Erkek Hegemonyası

Erkek Hegemonyası

Kim, ne zaman dur diyecek bu katliama, gözü dönmüşlüğe?

HÜSNE AYDOGAN yazdı

Özgecan. Herkesin dilinde, yüreğinde ve içimizde kanayan bir yara. Ama gel gör ki çabuk unutuldu. Peki, neden yapılan eylemler, atılan çığlıklar, sosyal medyada sende anlat ile birlikte dile getirilen onca utanç ve yaralanmışlık bir sonuç vermedi. Neden hala kadın cinayetleri devam ediyor. Deniz Aktaş Esra E,Türkan Alkaya onlar gibi niceleri. Adı Özgecan, genç bir kız tecavüze karşı direnmiş onun için öldürülmüş olmak mı gerekiyor sokağa dökülmek için. Acaba alttan alta bu isyanda bir bekaret sorgusu mu gizliydi. Yaşımız, ırkımız, statümüz, mezhebimiz, dinimiz ne olursa olsun kadın değil miyiz hepimiz. Boğazı kesilerek, boğularak intihar süsü verilerek öldürülmek, tecavüze uğramak yeterince korkunç gelmiyor mu kimseye? İllaki tecavüze uğrayıp yakılmak mı gerekiyor devlet büyüklerinin dikkatini çekip bir zahmet bu konuya değinmek için. Ha, bu demek değildir ki ben Özgecan’ın bu kadar ses getirmesine karşıyım kimse olayı saptırmasın. Ben neden Özgecan’ların sonu böyle oluyor, neden kimse buna dur demiyor, diyemiyor onu soruyorum. Bu ülkenin doğusundan batısına, Türkünden Kürdüne, Alevisinden Sünnisine, köyünden şehir merkezine nereye gidiyor bu insanlık.

Kim, ne zaman dur diyecek bu katliama, gözü dönmüşlüğe? Kadınlara en az üç çocuk önerisinde bulunan (herkesi kendisi kadar zengin sanıyor) sonrada o çocukları nasıl doğuracağımıza karar veren, kadın erkek eşitliğinin fıtrata aykırı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı mı? İffetimizi gülüşümüze saklayan ve zaten çok nadir atabildiğimiz kahkahalarımızı bile sorgulayan başbakan mı, çocuk yaşta evlendirilen kadınlar için annelerinin geçmişine indirgeyip bunu masumane kılan aile ve sosyal politikalar bakanı mı? Tecavüzcü katilleri savunurcasına laik eğitime suçu atarak yalnızca mini etekli kadınların tecavüze uğradığını sanan sanatçı bozuntusu mu yoksa kendi yaptıklarını unutup canlı yayında onu azarlayan o zat mı? Kim dur diyecek?  Biz kadınlar olarak iktidardan ve onun yandaşlarından zaten umudu kestik. Onlarda en az tacizciler kadar erkek çünkü. Bakın cumhurbaşkanının hitap ettiği sanayiciler ve işadamlarına içinde kaç tane kadın var, bakın başbakanın önerdiği ve cumhurbaşkanının yaptığı bakanlık atamalarına, kaç tane kadın bakan var. İşte görün, görelim iktidar ne kadar erkek. Peki, neden devlet bu kadar erkek? Erkeklerin zeka katsayısı mı bizden fazla, bizden daha mı deneyimliler hayatın zorlukları karşısında, bizden daha mı sabırlılar yoksa? Neden kadının yeri evi de erkeğin yeri, canı nereyi isterse orası. Tecavüz eden, taciz eden kavga eden, silah kullanan, kahve köşelerinde pinekleyen, sendikaları bile kahvehaneye çeviren vs. erkeklerse, içeri tıkılan niye biz kadınlar. Neden kimse çıkıp da artık yeter, ‘siz evinizde oturun, varlığı yokluğu yaşayın, günlerce, aylarca, hatta yıllarca bir hapishanede yaşar gibi dört duvar arasında hayatınızı çocuklarınıza ve eşinize, evli değilseniz babanıza ağabeyinize adayın, kadınlar artık özgür olsun, sokaklar onların kahkahalarıyla dolsun, iş telaşında, iş dönüşünde evine korkusuzca dönen kadınlar olsun… demiyor.

Ne dersiniz, belki artık kadınlar da erkekler kadar sokakta, hayatın içinde, işinde gücünde olsa, anne, bacı, yenge olmanın dışında insan olma vasfına erişse dünya daha yaşanılır bir hale gelir. Özellikle anne ve babalar evlatlarına kadın ya da erkek olmak yerine önce insan olmayı öğretseler. Belki o zaman erkek hegemonyası bir son bulur.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.