Genelkurmay Başkanı'na yakalama kararı

Genelkurmay Başkanı'na yakalama kararı

Mavi Marmara'ya bakan mahkeme, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı'nın da bulunduğu 4 sanık hakkında yakalama kararı çıkardı.

Gazze’ye 31 Mayıs 2010'da insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine İsrail askerlerince düzenlenen saldırıya ilişkin davada, aralarında dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Ashknazi dahil dört komutan hakkında tutuklama kararı çıkarıldı.

7'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, dönemin İsrailGenelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin, Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında, bu zamana kadar duruşmaya gelmedikleri Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla gönderilen davetiyelere bu güne kadar cevap verilmediği, makul sürenin beklenildiği buna rağmen sanıkların duruşmaya gelmedikleri ve kaçak durumuna düştükleri belirtilerek yokluklarında tutuklanmalarına ve haklarında yakalama kararı çıkarılmasına karar verildi.

KIRMIZI BÜLTEN İLE ARANSINLAR

Davanın görüldüğü 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi haklarında tutuklama kararı çıkarılan sanıkların yakalanmalarının uluslararası düzeyde yapılıp ve bu infaz için sanıklar hakkında kırmızı bülten çıkartılmasına ve bunun yerine getirilmesi için kırmızı bülten belgelerinin düzenlenmesine hükmetti.

SANIKLARI BARO AVUKATI TEMSİL ETTİ

Duruşmaya İHH başkanı Bülent Yıldırım ve gazeteci Hakan Albayrak’ın da arasında bulunduğu bazı mağdur ve müştekiler katıldı. Dönemin İsrailGenelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin, Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi’yi ise İstanbul Barosu’ndan atanan avukat temsil etti. Duruşmaya bazı yabancı avukatlar da izleyici olarak katıldı.

"NEDEN HEP TÜRK ÖLDÜ DİYE SORUYORLAR"

Duruşmada mağdur sıfatıyla ifade veren Bülent Yıldırım, şunları söyledi: "BM ve Avrupa Parlamentosu destek açıklaması yaptı. Hatta Deniz Baykal’a yapılan o tuzak olmasaydı CHP’den bile birisi gelecekti gemiye. Saldırı ihtimaline karşı gemideki tüm temsilcilerle toplanıp, saldırırlarsa nasıl cevap vereceğimizi konuştuk. Gemiye almamaya çalışalım diye karar verdik. Saldırı olması ihtimaline karşı dil sorunu yaşamamak için Türk vatandaşlardan nöbetçi koymaya karar verdik. Neden hep Türk öldü diye soruyorlar? İşte bu nedenle oldu. Hiçbir uyarıda bulunmadan karanlığın içinden öyle bir çıkış yaptılar ki Allah o sırada korkuyu herkesin kalbinden aldı. Helikopterler uçuyor, zodyaklar vardı yanımızda. Denizaltı bile getirmişlerdi. Uğur Süleyman Söylemez’i zodyak botlarının arkasındaki bir bot uzun menzilli bir silahla vurmuştu.

"ÖLSENİZ BİLE ÖLDÜRMEYECEKSİNİZ"

Olay sırasında yukarıdan bir asker düştü. Koşarak yanına gittim. Askeri etkisiz hale getirdim. Silahını ve bombalarını alıp denize attım. Askeri de bir arkadaşa teslim ettim. Herkese de ‘ölseniz bile öldürmeyeceksiniz’ talimatı verdim. Adalet bekliyoruz. Bir kişi öldürülünce zanlı hakkında yakalama kararı çıkarılır. Ama hâlâ bu dava da bir karar çıkmadı. Gördüğüm kadarıyla antlaşma haberleri yüzünden bazı şeyler gecikti."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum