Erdoğan: Profesörler imam hatiplere müdür olsun; işte reform budur

Erdoğan: Profesörler imam hatiplere müdür olsun; işte reform budur

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bazı profesörlerimiz, doçentlerimiz, doktorasını yapmış hocalarımız imam hatiplere müdür olmazlar mı? Geçmişte bu ülkede bunun örnekleri başka ülkelerde var. İşte reform budur" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun talimatıyla mahkeme süreci bitene kadar durdurma kararı verilen Artvin Cerattepe'deki maden projesine karşı çıkan eylemcilere ağır ifadelerle tepki gösterdi. Erdoğan, "Bu Geziciler neyse bunlar da yavru Gezici" dedi.

Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde, Ensar Vakfı Olağan Genel Kurulu'nda konuştu.

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle: 

"Türkiye'de imam hatip davasının bugünkü seviyeye gelmesinde Ensar Vakfımımızın çok büyük gayreti vardır. İmam hatibi daha ileriye taşımak için çok daha fazla çalışmamız gerekiyor.

Başbakanlığım dönemimde "dindar nesil yetiştireceğiz" dedim birileri çılgına döndü. Bir başbakan böyle konuşamaz dediler. Ben de niye konuşamayacağımı anlamadım. Bir başbakan olarak hedefimi böyle belirlemişim. Bu demek değil ki dinsize hizmet vermeyeceğiz. Dinsize de hizmet verdik, dindara da hizmet verdik. Biz şunu biliyorduk, bitaraf olan bertaraf olur.

"Profesörler imam hatiplere müdür olsun"

Her geçen yıl daha büyüyerek, şube sayısı şu anda 165'e ulaşan Ensar Vakfı ile bu mücadelemizi başarıya ulaştıracağız. Aramızda benim hocamlarım da var. Geçenlerde MEB Bakanımıza da söyledim, fakat bugün bir şeyi ısrarla söyleyeceğim. Bizim imam hatiplerde proje kollarımız var. Bunlarda seçim yapmak suretiyle bazı profesörlerimiz, doçentlerimiz, yar doçlarımız imam hatiplere müdür olmazlar mı? Nerden çıktı bu diyebilirsiniz. Bunu örnekleri başka okullarda var. Ben de teklif ediyorum. Bazı profesörlerimiz çıksın ben varım desin, doktorasını yapmış hocalarımız çıksın 'ben imam hatip okullarında yöneticilik yapmaya varım' desin. İşte reform budur.

Bu bir bayrak yarışı. Bayrağı büyük mücadelelerle bize teslim ettiler. Bizim kuşağımız da 1980 darbesini, 28 Şubatı yaşayarak mücadeleyi bugünlere getirdik. Şimdi sıra gençlerimizde.

Sizlerden bu okullarda eğitim-öğretim gören her evladımızı her değerlerimizle hayata hazırlamanızı bekliyorum. Mehmet Akif'in 'Asım'ın nesli' olarak tarif ettiği bir nesil yetiştirmenizi bekliyorum. Peygamber efendimizin 'gözümün nuru' dediği Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin gibi bir nesil için gecenizi gündüzünüze katmanızı özellikle istiyorum. Biz ancak rükuda eğiliriz, başka yerde eğilmek yok.

Bize düşen ilahi emre uygun olarak doğruluk, hakkın, mazlumun yanında yer almaktır. Yaşadığımız coğrafya dünyanın en zor coğrafyasıdır. Bugün de benzer sıkıntıları yaşamaya devam ediyoruz. Sadece Ensar Vakfı'nın kuruluşundan bugüne geçen 37 yıllık dönemde bu mücadelenin farklı şekillerini görmek mümkündür.

Bizler için 1970'li yılların imtihanı büyüktü. 23 Şubat'ta Metin Yüksel kardeşimizin şahandet yıldönümünü geride bıraktık. Fatih Cami avlusunda şahadet şerbetini içti. O dönemde bu tür nice acılar yaşadık. Tüm Türkiye bu acılara maruz kaldı. 12 Eylül o günlerin üzerine tuz basarak acıyı daha da artırarak ülkenin üzerinden silindir gibi geçti. Çok büyük fedakarlıklarla kendimize yeni yollar açma çabası içine girdik. Önce belediyeler vasıtasıyla şehirlerimizin, sonra hükümete gelerek ülkemizin yönetimine gelerek başarılara imza atmaya başladık.

Darbeciler yine durmadı. Bu dönemde 28 Şubat denilen alakaranlık kuşağını karşımızda bulduk. Kızlarımız üniversitelere sokulmadı, okulların kapısından geri çevrildi. Yılmadık, yeise kapılmadık, mücadeleden taviz vermeden yolumuza devam ettik. Ne dediler o zaman '1000 yıl sürecek' dedikleri o parantez 5 yılda kapandı.

Hamd olsun 'imam hatip nesli ne anlar, onlar gitsin cenaze yıkasın' diyenlere en güzel cevaptır bu süreç. Bu hizmetleri yapan başka kadro gelebildi mi? Halep oradaysa, arşın burada. Ülkemizde demokrasi, insan hakları, hak ve özgürlüklerin kurumsallaşması bakımında en büyük mesafa kat edildi.

Bunlara rağmen karşımızdakiler rahat durmuyor. Darbeciler, paralelcilerin saldırıları hiç bitmedi, bitmeyecek. Özellikle son 3 yılda şöyle bir gözümüzün önüne getirelim. Önce İstanbul'da Gezi olayları denilen park, ağaç bahanesiyle çok ince planlanmış provaksyonla çıktılar. İçerisi, dışarısı bu işi birlikte planladılar. O kadar enterasan ki yurt dışı seyahatlerimizde bunun ipuçlarını bulduk.

"Bu Geziciler neyse bu Cerattepe'dekiler de yavru Gezici!"

Şimdi de Artvin'de bir Cerattepe olayı çıktı. Geziciler neyse bunlar da yavru Gezicilerdir. Bunlar Rize'de, Giresun'da, Samsun'da bulamadılar çıldırdılar. Görünüşte 3-5 ağacın kesilmesine karşı çıkmak için başlatılan eylemler de öyle bir çevre felaketi yarattılar ki, yürüyüşlerde 'hala anlamıyor musunuz, mesele ağaç değil' diyerek niyetlerini ortaya koydular. Bu provakasyon amaçlarına ulaşmadan hızını kesti.

Milletimizin hayır duygularını istismar ederek, habis bir ur gibi büyüyen bir yapı ortaya çıktı. Kim, paralel devlet yapılanması. Özellikle güvenlik ve yargı içinde yapılanmış ve ağabeylerinden emir alan, bir bürokrasi darbesine sahne olduk. 17-25 Aralık darbe girişimini milletimizin desteğiyle boşa çıkardık.

Bunların bu girişimi ümmeti parçalama girişimidir. Yavrularını babadan anneden ayırdılar. Buna karşı duruşumuz çok dik oldu. Hepsini gördük, hepsinden öte bölücü terör örgütüyle bunlar yan yana, omuz omuza görmek bu işin nereye gittiğinin çok açık ifadesidir. Anadoluyu dolaşırken bunları gördüm. Bölücü terör örgütüyle bunları sırt sırta gördüğümde gerçekten kahroldum.

"Geziciler, paralelciler, bölücüler bugün kol kola"

Geziciler, paralelciler, bölücüler bugün kol kola, omuz omuza bize karşı mücadele yürütüyor. Birbiriyle alakasız kesimler yukarıdan aldıkları hedefle bize karşı duruyor. En çok gençlerimizi istismar ediyorlar. Paralel yapının üst yönetimindekiler yurt dışına kaçıp kendilerine müreffeh hayatlar kurarken, zihinlerini afyonladıkları gençlerin geleceğini umursamıyorlar.

Cizre'de, Sur'da, Kandil'de ve pek çok izbe köşede gençleri ölüme iterken, kendilerine ikbal kurmaya çalışan kan tüccarlarıdır. Biz tüm gençlerimizi burada olduğu gibi, medeniyetlerini ihya gayretlerini, yeni Türkiye inşa çabası içinde görmek istiyoruz. Bundan sonra medeniyet yürüyüşümüzde kendimize gönüldaş yapamadığımız her bir gencin sorumluluğunu üzerimizde hissedeceğiz. Bir tek evladımızın bizim eksiğimiz yüzünden paralel örgüt veya bölücü örgüt içinde heder olursa bunun vebalinin altından kalkamayız. En büyük görev Ensar Vakfı olmak üzere bu tarz vakıflara aittir.

Geçtiğimiz 40 yılda, bu davanın 40 defa tümsekte kalacağını sananların hüsranına şahit olduk. Bugün de paralel örgütle, bölücü terör örgütüyle, Suriye üzerinden ülkemizi köşeye sıkıştırabileceğini sanan yedi düvelle, kifayetsiz muhterislerle hepsine birden hodrimeydan diyoruz.

Tarih kendisini yenilmez sanan zalimlerin, ibretlik hikayeleriyle dolu. Yarının Türkiyesinde ne paralel yapı, ne bölücü terör örgütü olacak, ne Bizans oyunu çevirenler olacak. Yarının Türkiyesinde sizler olacaksınız.

Bugün yaşadıklarımız karşısında istikametini şaşırmayan herkes yarın milletimizin gönlündeki şerefli yerini alacaktır. Anadolu'daki ilk imam hatip okullarının kuruluş hikayelerini bir araştırın. Her birinde samimi bir mücadelenin izlerini bulacaksınız. Bölgemizde ve dünya çapında yürüttüğümüz mücadelenin anlamının ileride daha iyi anlaşılacağına inanıyorum.

Artık bunların sığındıkları dokunulmazlıklar kalkmalı ve yargı gerekeni yapmalı. 

Dün gece TBMM Bütçe Görüşmelerinde, bölücü terör örgütünün kölesine dönüşmüş bir partinin mensupları yine şahsıma dil uzattılar. Ben parlamentoda değil, her oturumda Cumhurbaşkanına saldırırlar anlamıyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nden başlayarak 3 milyar dolarlık malvarlığım olduğu Meclis kürsüsünü kirletiyorlar. Ben buradan o alçak ve alçaklara diyorum ki, iddiasını ispatla mükellefsiniz. Haklarında manevi tazminat davası açılacak. Bunu ispatlamakla mükellefsiniz. Başbakanlığım döneminde de bu iftiralar çok atıldı. Anamuhalefetin başındaki zata da ispat et, edemezsen alçaksın dedim. Olmayan şey ispat edilmez.

"Güneydoğu'yu gezin; pislik ve rezalet görürsünüz"

Milletimiz bu tartışmaya bakıyor iki taraf görüyor. Bütün Güneydoğu'yu gezin; pislik ve rezalet görürsünüz. Belediyelerin iş makinalarıyla şehirleri hendeklerle, çukurlarla, baktığınız zaman tiksinecek hale getiren kim, sizsiniz siz. Baktığınızda sefalet görürsünüz. Neyle yaptını belediyenin iş makinalarıyla yaptınız. Şimdi güvenlik güçlerimiz üzerine gidiyor. Bırakmak yok. Kentsel dönüşümle buraları ihya edeceğiz. Özgün projelerle dönüşüm yapacağız. Van depreminden sonra Van'ı bu hale nasıl getirdiysek, buraları da o hale getireceğiz.

Muhtarlar toplantısında ifade ettim. Artık parlamento milletin beklentilerine cevap vermelidir. Fezlekeleleri yürürlüğe koyarak, sığındıkları dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla bunlar yargıda gereken muameliyi görmelidir. Siyaseten canlı bomba gibi hareketlerin hesabını sormak için sabırsızlanıyor millet. Hepsi Kandil'in talimatıyla gelen listeler. Biz eşrefi mahlukatı muhatap alırız."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.