Demirtaş: Çay toplamaya giden Yargıtay Başkanı bizi yargılayabilecek mi?

Demirtaş: Çay toplamaya giden Yargıtay Başkanı bizi yargılayabilecek mi?

"Darbeye karşı demokratik direniş" mitinginde konuşan HDP'li Demirtaş, dokunulmazlıklarının kaldırılmasına değinerek, "Biz yargılanmaktan korkmuyoruz. Çay toplamaya giden Yargıtay Başkanı bizi yargılayabilecek mi?" dedi.

"Darbeye karşı demokratik direniş" şiarıyla HDP tarafından Bakırköy Halk Pazar'ında düzenlenen mitingde konuşan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit, mitinglere getirilen yasaklara dikkat çekerek, "Dün Adana'daydık. Orada izin verilseydi yüz binlerin o alanlarda toplanacağını biliyorlardı. Ama o halk saldırılara rağmen alanları terk etmedi. Savaş politikalarını koşturanlar bir kez daha bu alanda size karşı yenildiler. Onlar bizi rehin alacaklarını söylediler. Bu alana baktığımda diyorum ki ey bire gafiller, siz bu halkı hiç tanımamışsınız. Bu halk da diz çökecek göz var mı? Bizler Mehmet Tunç'un, Sêvê'nin, Fatma'nın yoldaşlarıyız. Taybet Ana'nın çocuklarıyız biz. Bizlerin en çok direnmemiz gereken dönem. Tarihsel dönem diyoruz ya gerçekten tarihsel dönemden geçiyoruz. Ya direnerek kazanacağız ya da bunlar hepimizi öldürmek zorunda kalacak" dedi. 

Kıdem tazminatına el konulanların, eve kapatılmaya çalışılan kadınların mücadele etmesi gerektiğine vurgu yapan Koçyiğit, "Bugün kıdem tazminatına el koymaya çalışıyorlar. Kadını eve kapatıp sadece çocuk baksın istiyorlar. Bizlerin, gerçek Müslümanların, dindarların bunlar karşısında yüreğini siper etmesi gerekiyor. Hepiniz Ensarsınız. Bunu biliyoruz" diye konuştu. 

Koçyiğit'in ardından platforma HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş çıktı. Demirtaş, halkın "Seninle gurur duyuyor" ve direniş sloganları eşliğinde onbinleri selamladı.

Demirtaş'ın konuşmasının satır başları şöyle:

'Direnişten başka çare yok' 

"Bu ülkede umut adına, özgürlük adına yüreğinde taşıyan on binlere selam olsun. İyi ki geldiniz, iyi ki bu meydansınız. Bu meydan direnişten başka çare yok diyenler bir aradaysa bu ülke kurtulmuştur. Neredeyse 7 Haziran seçimlerinden bu yana bir yıl geçti. Belki adı genel seçimdi ama devrimsel bir sürecin tarihsel çıkışını yaptık. Onlarca yıldır gizli ajandaları ile sinsi bir şekilde saraydaki zatın öncülüğünde hareket eden bir grubun hazırlık yaptığını da biliyoruz. Sivil toplum alanında kendine bağlı sivil toplum örgütü oluşturmuş. Bu bugün çalışması değil. Devlet içinde devlet oluşturmuş. Bir din devleti hazırlığı değil bu. Bu şekilde tanımlarsak eksik kalır. AKP dini diye bir şey var. Haşa kendine has bir peygamberlik yarattı. Yani sapkın bir tarikatları var. 

'HDP onun kabusu oldu'

Milliyetçi, ırkçıdır aynı zamanda. Sarayın etrafında ırkçı bir yapıda var. 7 Haziran öncesi bir araya geldiler ve hazırlık yaptılar. 7 Haziran'da bizler istediğinizi yapamazsınız dedik. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en renkli ve çoğulcu grubunu yarattık. Hiç bir zaman rahat koşullarda siyaset yapmadık. 7 Haziran öncesinde 160 teşkilatımız saldırıya uğradı. Çünkü biliyorlar HDP güçlendikçe onların iktidarı çöpe gidecekti. Bunun için HDP'nin önünü kesmek istediler. 

'Gezi halen korkuları' 

Buraya nerden geldik diye bakarsak, son bir yılda yaşananlara bakmak gerekiyor. Saray'daki zat bu yüzden büyük bir panik içerisinde. Onun için saraydaki hesabı sizin direnişinize çarpıyor. Çok öfkeli, çok kızgın. 20 yıldır hazırladığı dikta rejimine karşı durduğumuz için çok kızgın. Orada mutlu mesut siyasetini sürdürecekti. Ama biz buna engel olduk. Her gece HDP kabusu görüyor. HDP onun kabusu haline geldi. Elindeki bütün imkanları kullanmaya devam ediyor. Bu kadar acımasızca halkın üzerine tankı, topu sürmesinin nedeni, Cizre'de halkı diri diri yakmasının nedeni bu. O kadar çok korkuyor ki, halk gümbür gümbür yürürse ne olacağını biliyor. Gezi'deki korku bugünde aynı şekilde onları korkutuyor.

'Bizi yargılayamazsınız'

Dokunulmazlıklar da bundan bağımsız bir şekilde ele alınamaz. Buradan bir kez daha, Adalet Sarayı altında miting yaparken, bugün yargı sesini çıkarmayacaksa, bir daha da sesini çıkarmasın. Adam yargıyı eline almışken, sesini çıkarmayan yarın sesini çıkarmazlar. Yargıtay Başkanı'nı mevsimlik işçi gibi çay toplamaya götürüyor. Bugün sesinizi çıkaramıyorsanız, ne zaman sesinizi çıkaracağınızı bilmiyorum. Önümüzdeki günlerde yargılamalarımız başlayacak. Biz yargılanmaktan korkmuyoruz. Çay toplamaya giden Yargıtay Başkanı bizi yargılayabilecek mi? Bazı savcılar, hepsi değil, bizi yargılamak için hazırda bekleyenler var, biz de sizi sabırsızlıkla bekliyoruz. Bakalım kim kimi yargılayacak. Yargılama yapamazsınız, AKP'nin komisyonu haline gelmişsiniz. Asıl sanık sandalyesine Saray'daki zatı oturtacağız. 

'Diplomanın olup olmadığını açıkla'

Şimdi öylesine tuhaf bir durumla karşı karşıyayız ki, bunun diploması gündem konusu oldu. Diploman var mı yok mu açıklamanı istiyoruz. Dün verdiği cevaba bir bakın. Rektöre çağrı yapıyor. Diplomanın sende olması lazım. Sen belediye başkanı adayı, milletvekili, Başbakan ve cumhurbaşkanı oldun. Sen bir dosya hazırladın. Bu yoksa… Vardıysa şimdi pankart haline getirilmiş ülkenin caddelerinde sallanıyordu. Bırakın diplomayı çıkarmayı, üniversite arkadaşların yok. Biri çıksın desin biz birlikte okuduk, ben hatırlıyorum o arkada oturuyordu. E sicili de temiz değil. Geçmişi yalan dolu. Kendisi de diyor "Rektör bey ben söyleyince bunlar bana inanmaz. Sen çık söyle' diyor. Suriye, Rusya, İsrail, Kürt açılımı, Roman açılımı, Alevi açılımı hepsi yalan üzerine kurulu. Yalanlarla dolu bir geçmişe sahip olduğun için inanmıyoruz sana. Rektörden değil, senden istiyoruz bu diplomayı. Niyetim yoktu ardına düşmeye ama bugün başvuru yapacağız. Dosyasını açsınlar. İnsan lise mezunu da olabilir. Ama Cumhurbaşkanı olmak için üniversite diploması isteniyor. Var mı yok mu bilmiyoruz. Bize diyor ki halkın sizi istemiyor ama halkın bir kısmı da seni istemiyor. 

'Direniş karşısında tuz buz olmayan saray yoktur'

Biz çocuklarımıza özgür yarınları bırakma sözü verdiysek, Nusaybin'de, Cizre'de özgürlük sözü verdiysek bunun bir bedeli var. Buna yürek verenler bu bedeli vermeyi göze alacaklar. Ama bu bedeli verecek olan son nesiller biz olmalıyız. Bundan sonrası için onurlu bir yaşam yaşayacağız. Bedel neyse ödeyeceğiz. Karşımızda bu ceberut anlayışın karşısında halkımızla meşru mücadelemiz var. Bu direniş karşısında tuz buz olmayan saray yoktur. Bu ülkenin geleceğinin garantisi sizsiniz. HDP'yi tek kastetmiyorum, HDP'nin dışında da direnenler var. Bir mücadele birliğinin oluşması gerekiyor. Hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Bugün yapamazsak yarın yapacak takat bile kalamayabilir. Bugün yapacak gücümüz var. Bu kadar gücümüz var ise tuttuğumuzu koparmamız lazım. Saraydakinin kabuslarını bitirmeliyiz. Nasıl Saray'dakini alaşağı yapacağız. Bu ülkenin başka kurtuluşu yok. Biz gücümüzü sizden aldıysak, ilkelerinize bağlı kalacağız. Sadece mitingde bir araya gelmemiz yetmez, her yerde direnişi büyütmemiz lazım. 

Bakın hala savaş bütün yakıcılığı ile devam ediyor. Nusaybin'de, Gever'de yıkımlar devam ediyor. Gücü olanlar oraya dayanışmaya gitsin. Gözaltında kayıplarda başladı. Hurşit Kütler gözaltında kaybedilerek, gözaltında kayıplarını startı da verildi. Bunlar olmasın diye direnişi büyütmeliyiz. "

Demirtaş konuşmasının ardından Koçyiğit ve Tuncel ile birlikte Diyarbakır'a geçti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.