İnsanlık ve Şiddet...

İnsanlık ve Şiddet...

'İnsanlığın gelişiminin önünde bir engel alarak duran her türlü şiddet önlenmedikçe toplumların tam olarak sağlığa kavuşması olanaksızdır.'

Bugün yaşadığımız coğrafyada maalesef ki hemen hemen her yerde kendini gösteren, toplumda kabuk dahi bağlayamayan yaralar bırakan birlik ve beraberliği körelten kasıtlı olarak güç kullanmayı içeren davranışlardır.

Yaşamın her alanında var olan şiddet, insanlık var oldukça da devam edecektir. Kimimizin evlerinde, kimimizin iş yerinde, kimimizin sokakta veya okulda maruz kaldığımız bu denli hassas bir durum olan sorunun kaynağı gerek psikolojik, gerek ekonomik, gerek kültürel, gerek cinsel ve gerek politik olabiliyor.

İnsanlar fıtratları gereği şiddete eğimli bir yapıya sahiptirler. Yapılan araştırmaların büyük bir kısmı; kişi çocukluğunda eğer bir şiddete maruz kaldıysa bu onların da şiddet uygulamasına ya da şiddeti kabullenmeye meyilli olmalarını arttırıyor. Yani, şiddet hastalıklı bir gen gibi birinden diğerine miras kalıyor. Örneğin, babasının annesine uyguladığı şiddeti gören çocuk ileride bu şiddeti eşine, çocuğuna, hayvanlara ve çevresinde gördüğü her canlıya uygulaması büyük bir olasılıktır. Kız çocuğu da annesine uygulanan şiddettin eşi tarafından kendisine uygulanmasını rasyonalize etme, yani asılsız gerçeklerle haklı çıkarma, kabullenme eğiliminde olacaktır.

Kadınlar çoğu kez cinsel ilişkiyi reddetme, parayı gereksiz harcama, eşine karşılık vermesi gibi durumlardan birinin gerçekleşmesi durumunda şiddetti, evet kendisine uygulanan şiddetti mazur görebiliyor. Kadının kendisi şiddeti normal görüyor ve bunu kabul ediyor ne yazık ki…

Şiddet yaygın olduğu kadar da gizlenen, müdahale edilmediğinde nesilden nesile aktarılan evrensel ve sosyal bir problemdir. Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda her türlü şiddettin önlenmesi için psikososyal faktörlerin ele alınması ve bunların üzerine çalışmalar yapılmalıdır. Hem psikolojik hem sosyal destek alınabilecek merkezlerin artırılması, aile içi psikolojik sağlık halinin iyileştirilmesine yönelik devlet kurumlarınca desteklenen çalışmalar yapılmalı. Bu da kadın ve erkeğin rollerine dair var olan yanlış algılarının düzelmesine ve sonraki nesillere şiddeti miras olarak bırakmamalarına katkı sağlayacaktır.

İnsanlığın gelişiminin önünde bir engel alarak duran her türlü şiddet önlenmedikçe toplumların tam olarak sağlığa kavuşması olanaksızdır.

Asla tek taraflı çaba ile değil toplumun bütünüyle çaba harcayarak başarılabilecek bir durum olduğunu unutmamalıyız…

Her ne kadar mümkün görünmese de şiddetsiz bir yaşam dileğiyle...

(Uzman Psikolog - Çiçek Güneç Aka)                                                                  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.