Davutoğlu: ‘Dolaylı olarak barikatları, çukurları meşru kılıyorlar’

Davutoğlu: ‘Dolaylı olarak barikatları, çukurları meşru kılıyorlar’

Başbakan Davutoğlu, fikir özgürlükleri ve akademik özgürlükler esasında YÖK sistemini yeniden inşa etmek istediklerini belirtterek, akademisyenlerin barış bildirisinin fikir özgürlüğü sayılamayacağını tekrarladı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakanlık Ofisi’nde Yükseköğretim Kurulu (YÖK) üyeleriyle bir araya geldi ve burada bir konuşma gerçekleştirdi. Davutoğlu burada yaptığı konuşmada YÖK sisteminde değişiklik yapacaklarının mesajını verdi, fikir özgürlüklerinin esas alınacağı bir sistem istediklerini belirtti. Davutoğlu, Barış İçin Akademisyenler’in imzaladığı barış ve müzakere sürecine dönülmesi çağrısının bulunduğu bildiriyi ise fikir özgürlüğü kapsamına değerlendirilemeceğini belirttiği sözlerini tekrarladı.

Davutoğlu’nun konuşmalarından satır başları şöyle:

“Gerçek reformlar statüko oluşturmaz. Gerçek reformlar statükolara meydan okur ve kişileri o statükoların ötesinde düşünceye sevk eder. Bu açıdan üniversitelerimiz, zihniyet reformumuzun en önemli ayağı, odağı, nirengi noktasıdır. Üniversitelerimizde zihniyet reformunu gerçekleştirmeden, toplumsal hayatın geri kalan kesiminde zihniyet reformunu gerçekleştireceğimizi iddia etmek sadece ve sadece günübirlik politikalarla yetinmek anlamına gelir.”

YÖK reformu mesajı

“1 Kasım seçimleri sonrasında çok güçlü bir temsil kabiliyetine sahip, yani yüzde 97,5 temsil, yüzde 85 katılımla ortaya çıkan parlamento tablosu içinde, artık YÖK reformunu, yüksek öğrenim reformunu mutlaka gerçekleştirme sorumluluğu ve çabası içinde olmamız lazım.

Şimdi bizim en öncelikli ve acil atmamız gereken adımlardan birisi, doğduğu anda karşı çıktığımız YÖK sistemini bugün kendi ekseninde reformcu bir anlayışla fikir özgürlüğüne, akademik özgürlüklere de dayalı ve bilim adamına güven esası ile yeniden inşa etmek.”

“Eğer bilim adamları, gerçeklikleri saptırırlarsa, gerçekliğin dışındaki spekülasyonları, ideolojik tabuları o gerçekliğin yerine ikame etmeye çalışırlarsa, bilime en büyük ihaneti yaparlar.

Her türlü fikri savunabilirsiniz ama şiddeti ama nefreti ama terörü ama diğer insanların onurunu zedeleyecek herhangi bir düşünceyi fikir özgürlüğü çerçevesinde meşru kılamazsınız.

Bu bildiride olgusal gerçeklik olarak ne Ecrin var, ne Efe var, ne İrem var. Eğer bu bildiriye bakarsak bunları da devlet öldürdü. Peki olgusal gerçeklik bu mu? Ellerinizi vicdanınıza koyamıyorsanız, lütfen akıllarınızı bari böylesine dumura uğratmayın.”

“Şimdi soruyorum bu aydınlara, neden resmi tek yanlı çizersiniz. Neden zihninizdeki ideolojiyi hatta sizin zihninizdeki değil, Kandil’in zihnindeki ideolojiyi bilimsel bir metin gibi altına imza atarak toplumsallaştırmaya çalışırsınız. Önce resmi doğru çekelim. Türkiye’de bir terör saldırısı vardır. Türkiye’de bebekleri, çocukları katleden bir terör örgütü vardır.”

‘Dolaylı olarak barikatları, çukurları meşru kılıyorlar’

“Bu metne baktığımızda terörün, terör odaklarının açıkça meşru kılındığı, buna karşılık bu terörü durdurmak isteyen, bu teröre karşı meşru, demokratik meşruiyet içinde hareket eden güvenlik güçlerinin şeytanlaştırıldığı bir tablo ortaya çıkıyor. Şimdi ben sormak isterim bu bilim adamlarına, hangi üniversitelerde iseler, o üniversiteye giderken 3 barikat, 5 çukur aşarak ve kaldırım kenarlarından ‘Aman bir el yapımı bir bombaya basmadan şu üniversiteme ulaşalım’ diye çaba sarf ederek geçiyor olsalardı acaba bu bildiriye imza atarlar mıydı? Bu bildiriye imza atanlar dolaylı olarak o barikatlara o çukurlara o mayınlara meşru muamelesi yapıyorlar. Onları oraya koyanlara masum ve mağdur muamelesi yapıyorlar.”

‘Mesaj gönderenler oldu’

“Allah aşkına bu akademisyen dostlarımız, okumadan bir metne niye imza atarlar? Niye bir topluluk psikolojisi içinde, ‘madem şu arkadaşım da atmış ben de atayım’ derler? Dünkü konuşmalarımdan sonra birçok tanıdığım akademisyenden ‘Haklısınız, biz de detaylı okumadan imza atmışız’ diye mesajlar gönderenler oldu, onlara teşekkür ediyorum. Bilim insanının en önemli vasfı da eğer bir hata varsa bundan dönebilme erdemi göstermek.”

“Buradan bir kez daha çağrıda bulunuyorum. Fikir özgürlüğü adına, bilim insanı etiği adına bu metni bütün bu akademisyenler tekrar okusunlar ve bu metnin entelektüel, hukuki tartışmasını bir kenara bırakıyorum, önemli olan entelektüel zemini. Entelektüel olarak bir daha okusunlar, eminim birçoğu neye imza attıklarını, neyi imzalamış olduklarını zihinlerinde bir ölçüp tarttıklarında bu imzalarını geri çekeceklerdir.”

“Devlete, ‘Sen kamu düzeninden vazgeç, varoluş sebebini yok say ve ülkede parçalanmış otoritelere dayalı, Irak, Suriye benzeri görüntülerin çıkmasına izin ver’ deniyorsa, izin vermeyiz. ‘Nereden güç alıyorsunuz ‘deniyorsa, 1 Kasım seçimlerinde milletin iradesinden, o veya bu etnik grubun siyasi iradesinden değil, milletin iradesinden güç alıyoruz.”

“12 Eylül’ün zihniyetini yerle bir edeceğiz. Bunu muhalefet liderleri ve anayasa bağlamında konuştuğumda da söyledim ve prensipte de muvafık kaldık. Çünkü 12 Eylül sistemi kendi insanına, vatandaşına, kendi bilim adamına güvenmeyen bir sistemdi.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.