‘Kayıplarımızın kemiklerini bulmadan bu meydandan ayrılmayacağız’

‘Kayıplarımızın kemiklerini bulmadan bu meydandan ayrılmayacağız’

Cumartesi Anneleri/İnsanları, 581. buluşmalarında 1994 yılında gözaltında kaybedilen Halil Alpsoy ve Kasım Alpsoy’un akıbetini sordu.

Cumartesi Anneleri/İnsanları, Galatasaray Meydanı’ndaki 581. buluşmalarında 12 Mayıs 1994 yılında İstanbul’da gözaltına alınan Halil Alpsoy ile bir hafta sonra Adana’da gözaltına alınan amcaoğlu Kasım Alpsoy’un akıbetini sordu.

Eylemde söz alan Halil Alpsoy’un eşi Fikriye Alpsoy eşinin gözaltında kaybedilmesinin üzerinden 22 yıl geçtiğini hatırlatarak, “Çocuklarımı onsuz büyüttüm. Çocuklarımı bu meydanda büyüttüm. Şimdi torunlarımla yine bu meydandayım” dedi.

Ardından torunları Eylem ve Helin Alpsoy açıklama yaptı.

Eylem Alpsoy, dedesini evlerinin duvarlarındaki fotoğraflarla tanıdığını belirtti, dedesinin kemiklerine kavuşuncaya kadar mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.

Helin Alpsoy ise, “O zaman adalet yerini bulsaydı, bugün Cizre’de, Sur’da insanlar diri diri yakılmazdı” dedi.

Kasım Alpsoy’un eşi Leyla Alpsoy ise, eşinin kaçırılma öyküsünü anlattı.

Eşinin Adana İstihbarat Dairesi’nce gözaltına alındığı akşam serbest bırakıldığını, kimliğini ise ertesi gün gelip almasının istendiğini anlatan Leyla Alpsoy, hep birlikte MİT binasına gittiklerini ve eşinin içeri girdikten sonra bir daha geri gelmediğini söyledi.

“Babaannemle dedemi arıyoruz”

Kasım Alpsoy’un torunu Gülbahar Alpsoy da “Babaannemle dedemi arıyoruz. Onu ve diğer kayıpların kemiklerini bulmadan da bu meydandan ayrılmayacağız” dedi.

Eylemde söz alan İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, 22 yıldır süren gözaltında kayıplar mücadelesine rağmen devletin hiçbir gerçek adım atmadığını belirterek,”Her gün onlarca insanımız hayatını kaybediyor” dedi.

“Yüzlerce insan gözaltına alınarak kaybedildi”

Haftanın açıklamasını İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına Zeynep Ceren Boztoprak okudu.

Halil ve Kasım’ın kaybediliş öyküsünü anlatan Boztoprak, “Yaygın ve sistematik bir saldırının parçası olarak bu topraklarda yüzlerce insan gözaltına alınarak kaybedildi. Türkiye’nin siyasi sistemi, temel hak ve özgürlük taleplerini şiddetle, ölümle, gözaltında kaybetmeyle bastırmak istedi” dedi.

Boztoprak, kuşaktan kuşağa geçen bir mücadele sürdürüldüğünü hatırlattı, o dönemde İstanbul ve Adana’da görevli olan yetkililerin ve dönemde iktidarda bulunan yöneticilerin Alpsoy’ların gözaltında kaybedilmesinden sorumlu olduğunu belirtti.

Halil Alpsoy’a ne oldu?

“12 Mayıs 1994 gecesi 37 yaşındaki Halil Alpsoy, eşi ve 40 günlük bebeğiyle birlikte akraba ziyaretinden dönüyordu. İstanbul Kanarya’daki evinin önünden kimliklerini gösteren silahlı ve telsizli sivil polisler tarafından gözaltına alındı. ‘Bizimle karakola geleceksin’ denilerek beyaz bir Toros’a bindirildi.

“Eşi itiraz edince polisler ‘Korkulacak bir şey yok, ifadesini alacağız, yarım saat içinde eve döner’ dedi ve altı çocuğu olan Halil Alpsoy bir daha evine dönemedi.

“Eşi Fikriye Alpsoy, civardaki tüm karakollara ve Gayrettepe’deki Terörle Mücadele Şubesi’ne başvurdu. Halil Alpsoy’un gözaltına alındığı inkar edildi.

“Halil Alpsoy, 18 gün sonra tek kurşunla ensesinden vurulmuş halde İstanbul’a 530 km uzaklıktaki Kırıkkale’de ormanlık bir alanda bulundu. Gördüğü ağır işkenceler sonucu tanınmaz hale gelen bedenini kardeşleri elindeki yara izinden teşhis edebildi.”

Kasım Alpsoy’a ne oldu?

“Halil Alpsoy’un gözaltına alınmasından bir hafta sonra polisler amcasının oğlu Kasım Alpsoy’un Adana’daki evine baskın yaptı. Uzun menzilli silah taşıyan çelik yelekli, maskeli polisler 18 Mayıs 1994 günü sabaha karşı 30 yaşındaki Kasım Alpsoy’u gözaltına aldı. Adana İstihbarat Dairesi’ne götürdü. Gözaltına alındığı günün akşamı kendisini serbest bırakıp kimliğini alıkoydular. ‘Yarın gel kimliğini al’ dediler.

“Eve geldiğinde işkenceden perişan haldeydi. Ertesi gün kimliğini almak üzere bir akrabasıyla MİT binasına gitti. Akrabası tüm gün kapıda bekledi ancak Kasım Alpsoy o kapıdan bir daha çıkamadı.

“Türkçe bilmeyen hamile eşi 12 yaşındaki oğlu Mehmet’in tercümanlığıyla savcılığa başvurdu. Savcı, ‘gözaltına alınmamış, gözaltında kaydı yok’ diyerek dilekçesini yırtıp fırlattı. Beş çocuğu olan Kasım Alpsoy’dan bir daha haber alınamadı.”

Sorumlular

Açıklamada Kasım ve Halil Alpsoy kaybedildiğinde görevli olanlar ve kayıplarından sorumlu kişiler şöyle paylaşıldı:

“Kasım Alpsoy kaybedildiğinde; Nihat Parmaksız Adana valisi, Ramazan ER Adana Emniyet Müdürü, Sönmez Köksal MİT müsteşarı, Mehmet Eymür MİT Kontraterör Daire Başkanıydı.

“Halil Alpsoy kaybedildiğinde, Hayri Kozakçıoğlu İstanbul Valisi, Necdet Menzir İstanbul Emniyet Müdürü, Hüseyin Kocadağ İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı, Reşat Altay İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürüydü.

“Halil ve Kasım Alpsoy kaybedildiğinde Süleyman Demirel cumhurbaşkanı, Tansu Çiller başbakani Nahit Menteşe İçişleri Bakanı, Mehmet Ağar Emniyet Genel müdürüydü.” (imc)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.