Bunlar da artık ben değersizim, insanlar beni sevmiyor, onların yanında olmamalıyım düşüncesinin dışarıya vurmuş hali.Uyku değişiklikleri depresyon açısından çok önemli bir konu.Günde 8 saat uyuyan bir çocuk bir anda günde 11 saat uyumaya başladıysa ya da günde 1 saat uyumaya başladıysa bu çocukta bir ruhsal sorun olabilir. Bunun mutlaka bir çocuk psikiyatri hekimi tarafından görülmesi gerekir.

Çocukta kimlik değişikliği, ani, beklenmedik ve çocuğun normalde beklenmeyen tepkiler vermesi. Bunlar da çocukluk çağı depresyonlarının bir başka belirtisi olabilir. Bazen hızlı başlayan ve sonra aşırı bir şekilde devam eden tırnak yeme de bir depresyon belirtisi olabilir. İnsanlar çözüm üretemediği zaman, bir kaygı, hüzün, üzüntü olduğunda bunu bedensel yakınmalar şeklinde ortaya çıkarabiliyor. Özetle; erken dönemde yaşanan travmatik kayıp ve ayrılıklar, ailenin çocuğun yas tepkilerine yönelik inkar edici tutumları, ailede depresyon hikayesinin oluşu, çocuğun saldırgan dürtülerini ifadesine izin vermeyen ya da fazla eleştirel aile yapısı; ileriki yaşamda depresyonun ortaya çıkışında rol oynayan önemli faktörler görülmektedir. Bebeğinizi ilk kucağınıza aldığınız andan itibaren sıcaklığınızı hissettirin. Sesinizle dokunuşunuzla, bakışınızla güvende olduklarını hissettirin. Sevginizin koşulsuz ve daim olduğunu gösterin. Çocuklarınızın hayat boyu kuracağı tüm bağların ve ilişkilerin temeli ilk yıllarda kurduğunuz bağa dayanıyor. Sizlerle ne kadar güvenli ve güçlü bağlar kurarsa gelecekteki bağları o kadar sağlıklı olur. Her çocuk sevildikçe sevmeyi, değer gördükçe de değer vermeyi öğrenir....

(UZMAN PSİKOLOG ÇİÇEK GÜNEÇ AKA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum